BİR KADIN TANIDIM... BİR ADAM TANIDIM... Kitabın adı bu. Bana iki çağrışım yaptı.
Üniversite öğrencisi ve çiçeği burnunda bir gazeteciyken
bir kadın tanıdım. Onunla röportaj yaptım.
Opera sanatçısı
Ayhan Aydan...
Dehşetengiz Yassıada Mahkemesi'nde ihtilalin devirdiği ve idam cezası istenerek yargılanan
Adnan Menderes aleyhine
"Bebek Davası"nda tanıklık için çağrılmıştı.
"Mendres'ten çocuk aldırmış mıydı?"
Adalet (!) Divanı Başkanı
Salim Başol'un gözlerine dimdik bakarak,
"ben Adnan beyi çok sevdim hakim bey demişti.
Bir süredir kimseyle konuşmayan Aydan'la röportaj, genç gazeteciliğimin başarısıydı. Fakat bu söyleşinin bana bir kötülüğü oldu. Yaşamım boyunca taşıyacağım
"aşık olunacak kadın resmini" daha o genç yaşta bilinç altıma ipek koblen gibi işledi.
Hayal kırıklıklarım onun armağanı.
Çünkü
beklentilerimi de
vericilik sınırlarımı da çok yükseklere çekmişti.
Büyük bir iyiliği de oldu. Yol haritamı aydınlattı. Seçimlerime yön verdi. Kadında ve dostta abur - cubur olmayan bence
"kutsal" mutluluklara da erişebildim...
Gene de...
"Ya gene hayal kırıklığı olursa" kaygılarının yüreğime kıymık kıymık battığını hep hissederek...
Beyefendi ve adam. BİR ADAM TANIDIM'ın çağrışımı...
Atatürk, Çankaya sofralarında bir gece... Masada oturanlardan birine sürekli
"beyefendi" diye hitap ediyor.
"Beyefendi (! )"soruyor;
"Atam, bana neden her zamanki gibi adımla hitap buyurmuyorsunuz?"
Atatürk cevap verir:
"Sana 'adam diyemiyorum da'
ondan."
"BİR KADIN... BİR ADAM TANIDIM..." Galatasaraylı ağbimiz Necdet Çobanlı'nın kitaplarından birinin adı... Yaşamının rengarek ebem kuşağının altından geçen kadınları, adamları anlatıyor. (Gül Medya 2002)
Renk lekeleri KIRMIZIYI SEÇTİM
AŞK MAVİNİN ALTINDAYDI...
Mehmet Y. Yılmaz'ın çoğunluğu
"aşka dair" yazılarının toplandığı - epeycesini cuma gecesi okudum - kitabın adı.
Sayfalarında belirttiği
"Çin'de sadece kadınların bildikleri Nu Şu dilinin" küresel benzerlerinin derinliklerine keşif dalışları yapıyor...
"İlginç olması" ötesinde...
Kitabın adındaki
kırmızı, mavi, seçtim ve altındaydı sözcüklerinin onun yaşımında önemli milatlar olduğu seziliyor.
Kapaktaki desen - H.B. Kahraman söyledi - ünlü Katalan ressam
Miro'nun...
Mavi zemin üzerinde yukarıdan aşağıya kırmızı bir iz. Desenin altında uzanıp giden irili ufaklı siyah lekeler.
Miro aşkın göstergelerini bulmak yollarını aramış ve resimlerine, heykellerine yansıtmıştır.
Renk lekeleri de bunlardan biriydi.
Mavinin altında kalan siyah lekeler aşkın mesajları mı? (İnkilap Yayınları 2002)
Büstler ve portrelerBİR BÜROKRAT... VE DEVLET BABA, değerli dostum
Kemal Baytaş'ın kitabının adı. Onu yazının başında anlattığım ilk gazetecilik yıllarında tanıdım. Henüz 30'una varmamıştı.
Ankara'nın en gözde bekarıydı.
ABD'den yeni gelmişti. Kimsede bisiklet yokken son model Chevrolet kırmızı otomobiliyle kızların yüreklerini hoplatırdı.
Çubuk Barajı'nın müdürüydü.
Bayar, Menderes yıllarından itibaren
Ankara'ya gelen tüm hatırlı konuklar, krallar, kraliçeler, diktatörler, cumhubaşkanları için davetler
Çubuk Barajı'nda düzenlenirdi.
Onlara
Baytaş ev sahipliği yapardı.
Daha o yaşlarında bakanlarla, başbakanlık müşteşarlarıyla Cumartesileri briç oynardı.
Sanat Sevenler Kulübü'nün kurucularındandı. Akşam üstleri orada buluşulurdu. Sanat, siyaset, ama en önemlisi adam gibi adam, kadın gibi kadınlarla, harikulade geceler yaşanırdı.
Baytaş, görgü, bilgi ve sanat yıllarından dürüstçe ve zerafetle süzülerek bu günlere geldi. Anıları
"BİR BÜROKRAT... VE DEVLET BABA" kitabında yayımlandı.
Kitap,
Baytaş'ın hiç istemediği ve düşünmediği boyutlarda algılanan birkaç sayfayla - gereksiz - tartışmalara açıldı. Onlara girmiyorum. Asıl okunması gerekenler gölgelenmesin. Bu yaşam öyküsündeki büstler, portreler ve anılar, okurları yarım yüzyılın
Türkiye tarihi galerisinde gezdiriyor. (Doğan Kitapçılık)