Cumartesi “gülümseyerek” siyaset yazalım. Referandumda “ahtapot” falı açmaya ne dersiniz.
Almanya’da Oberhausen parkındaki Paul adlı ahtapot Dünya Kupası’nda Alman Milli Futbol Takımı’nın bütün maçlarda sonuçlarını önceden bildi.
Paul’un önüne maç öncesi iki kutu konuluyor.
Birinde Almanya’nın renkleri, diğerinde ise karşı takımın renkleri.
Paul hiç yanılmadı.
Son İspanya maçı öncesinde İspanya kutusunu gösterdi.
Ve “ahtapot falı” gene doğru çıktı.
Almanya yarı finalde İspanya’ya yenildi.
Bunları spor sayfaları tutkunu okuyucular biliyor.
Uşağın adı bilinçaltı
Ancak...
Daha ötesi de var.
Almanya kamuoyu ve özellikle Alman Milli Takımı oyuncuları “Paul’un kehanetlerinin doğruluğuna” şartlanmış olabilirler.
Medya, gazeteler ve televizyonlarıyla öylesine bir “kâhin ahtapot Paul” efsanesi yarattılar ve öylesine beyin yıkadılar ki artık bundan futbolcuların etkilenmiş olmamaları mümkün değil.
Bilinçaltlarına bu kehanet kaydedildi.
Psikologlara göre bilinçaltları en sadık uşaklardır.
Ne kayıt alırlarsa hiç sorgulamadan yerine getirirler.
Şakadan da anlamazlar.
Bu teoriyi doğrulamak için hepimizin binlerce kez yaşadığı bir gerçek örnek gösterilir.
Şöyle ki:
Bir ismi söylemek isteriz ama o an hatırlamayız. “Dilimin ucunda ama çıkmıyor. Neyse hatırlarım” deyip konuşmaya devam ederiz.
İşte o andan itibaren bilinçaltı adlı uşağımız çalışmaya başlar.
İsmi bulur.
Ansızın isim aklımıza geliverir.
“hah hatırladım” deriz.
Çekim yasası
İşte Alman Milli Takımı oyuncularının bilinçaltlarına kaydedilen “ahtapot Paul kehaneti” için bir analiz.
Daha ileri bir yorum ise “kuantum” disipliniyle birlikte dile getirilmeye başlanan, “SIR” gibi kitaplar yazılan “çekim yasasıdır.”
Buna göre “düşünce bir enerjidir. Düşüncemizi evrene göndeririz, aynı frekansta bir enerjiyi bulur bütünleşerek geri döner. Düşüncenin gerçekleşmesi böyle bir süreçtir.”
Kafalarda ahtapot Paul’un “İspanya kazanacak” kehaneti beyinleri etkilemiş ve o frekansta düşünce enerjisi yaratmışsa çekim yasası gereği dönüşü de İspanya galibiyeti olmuştur denebilir.
Yuvarlak toptan, köşeli sandığa geçelim.
AKP ya da CHP ve MHP’nin başını çektiği “ret kanadı”ndan biri elini çabuk tutup Almanya’daki kâhin ahtapot Paul’den kendi meşreplerine göre bir fetva alırlarsa yarışa önde başlar.
Psikolojik olarak karşı tarafın bilinçaltına “yenilgi” kaydı düşmüş olur.
Tabii ahtapot Paul’un “bir başka ülkenin iç işlerine karışmam” ilkesi devreye girmezse.
UFUK GÜLDEMİR’DEN KOPYA
Geçen hafta paparazzi baskınına uğrayan Monica Bellucci ve eşi Vincent Cassel’in bir fotoğrafını yayımlamıştım.
Otomobilin arka koltuğunda Cassel, eşi Monica’nın bacağını ısırır gibi yapıyordu.
Aslında paparazzilere mizahla tepkiydi bu.
Bu yazı üzerine dostum bir önceki Yeni Zelanda Büyükelçisi Uğur Ergun, ortak arkadaşımız sevgili Ufuk Güldemir’in daha 1992’de çekilmiş böyle bir fotoğrafını gönderdi.
“Vincent Cassel aslında Ufuk Güldemir’den kopya çekmiş” diye not yazmış.
Artık görünmezler evreninde olan Ufuk’un bu fotoğrafını yayımlamak için eşi Gaya’dan izin istedim.
“Ufuk Ufuk’tur biliyorsunuz onun neşesi okuyucularla paylaşılmış olur” cevabını verdi.
Ufuk’un 1992’de Washington’ın ünlü mekânı Cities’te çekilen bu fotoğrafı Ufuk’un etrafında oluşturduğu sempati halkası ve espri anlayışını, neşesini gösteriyor.