Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

ŞÊRÊ MİN EGÎDA MİN “Yiğidim aslanım”

Profesör Emre Kongar, son kitabı “İçimizdeki Zalim”i “Tüm mazlumlara... İktidara geldiklerinde zulüm yapmamaları dileğiyle” önsözüyle yayımlamış.
Emre Kongar kitabında “ben bencil olduğum için demokrasiden yanayım. Faşizme, zulme karşıyım. Çünkü ancak demokratik eğitim altında mutlu ve verimli olabileceğime, insanca yaşayabileceğime inanıyorum. Bu yüzden, kendi çıkarlarım için demokrasiyi ve insan haklarını savunuyorum” diyor.
Kongar, zulmün siyasal ve sosyolojik boyutlarını anlatırken kadına zulmün altını çok iyi çizmiş.
Nedenini şöyle anlatıyor:
“Çünkü 1. sırada... Yani bütün bu Türkiye’de, bu topraklarda zulüm görenin listesi var. Onun en tepesinde 3 grup var. 1. grup kadınlar. Yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada daima zulmün konusu önce kadınlara yöneliyor. Ondan sonra yoksullar. Sonra da muhalifler... Kadınımıza sahip çıkacağız. Feminist olacağız onlar için... Gerekirse canımızı vereceğiz.”

10 etnik dilde Zülfü şarkıları
ŞEFFAF ODA’nın diğer konuğu ise Zülfü Livaneli’nin şarkılarını 10 etnik dilde söyleyen Züleyha...
Züleyha, büro yönetimini bitirdikten sonra konservatuvara devam ederken bir yandan da Zülfü Livaneli’nin asistanlığını yapmış.
Devamını şöyle özetliyor:
“Zülfü abi benim müzikle ilgilendiğimi biliyordu ama sadece bir iki demomu dinlemişti. Ben Zülfü abinin ‘Özgürlük’ şarkısını Kürtçeye çevirttim. Yiğidim Aslanım’ı da çevirtip okuyabilir misin dedi. Belki konserde okuturum dedi. Harbiye Açıkhava konserinde hayalim gerçek oldu. Sahneye çıktım ve okudum; ‘Şêrê min egîda min.’”
Zülfü Livaneli, Züleyha’nın sahnesinden sonra “şarkılarım şimdiye kadar birçok dile çevrildi. Almanca, İngilizce, Fransızca, Rumca söyleniyor. Ama ülkemizin kendi topraklarında konuşulan milyonlarca vatandaşımızın konuştuğu Kürtçe yoktu. Devamı da gelecek” şeklinde her zamanki bütünleştirici mesajını vermiş.
.......................
Emre Kongar’ın zalim analizi ve Züleyha’nın farklı etnik dillerdeki şarkıları Şeffaf Oda’da keyifli bir Pazar harmanı...

Haberin Devamı


Haberin Devamı
ŞÊRÊ MİN EGÎDA MİN “Yiğidim aslanım”


DANTEL KADINLAR
DANTEL tenli, transparan kadınlar... Kızıl, pembe, beyaz el oyası dantel tenli şeffaf kadın heykelleri bunlar.
Kadının ruhunu örten ama bedenini görünür kılan dantel tenli kadınlar çekici, davetkâr ve flörtçü. Dantel, kadında üretimin, emeğin, genç kızlığın, bekâretin, çeyizin simgesi.
İzmirli sanatçı Ozan Oganer bu heykellerin her biri için gerçek genç kızlar seçmiş. Onların bedenlerinin birebir kalıplarını çıkarmış.
Sonra o kalıpları el işi dantellerle kaplamış. Özgün tekniğiyle sertleştirip, kalıplardan kurtarmış bu dantel tenleri.
Heykeller İlayda Sanat Galerisi’nde sergileniyor. (*)
Açılış gecesi dantel tenli kadınların bedenleri olan model genç kızlar da İlayda galerisindeydi. Çoğunun fiyat etiketleri yanında satıldıklarını gösteren kırmızı noktalar var. Sanatçı Ozan Oganer’in yapıtlarıyla önümüzdeki yıllarda da sık karşılaşacağımızı söyleyebilirim.
(*) Hüsrev Gerede Cad. No:37 Teşvikiye. Tel: 0212 227 92 92

ŞÊRÊ MİN EGÎDA MİN “Yiğidim aslanım”

NAR KALPLER
HERKESİN hayatında en az bir kez yaşadığı ikilemi ne de güzel anlatıyor şu satırlar.
Gözün başkalarını da görüyorsa sevdiğini sevmiyorsundur artık.
Birini sevmek topyekûn kapattırır mı “dükkânı”?
İnsan güzel adamları ve güzel kadınları “görüyorsa” hâlâ, hâlâ “bakıyorsa”, aklından “acaba?” diye geçiyorsa, aslında o kadar da dolu değil midir içi?
.......................
Nar gibi çatlıyor kalp yumuşak karnından. Dağılıyoruz kırmızı kırmızı, toparlayamıyoruz tanelerimizi.
Ama işte kalbimiz çırpıştı diye hata da yapmak istemiyoruz.
.......................
Bir vicdan ve korku terazisi çalışıyor hep içimizde.
.......................
Bir yeni ile karşılaştığımızda içimizin karmaşık hesap makineleri başlıyor tam yol çalışmaya.
.......................
Günah, her zaman daha lezzetlidir sevaptan. Ah günah! bir nar gibi çatlar ve çatlatır insanı ortasından.
......................
Ah! O tatlı günaha yer mi bulunmaz!
Bu satırlar Ece Temelkuran’ın son kitabı “İKİNCİ YARISI”ndan. ( Everest Yayınları)
İnsan yüreğinin şifrelerini tatlıyla acının dudak dudağa geldiği anlatımıyla böyle çok satırlar var.
Bence Ece, Ecece lisanında yazmış.

Haberin Devamı

GECELERİ
ARMADA Otel’in terası yaz keyfi mekânları arasında tercihlerimden biridir.
Hele “rakı-balık” yapacaksam.

ŞÊRÊ MİN EGÎDA MİN “Yiğidim aslanım”

Önümde uzanan Marmara... Arkamda Sultanahmet Camii az ötede Ayasofya...
Tente altındaki şark köşesi divanlarında uzanıp, ney dinleyerek rakı yudumlamakla başlar keyif.
Sonra...
Terasın ön kısmındaki bembeyaz kolalı örtülerin ferahlığı hissedilerek masalara geçilir.
Osmanlı konak mimarisinin özgün örneğidir Armada’nın binası.
Koyu yeşil ve aşı boyası kırmızısının seviştiği renkler bir başka âleme çeker.
Kışın da güzeldir ama tercihim ilkbahar ve yazdır.
Öğlen ya da akşam fark etmez.
İlk kez Armada’nın iç salonlarında da güzel saatler aktı.
“Neogazino” adıyla bir alaturka gazino konsepti oluşturulmuş.
Önce fasıl...
Kısa bir ara sonrası Elif Özel’den (Efruze) şarkılar.
Elif aslında opera sanatçısıdır.
Soprano sesine Türk Müziği şarkıları geçişi yaptırmak zorlu sınav.
Elif bunu başarmış.
Sevilen şarkılarla geniş bir repartuvar.
6 hafta boyunca her cuma gecesi “Neogazino” kapıları açılacak.
İlk gece İTÜ Konservatuarı Dekanı Prof. Cihat Aşkın ve İstanbul’u incelikleriyle yaşamayı bilen başka dostlar oradaydı. Bir de eleştirim var.
Fasılla Elif Özel’in sahne alışı arasındaki kısa süre için düzenleme o konsepte yama gibiydi.