Kapsamını "Türkiye'nin AB üyeliğine de EVET/HAYIR" coğrafyasına genişletme çabaları nedeniyle bu referandum önemli.Yakın zamanlara kadar Fransızların nabız atışları yüzde 30 EVET, yüzde 50 HAYIR'dı. Cumhurbaşkanı Chirac, tek başına kalmış görünüyordu.Ancak, Fransa'da ağır toplar devreye girdiler.Yeni anayasaya karşı tavır koyan ve bu referandumu "Türkiye'ye de EVET/HAYIR" coğrafyasına kaydırmanın öncülüğünü yapan Maliye Bakanı ve cumhurbaşkanı adayı Sarkozy çark etmek zorunda kaldı. Gönülsüzce de olsa EVET tarafına geçti. Aksi halde partisiyle ters düşecekti.Bir önceki seçimde Fransız Sosyalist Partisi'nin adaylığından son anda çekilen Jospin de EVET'ten yana ağırlık koydu.Onları, diğer etkin kanaat önderleri izlediler. Artık durum şimdiden yüzde 50-yüzde 50...Çok kısa sürede EVET'lerin 20 puan birden kazanması, kamuoyunda esen bu rüzgârın süreceği izlenimini veriyor.Sandıktan EVET'lerin galip çıkacağı yolundaki gözlemler yaygınlaşmakta.O nedenle...Hiç organik bağı olmadığı halde "Fransa referandumundan HAYIR çıkarsa, Türkiye ile AB arasında 3 Ekim'de üyelik görüşmelerinin başlaması zora girer" yolundaki yorumlar da inişe geçti.Zaten referandumun konusu Türkiye değildi ama satır aralarına görünmez mürekkeple sokuşturulmuş gibiydi.Sandıklardan EVET çıkma olasılığı yükselirken, yeni tavır gözleniyor."Referandumdan HAYIR çıkması halinde Türkiye ile AB arasında tam üyelik görüşmeleri 3 Ekim'de başlamayabilir" söylemleri azalırken, "Bu referandum aynı zamanda Türkiye'nin AB üyeliğini de sorguluyor" iddiaları da hız kesti. Pek duyulmuyor.Hatta bu iddianın ilk sahibi Sarkozy bile frene bastı. Türkiye, referandum gündeminin dışına çıkmakta.Bunlar iyi işaretler...................Ayrıca...Fransız entelektüelleri, kamuoyunda ciddi bir "HAYIR" tehlikesinin algılanmasını istiyorlar. "Halk büyük bir HAYIR riski olduğunu hissetsin ki EVET bilinci tetiklensin" görüşündeler.Referanduma bir hafta kala entelektüel kesim de EVET'ten yana ağırlık koyacak.Onların çoğunluğu Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinden yana...................Sadece Avrupa'da değil, Türkiye'deki AB karşıtları da ellerini ovuşturarak, Fransa'daki referandumda HAYIR çıkmasını "hayırlara vesile(!)" olarak görüyorlardı.Onlara göre, Fransa HAYIR deyince bu, aynı zamanda "Türkiye'nin AB üyeliğine de HAYIR" mesajı olarak algılanacaktı. AB'de ters esintiler rüzgârlara dönüşecekti.Elbette... Türkiye kamuoyu da bundan "olumsuz" etkilenecekti... AB karşıtlığı yayılacaktı.Hesaplar böyleydi.Oysa...Elbette HAYIR'ın olumsuz etkileri hissedilecekti ama sanıldığı kadar değil.Fransa halkı referandumlarda, İngiltere'nin tam üyeliğine iki kez HAYIR demişti de ne olmuştu?İşte İngiltere AB'nin üç büyüğünden biri.Kaldı ki o zaman Fransız halkına sorulan soru, doğrudan (yoksa "kafadan" mı demeliyim?) "İngiltere'nin AB üyeliğine EVET mi, HAYIR mı?" idi.29 Mayıs referandumunda ise Türkiye için bir soru yok ki!Kimse Fransa'daki durumdan vazife çıkarmamalı. Satır aralarından görünmez mürekkep okuma çabaları Süleyman Demirel'in tabiriyle "hayalet taşlamaktır."Kaldı ki İtalyan Dışişleri Bakanı Fini'nin de belirttiği gibi referandum sandıklarından EVET çıkma olasılığı daha büyük..................Türkiye ile AB arasında 3 Ekim'de görüşmelerin başlaması, asıl Türkiye'nin kendi nefes gücüne bağlıdır.Görev listesindekileri iyi ve eksiksiz yaparsa, yol haritası üzerindeki engelleri aşabilir. 17 Aralık'ta alınan sonuç, bunun göstergesidir.Kendine çelme takmasın yeter. g.civaoglu@milliyet.com.tr AB Anayasası için Fransa'da referanduma sadece iki hafta kaldı.