Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hepsi sanık... Çünkü, şu birkaç sayfalık yasa demetini çıkararak Türkiye’nin önünü açacak anlaşmayı yapamadılar. Hem de küçük hesaplara dayalı bir çekişme yüzünden.
Örsan Öymen, "Türkiye şampiyonu, ne FB, ne GS, ne BJK... Asıl şampiyon, B.A.O. Kulübü’dür" derdi. Yani... Biz Adam Olmayız Kulübü.
Gerçekten, şu siyaset manzaralarına bakınız.
Adam olabilir miyiz?
Göz göre göre AB’yi ıskalıyoruz.
Tarihin ve talihin Türkiye insanına, gençlerimize, çocuklarımıza sunduğu "çağdaşlık" trenini gene kaçırıyoruz.
Tıpkı...
Ecevit’in başbakan olduğu 1974’te de kaçırdığımız gibi.
Aradan 30 yıla yakın süre geçti.
AB için son yıllardaki söylemleri nedeniyle, Ecevit’in artık değiştiği izlenimleri vardı.
Ama işte dün gene hayal gördüğümüzü kanıtladı.
"Gerçekçi olalım. Artık, başka yasa falan görüşülemez. Meclis sadece seçim kararı alır ve dağılır."
Ne jübile ama...
Alkış yerine zihinlerde uçuşan - sanal - çürük domatesleri hissediyorum.
Çok yazık...

Kramer, Kramer’e Karşı filminin adını anımsatırcasına, "Ecevit, Ecevit’e karşı."
Ecevit, Ecevit’i yiyor, tüketiyor.
Sadece kendini değil... Türkiye’nin umutlarını ve geleceğini de...
"AB’nin, Ecevit’lerin kendilerine daha farklı bir gelecek vaat etmediği" zihniyet gettosuna, Türkiye’nin gençleri, çocukları, gelecek nesilleri tıkılacak mı? Orada tutsak mı bırakılacaklar?
Ya diğerleri?
Milliyet’in bugünkü birinci sayfası, adli siyaset sicili gibi.
Ya da...
Tarih kürsüsünden savcılık iddianamesi; "AB’ye giremeyişin, 200 yıllık çağdaşlık yolculuğunu çıkmaz sokakta bitirenler..."
Bunca heyecanlı, - haydi itiraf edelim - umutlu bekleyişten sonra Biz Adam Olmayız Kulübünün kara mizahına yeniden dönüş mü?

Hepsi sanık...
Şu birkaç sayfalık yasa demetini çıkararak Türkiye’nin önünü açacak anlaşmayı yapamadılar.
İnandırıcı olmayan ve küçük hesaplara dayalı bir çekişme. Kayıkçı kavgası.
"AB yasaları mı önce çıksın, yoksa önce seçim kararı mı alınsın?"
İkisi de olur.
Yeter ki, tam üye olmayı hedeflediğimiz AB’nin siyasal etiği ile hareket edilsin.
Samimi olurlarsa, birkaç günde her şey biter.
13 yasa değişikliği Meclis devamlı çalışırsa komisyon aşaması dahil 72 saatlik iş. Aynı süreçte seçim kanunu da en fazla 1 saatte geçer.
Daha önce koskoca Anayasa değişikliği paketi Meclis’te sadece 2 haftada kabul edilmiş ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.
Neden 14 gün?
Çünkü Anayasa değişiklikleri Meclis’te iki kez görüşülür.
Oylamada nitelikli çoğunluk gerekir.
Oysa...
13 maddelik AB ile uyum yasaları böyle zorluklarla karşı karşıya değil. "Hayır" diyen MHP dışında, hepsi de bu yasaların çıkmasından yana olduklarını ilan ederken mangalda kül bırakmayan partiler anlaşırlar.
MHP de bu paketteki yasaları ve özellikle idamın kalkması ve anadilde öğrenim ve yayını, seçim kampanyalarında "diğerlerine karşı kullanmayacağı" güvencesini verir.
Basit çoğunluk yeterli olduğu ve iki gez görüşme gereği bulunmadığı için en fazla 72 saatte bu yasalar çıkar. Aynı süre içinde seçim kararı da alınır.
Türkiye’nin önü açılır.

Ama... Hayır.
DYP ve hatta AKP, meydanları MHP’nin "Onlar Apo’nun idamını engellediler. Kürtçe öğrenimini, Kürtçe radyo - TV yayınını yasalaştırdılar. Bölücülüğün önündeki engelleri kaldırdılar" - olası - propagandasına teslim etmezler.
Hatta, Apo’nun yakalanışı sonrası en büyük parti olan ve hâlâ barajı aşabilmek hayaliyle tek oy kaybını bile göze alamayacak DSP de öyle.
ANAP - şimdilerde içtenlikle çalışıyor ama - bu yasaları hazırlamak için Meclis tatiline kadar neden bekledi ki?
MHP "bu propagandayı yapmayacağı" güvencesini vermez. O da yüzde 10 çıtasını aşmak çabasında.
Ama MHP dışında hepsi AB’ye tam üyelik isteyen toplumun yüzde 72’sine "güya AB uyum yasalarının çıkmasından yanalarmış, ama yollarına taş konuyormuş" rolündeler.
Daha başka oyunlar da var. Meclis’te, komisyonlarda oyalamalarla sürdürülecek.
Bu kötü oyunun gişe yapmadığı görülecektir.
Ama Türkiye’nin gençlerine, gelecek nesillerine yararı ne?