Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Şahan Gökbakar, Kenan Doğulu’dan Tutamıyorum Zamanı şarkısını ve en güzel aşk şarkılarından olan Fly Me to the Moon’u söylerken Bengü ile dans lotosunda şans güldü

ŞAHAN’DAN MÜZİK, BENGÜ’DEN DANS
BİR gülüş, beyinde 100 milyar hücreyi harekete geçiriyor. 4.5 milyon seyirciyle çarpın, işte Recep İvedik faktörü...
Hikaye uzun...
Böbreküstündeki zar gevşiyor, kortizol salgısı artıyor, bağışıklık sistemi yükselişe geçiyor.
Bir başka tetikleme daha... Kahkahayla birlikte ciğerlerdeki hava ağızdan 100 km hızla fırlıyor. Kahkahanın devamında nefes alışlarıyla vücuttaki oksijen oranı artıyor. Beyin daha iyi çalışıyor. Hücreler oksijenle yıkanıyor. Bütün bunlar gerçek...
Bir de su kristalleri konusu var.
Gülme ve mutluluk anında vücuttaki su kristalleri pırıl pırıl, ışıl ışıl...
Buna karşılık mutsuzluk ve melankoli halinde su kristalleri ortalarında kara delik bırakarak büzülüyor ve kararıyor. Hepsinin fotoğrafları var.
Şahan Gökbakar komedyen ve Bengü müzisyen olarak bu mucizenin insanları...
Müzik, sözcüğü bile içerdiği anlamla güzel.
“Muse” eski Yunan dilinde “peri” anlamına geliyor. “İke” ise “lisan” ya da “dil...”
Yani... Bengü de “peri diliyle” söylüyor.
Gülerken ve müzik dinlerken bedenimizdeki olumlu değişimlerin ve dönüşümlerin sırları böyle...
Çocuklar günde 300-400 kez gülüyorlarmış, yetişkinler ise 15-20 kez...
Komedyenler ve müzik insanları, yetişkinlerin de bedenlerine çocuk saflığı ve masumiyetiyle 300-400 gülüşe eşit sağlık veren şifacılar...

RECEP İVEDİK 3, ROCKY
ŞAHAN Gökbakar’la söyleşide “Recep İvedik 3” ün konusu da gündemdeydi.
Serinin ikincisinde Recep İvedik işadamına dönüşüyordu. Ya üçüncüsünde?
Konuşmalar aldı biryerlere götürdü.
Tıpkı Sylvester Stallone’nin oynadığı Rocky serisindeki gibi şampiyonluğa giden boksör Rocky türevi bir rol...
İpek röpdöşambr ile ringe çıkan vücudu ve suratı kıllarla kaplı Recep İvedik çılgınca alkışlanıyor. Rastlantı yumruklarla önüne gelen her rakibi deviren... Siyah, beyaz, Asyalı sarı... Dünya ağırsiklet boks şampiyonu kemerini takıyor.
Onu kullanmak isteyen mafya, menejerler, peşine takılan dünya güzeli kızlar...
Belki de Sylvester Stallone ile film icabı tanışırlar.

Haberin Devamı

PERİ SESİ
BENGÜ şarkı söylerken, çekimin yapıldığı Sait Halim Paşa Yalısı’nın bahçesine kuşları bile çekti.
Su gibi akan bir ses.
Sadece yorumcu değil, şarkı sözleri yazıyor ve besteliyor da...
Tıpkı Nilüfer gibi Bengü’nün de sesi Türkiye’nin müzik yaşamında çok uzun süre yankılanacak.
Bu ses kalıcı olacak.
Bengü’nün sahnesi de güzel, giysileri de...
Fiziği, güzel ve güleç yüzü de onun şansı.
Şahan şarkı söylerken, Bengü’nün dansta da başarısını algıladım. Çünkü bu özellik en çok birlikte dans ederken hissedilir.

ŞAHAN’DAN MÜZİK, BENGÜ’DEN DANS
Şevval ve Issız Adam
ŞEVVAL Sam’ın paletinde Anadolu ve Trakya renkleriyle Türkiye... Hınca hınc dolu salonda Şevval, bu toprakların en güzel seslerini yansıtıyor.
Arapça Filistin şarkısı... Müthiş bir alkış.
Sonra repertuarı içinde serpmelerle İbranice Yahudi ninnisi Nanni Safarad, Kürtçe Sallana ve Memo.
Süryanice de okuyor. Ermeni ninnisi Or or.
Lazca Dido, Rumca İzmir’in Kavakları...
Hepsi de çok iyi seçilmiş ezgiler...
Şevval’in sesi de, Anadolu’nun kültür çeşitlemesi gibi zengin.
Sarıyor, götürüyor.

Müziğin seher vakti
ISSIZ Adam milyonlarca izleyiciyi 45’lik ve 78’lik plakların dönemlerine taşımıştı zaman tünelinde...
Şevval’in sesiyle zaman tünelinde gramofon yıllarına da uzanıyoruz.
Alaturkanın ne yazık ki neredeyse unutulmakta olan klasiklerini nasıl da güzel söylüyor. “Terennüm ediyor” diyemiyorum, öylesine bugünlere ait ve yaprak gibi ki...
Alaturkanın doyum olmaz klasiklerine geçtiğinde Ghetto’nun salonunu ve balkonlarını dolduran genç kuşak nasıl da dalgalanıyor.
Muhabbet Bağı, Ada Sahilleri, Söyleyemem Derdimi...
Tüm o genç kuşak, Şevval’in vokalistleri... Özümüzle kucaklaştırıyor.
Şevval, türküleriyle, etnik müziğiyle dünle bugün arasındaki sabahın ilk ışıkları gibi...

Haberin Devamı

HILLARY’NİN TERCİHİ
PAZAR yazısında da “yandaş” sözcüğüyle polemiğe girmek istemiyorum. O nedenle başka bir formül...
Türkiye medyasının yüzde 60’ı artık AKP iletişim coğrafyasında...
Türkiye’de iktidar da, AKP’de...
Ancak...
Hillary Clinton söyleşi yapmak için neden acaba o yüzde 60’lık yayın coğrafyasını değil de, yüzde 40’ta kalanlardan Kanal D anchormani Mehmet Ali Birand’ı ve NTV’nin “Haydi Gel Bizimle Ol” programına imza atan 4 kadını seçti?
Neden örtülüleri ya da örtülülerin vokalistlerini değil?..
ABD İnsan Hakları ve Demokratik Özgürlükler Raporu esintileri nedeniyle mi?
Hele o Türkiye için “demokratik ve laik Anayasa” dileğini vurgulaması...
Belki bu yoldaki yorumlardan sonra “ayıp olmasın” diye AKP iletişim coğrafyasından da bir programa çıkabilir artık.
Ama... Duruş ve tercih için algılamayı değiştirmez.