Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bröton (Breton) bölgesi, Fransa’nın okullarda “yerel dil eğitimi” verilen ilk örneklerinden biridir.
Türkiye’de “okullara Kürtçe eğitim” söylemleri yoğunlaşırken Bröton topraklarına yolumun düşmesi iyi oldu.
Bölgenin “en şoven” diye bilinen Saint Malo kentinde bu konuyu “sokaktaki adamla” birebir konuştum.
Gördüm ki, olay sadece, “okulda Brötonca öğretimi” değil.
Saint Malo, krallık Fransa’sında bir süre bağımsız cumhuriyetmiş.
Saint Malo ve diğer Bröton kentlerinde “ayrılıkçı hareket damarı” güçlüymüş.
Ayrılıkçılar gizli örgüt kurmuşlar. Uzun süre sabotajlar düzenlemiş, bombalar patlatmış, öldürmüşler, ölmüşler.
Osmanlı’nın İran’a karşı Kürtleri kendi yanına çeken “gevşek” yönetimi, Kürt beylerine tanınan imtiyazlar, Kürt beylerinin Osmanlı’ya sadakati ile Bröton insanları arasında bazı paraleller kurulabilir.
Brötonlar da okyanus kıyısında, Manş’ın hemen yanındaki konumuyla sürekli İngiltere tehdidi ve kültürü etkisi altında kalmış. Fakat gene de Fransa krallarına sadıklarmış.
Hatta, denizciliğiyle ünlü Saint Malolu korsanlar bile Fransa kralına hizmet verirlermiş.
Barbaros örneğini hatırlatan bir durum.
O nedenle, kral iradesiyle Saint Malo’ya ödül olarak “bağımsızlık” statüsü bile verilmiş. Bir süre öyle kalmış.

Haberin Devamı

Saint Malo Kürtleri()

OKYANUS SAHİLİNDE YÜRÜYÜŞ
Yazının başına dönelim. Bröton dilinin okullarda öğretilmesine...
İlköğretimde tüm dersler Fransızca okutuluyor... Brötonca öğretimi, sadece “seçimlik ders...”
Fazla talep yok.
Eski maratoncu şampiyon bir Bröton’la okyanus sahilinde yürüyüş yaptık.
Bröton olmakla gururluydu.
Ama... Ona göre “Diğer pek çok dil gibi, Brötoncanın da geçerliği yok.”
İlginç bir söyleşimiz oldu. Yansıtıyorum...
“Çocuklarımız Brötonca yerine İngilizce, Rusça, hatta Çince öğrensinler. Gelecek, bu dillerde... Kariyerleri daha güçlü olur.
Brötonca ne işlerine yarayacak ki? Brötonlar genellikle bu görüşte...”
Ya “şoven” duygular?..
Okyanustan esen iyot aromalı tertemiz havayı içine çekiyor.
Ben “En Brötonum” diye cevap veriyor.
Saint Malo’nun bin yıllık surlarına bakıyor. Fransa bayrağının yanında dalgalanan Bröton bayrağını işaret ediyor eliyle... “Yan yana şu iki bayrak her şeyi izah eder” açıklamasını yaparken ses tonu keyifle yükseliyor.
Ya “ayrılıkçı damar, ayrılıkçı terör?”
Son 30 yılda inişe geçmiş.
Damar kurumuş.
Bir süredir terör eylemi olmuyormuş.
Nedenini anlatıyor:
“Sınırlar pratikte geçerliğini kaybediyor. Artık internet var. Kolumdaki şu saati internetten aldım. Nereden, hangi ülkedeki depodan geldiğini biliyor muyum?
Hayır.
Markasını ve üretildiği ülkeyi biliyorum ama saat o topraklardan bağımsız ve sınırsız olan internetin malıydı.
Toprağımızı seviyoruz. Ona bağlıyız fakat artık sınırların ötesinde dünyalılarız hepimiz.
Bröton Bölgesi’nin Fransa’dan ayrılmasının anlamı yok. Ayrıca biz Brötonuz ama aynı zamanda Fransız Brötonuyuz. Yüzyıllardır böyle...”
Soruyorum:
“Peki... Resmi dairelerde, resmi işlemlerde Bröton dili kullanılıyor mu?”
Cevabı net:
“Karıştırmaktan başka neye yarar?.. Önemli olan, yaşam kalitesi için iletişim kurmak. Dili yaşam kalitesinin önüne geçirmek çabası amaçtan uzaklaştırır. Enerji kaybıdır. Hizmet akışında debiyi düşürür.”

Haberin Devamı

BİZİM MARATON
Saint Malo’da konuştuğum balıkçı, kaptan, mutfak şefi, resepsiyon görevlisi de hemen hemen aynı “dalga boyunda” idiler.
“Yaşam kalitesi ve insanlığın küreselliği” sık sık dile getirdikleri referanslardandı.
Fransa ile aralarında psikolojik duvar yoktu. Kendilerini “Fransız Bröton” olarak tanımlıyorlardı.
Maraton şampiyonu yürüyüş arkadaşım, okyanus kıyısını birlikte adımlarken bana “yöre tarihinin maraton koşusunu” da yansıtmış oldu.
Türkiye’de kanın durması için bizim topraklarda da maratonun sabır, akıl, sağduyu, bilgelikle sürdürülmesi, psikolojik duvarlar örülmemesi gerekiyor. AB’ye üyelik çok şeye kendiliğinden çözüm getirecek. Saint Malo’nun Kürtleri (!) ile bizim Kürtlerimiz hepimiz küreselleşme sürecinde birbirimize daha yakınız.