ÇANKAYA sürprizi “Ekme-leddin İhsanoğlu...”
Ekmeleddin Bey’i ilk kez New York’ta bir üniversite seminerinde tanımıştım.
Bir hafta süreyle her gün aynı gruptaydık.
Ağırbaşlı, entelektüel, beyefendi kişiliğiyle sevilmişti.
Hoşsohbetti.
Eşi de zarif ve modern bir hanımefendiydi.
“Meraklısı” için belirteyim, başı örtülü değildi.
“Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babası ve cumhuriyet” için -spekülatif de olabilecek- bazı iddialar dinlemiştim ama sohbetlerimizde o izlenimi almadım doğrusu...
Ama...
CHP’nin içini karıştırmak için kullanmaya çalışanlar çıkacaktır.
Kayınpederi Emin Bilgiç nedeniyle MHP tarafından daha da benimseneceğini düşünüyorum.
...........................
Arada karşılaşıyorduk.
Fakat...
Uzun süreli sohbetimiz o İKÖ (İslam Konferansı Örgütü) Genel Sekreterliği’ne yeniden ve ittifakla seçilmesinden sonra oldu.
6 yıl önce 17 Mayıs 2008’de izlenimlerimi bu köşede “bitmesini istemediğim söyleşilerden biriydi” diye yazmışım.
İslam’a geniş açılı bakışını yansıtan satırları yeniden sunuyorum.
‘RECM VE MUSEVİLİK’
Kuran-ı Kerim’de “recm”, yani, “günahkâr kadının yarı beline kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülmesi” var mı?
Hayır...
Uygulamanın kökeni, Hz. Muhammed’in Medine’de kaldığı yıllarda bir Musevi kadının zina yaptığı gerekçesiyle Musevi yerel liderlerin başvurusuna dayanıyor.
Musevi liderler, “Bu günahkâr kadına ne ceza verelim?” diye soruyorlar.
Hz. Muhammed, “Medine vesikası”na dönüşecek her dinin kendi hukuk kurallarını uygulamasının bir örneğini veriyor.
Siz böyle durumlarda ne ceza veriyorsunuz?
Musevi liderler, “yarı beline kadar toprağa gömüp taşlayarak öldürmek” müeyyidesini dile getiriyorlar.
Hz. Muhammed de “Sizin hukukunuzdur. Kararı siz verin” diyor. Hz. Muhammed’in içinde olmadığı ama onun döneminde gerçekleşen ilk “recm.”
Sonra bir Müslüman kadın, Hz. Muhammed’e gelir, “Zina yaptım. Beni de taşlayarak öldürün” der.
Hz. Muhammed, “İyice emin olmak için düşün de gel” diyerek onu salar.
Bir süre sonra kadın gelir, “Eminim” der.
Hz. Muhammed, “Ailenle konuş, öyle gel” diye kadını gene gönderir.
Amacı herhalde bu zorlamayı sorun olmaktan çıkarmaktır.
Fakat...
Kadın bir süre sonra gene gelir.
“Zina yaptığım kesin, çünkü hamileyim” diye üsteleyince ve kendisi de cezayı isteyince ilk “recm” olayı gerçekleşir.
Gene de yazı kamışının mürekkep hokkası içinde olduğu, dört şahitle kesinleşmesi gibi mümkünü olmayan koşullar getirilir.
Sonraki yüzyıllarda recm ne yazık ki, saptırılarak koyu bir bağnazlık konusu haline getirilir.
.............................
Geçenlerde bir Arap ülkesinde evli bir kadının erkek kardeşleri, mahkemeden, ablalarını eşinden boşatma kararı aldılar.
Gerekçeleri, kocanın daha düşük sınıftan bir kabileye mensup olmasıydı.
Oysa...ilk yıllarında uygulama çok daha farklı.
Hz. Muhammed, azat edilen köleleri, en itibarlı Kureyş kabilesinin mensuplarıyla evlendirirmiş.
TÜRKİYE’NİN ŞANSI
İKÖ (İslam Konferansı Örgütü) BM’den sonra dünyanın en fazla üyesi olan ikinci uluslararası örgütü.
Başında, İslam kültür ve sanat tarihi alanında küresel bir değer olan Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu olması Türkiye’nin şansı.
ABD ve AB parantezi dışında İKÖ, Türkiye için önemli bir güç odağı. İKÖ Sekreterliği’ne 4 yıl için seçilmişti. İttifakla gene seçildi.’
.............................
İhsanoğlu sadece Arap âleminin değil Batı’nın da kültürü ve politikasıyla harmanlanmış küresel bir aktör.
Doğrusu böyle bir sürprizi kimse beklemiyordu.
CHP + MHP oyları tamamen İhsanoğlu’na aksa bile gene de seçilmek için fazlasına ihtiyaç var.
Bunun da kaynağı AK Parti’den kaymalar olabilir.
“BDP ve HDP’nin aday göstermesi halinde İhsanoğlu adaylığını koyarsa Erdoğan’la başa baş ya da kıl payıyla yarışır” yorumları yapılıyor.
CHP siyaset sarkacında en azından “şah-vezir” hamlesi yaptı. Ama -merceksiz ve çıplak gözle bakalım- “on beş yaşından beri siyaset yapan Recep Tayyip Erdoğan karşısında hiç siyaset deneyimi olmayan İhsanoğlu, TV ekranlarında ve seçim kampanyasındaki otobüslerin üzerinde halkla karşı karşıya iken yalnız”.