Güneri CIVAOĞLU
Londra'da,
BBC merkezinin tam karşısındaki otelin üst katlardaki odasındayız.
Saddam'ın bir zamanlar en güvendiği kişi olan
Irak Silahlı Kuvvetleri İstihbarat - eski -
Başkanı Vefik Al Samarai ile konuşuyoruz.
Samarai'nin anlattığı çok ilginç istihbarat, bu gece
Kanal D'de sunacağım
DURUM programında ekranlara gelecek.
Şimdi...
O röportajdan bazı satırbaşları vereyim.
General Al Samarai'ye göre;
Saddam, dünyadaki çeşitli örgütleri ve siyasi kuruluşları destekliyor.
Örneğin...
Filistin lideri Yasel Arafat'a... İran'daki muhalefet hareketlerine... Halkın Mücahitleri Örgütü'ne milyonlarca dolar para yardımı yapmış.
Mısır'daki
Müslüman Kardeşler Örgütü'ne de...
Al Samarai, şöyle diyor:
"Saddam, burnunu her şeye sokardı. Örneğin; Pakistan'daki, Türkiye'deki seçimlere bile..."
Sordum:
"Türkiye'de seçimlere nasıl karışıyordu?"
Cevabı:
"Para veriyordu" oldu.
Ancak...
Kime ya da kimlere olduğunu söylemekten kaçındı.
Şöyle dedi:
"İsim vermiyorum. Ama, desteklediği kişiler var. Hala da destekliyor. Bazıları da çok üst düzeydeler. Paralar, Irak İstihbaratı aracılığıyla ödeniyordu."
Röportajda, sempati duyduğu, fakat, hayal kırıklığına uğradığı politikacılarımızın isimleri var. Ancak, altını çizerek belirteyim ki...
"Bunların arasında bir bağlantı kurmuş değil."
"Peki, Saddam Hüseyin PKK'yı destekliyor mu?"
Cevabı şöyle oldu:
"Eskiden destekledi.
Şimdi ise, sadece PKK'ya sempati ile bakıyor.
Mesela...
Türkiye, Kuzey Irak'a sınırötesi operasyon yapınca, onların kendi bölgelerinde geçici olarak barınmalarına izin veriyor.
Öcalan'ı, Türkiye'nin bir baş ağrısı olarak görüyor.
Saddam, Kuzey Irak'ı kontrol altına alsa, şimdi olduğu gibi sınırötesi operasyonlar yapamazsınız.
PKK'yla bizim askeri istihbarat değil, sivil istihbarat örgütü Muhaberat'ın ilişkisi vardı.
Daha çok lojistik yardım yapılırdı.
Talabani ile Öcalan arasındaki kişisel ilişki, aslında iyi değildir.
Ama...
Talabani Türkiye, İran, Saddam ve Barzani'nin baskısı altında bunalmış durumdadır.
Öcalan'a karşı direnecek gücü yok."
Körfez Savaşı sırasında
Saddam, istese de
İncirlik'i vuramazmış.
Elindeki füzelerin menzili kısa kalırmış.
Füze rampaları, daha çok
Güney Irak'taymış.
Bunu belirttikten sonra,
Al Samarai çok ilginç tarihi bir bilgi veriyor:
"Çöl Fırtınası Harekatı, bir yıl daha gecikmiş olsaydı, nükleer başlıklı silah üretimini tamamlamış olacaktık.
Saddam, böylece bölgede en güçlü İslam lideri haline gelecekti.
Zaten...
Hülyası, en büyük olmaktır."
Ona
"1991 yılında Saddam'ın İsrail'e ve Körfez'deki müttefik kuvvetlere neden biyolojik ve kimyasal başlıklı füze fırlatmadığını" sordum.
Cevabı:
"Karşılığı nükleer silah olabilirdi. Saddam bu riski göze alamadı" oldu.
Al Samarai'ye göre;
Saddam'dan sonraki ikinci güçlü adam, gizli servislerin başındaki küçük oğlu Hüseyin.
Saddam, en çok ona güveniyor.
Zaten...
En büyük merakı,
dünyadaki bütün suikastların film ve video çekimlerini getirtip defalarca izlemekmiş.
Turgut Özal'a suikast görüntülerini de getirtmiş ve pek çok kez izlemiş.
Böylece...
Çeşitli suikast yöntemlerini inceliyor ve buna göre korunma tedbirleri alıyormuş.
Saddam'ın nasıl korunduğunu, çok ilginç anlatımlarla, bu akşam
DURUM'da izleyebilirsiniz.
Komutanlarını kabul ederken onları iki kez değiştirilen ve dışarıyı göstermeyen araçlarda, gece yola çıkarırmış.
En yakın komutanları bile,
Saddam'ın kendilerini nerede kabul ettiğini bilmezlermiş.
Al Samarai'ye göre,
Saddam çok zengin.
Paralarını
İsviçre'nin
Cenevre kentindeki kardeşi yönetiyor.
Al Samarai, Saddam'ı devirme hareketini tezgahlarken, deşifre olmuş.
30 saat hiç durmadan yürüyerek kaçmış.
Önce
Suriye'ye gitmiş.
Uzun süre orada kalmış.
Birkaç aydır,
Londra'da.
İngilizler tarafından korunuyor.
İngiltere'nin
The Times gibi ciddi yayın organlarının sık sık görüşüne başvurdukları bir isim.
Galiba...
ABD ile de yakın ilişkili.
Al Samarai'ye göre,
Saddam'ın en yakınındaki bazı komutanlar umut ışığını gördükleri anda
Saddam'ı devirecekler.
Örneğin...
Daha bir ay önce,
Saddam'ın en yakınındaki
General Talip El Saaddum, "darbe girişimcisi" suçlamasıyla idam edildi.
Böyle başka generaller de varmış.
Peki...
Çözüm...
Irak'ı vurmak mı?
Saddam'ı devirmek mi?
Dünya hala bu soruya cevap arıyor.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr