Kayra’nın her tadımındaki geleneksel fotoğraf.
Bodrum Türkbükü’nde lacivert kadife bir gece. Maça Kızı’ndayız.
Gündem, Mey’in bu yılki “Imperial’i.”
Her yıl Mey İçki şarap çeşitlerinden sadece biri ve Kayra’nın şarap yapım uzmanı Daniel O’Donnell’e göre “en iyisi” seçiliyor.
“Imperial” etiketiyle şişeleniyor.
Bu yıl “Imperial,” Trakya Cabarnet Sauvignon ve Merlot 2009 üzümlerinden yapıldı.
Kayra şaraplarından 100 bin şişeden sadece 1’i “Imperial” etiketli.
Imperialler tezgâhlara çıkar çıkmaz tükenir.
Bu yıl sadece 17 fıçıdan 4.500 şişe üretildi.
Imperial’in Maça Kızı’ndaki tadım gecesi içilen şaraplarla uyumlu bir menü sunuldu.
Bu “mahzen/mutfak” sevişmesi Maça Kızı’nın 25 yıllık şefi Aret Sahakyan’la Daniel O’Donnell’in ortak çalışması.
Cameo D’oro ve Cameo Rose ile başladık.
Terra’nın Sauvignon Blanc, sonra Kayra Vintage Chardonnay 2010...
Terra beyaz Kalecik Karası...
Ne yazık ki, bar sahibi asmalarını söktüğü için bir daha öğretilemeyecek Kayra Vintage Sangiovese 2007...
Final “Imperial.”
Yemek sonrası Leona Bloom, Muscat yarı tatlıyla, tatlı ve kahve.
Çok isim sıraladım ama bunlar da meraklısına.
Türkiye’de şarapçılık ciddi bir yükseliş eğrisi çiziyor.
Mey İçki’nin CEO’su Galip Yorgancıoğlu, Imperial’i “doğanın cömertliğinin şişelenmiş hali” olarak tanımladı.
Mahzenlerde yıllanacak Bourdeaux tarzı bir şarap bu.
Daniel O’Donnell ise şu tanımı yaptı:
“Sevdiklerinizle gerçekleştirdiğiniz bir sohbet gibi zengin ve karmaşık, dostluk gibi cömert, hatıra gibi kalıcı ve kahkaha gibi de coşkulu...”
Gecenin konukları arasında dünyaca ünlü tasarımcı İngiliz Loos da vardı.
Melkan ve Murat Tabanlıoğlu ile gelmişti.
Melkan Tabanlıoğlu, bundan böyle mimari projelerinin daha çizim aşamasında bu ünlü tasarımcının katkılarını alacağını anlattı.
Proje bittikten sonra değil, projenin doğumunda...
Türkiye’de bu güzellikleri yaşarken, Güneydoğu’da gencecik ana kuzularının, eşlerin, babaların nehak ölmeleri de geliyor aklıma.
Yüreğim cız ediyor.
Medeni bir millet olarak bu kanayan yarayı iyileştirmeli, sarmalıyız.
Kan, gözyaşı, öfke yakışmıyor.
Tüm Türkiye’yi şenlik coğrafyasına dönüştürmeliyiz.
Maça Kızı’nın 25 yıllık şefi Aret Sahakyan, Mey İçki Ceo’su Galip Yorgancıoğlu, Önolog Daniel O’Donnell.
“MEZOPOTAMYA BARIŞA ÇAĞRI” SENFONİSİ...
Bodrum /Turgutreis Marina’da Fazıl Say parmakları tuşlarda bale yaparken zaman zaman başını yukarı kaldırarak birilerine gülümsüyordu.
Sanıyorum bu bakışında kadim Yunan’ın müzik ve şiir tanrısı elinde altın bir “lir” tutan Apollon’la bir diyalog vardı.
Nasıl beğendin değil mi Apollon?
Gerçekten Çaykovski’nin 1. piyano konçertosu sonrasında “başyapıtım” dediği “Mezopotamya Senfonisi”ne ayakta alkış...
Güneydoğu’nun tarihini, bugünkü kan ve ateşi, acıları yansıtıyor.
Ve...
Dicle ve Fırat’ın şıkır şıkır akışıyla “barışa ve mutluluğa” çağrıyı...
Beethoven’in “neşeye övgü” 9. Senfonisi nasıl ki AB’nin simge müziği, Fazıl Say’ın Mezopotamya’sı da “bu güzelim ülkenin Türkleri ve Kürtleri için de” demokratik çözüm için de “birlikte yaşama” çabalarımıza simge müzik olmalı.
Mezopotamya Senfonisi 120 kişilik bir orkestranın icrası için yapılmış.
Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Orkestrası’nda Carolina Eyck adlı bir kadın müzisyen çok farklı ses renkleriyle dikkati çekti.
“Lafola” değil, “gerçekten”...
“Elektromanyetik” dalgalara parmakları ve el ayalarıyla soprano sesleri üretiyor.
Güneydoğu topraklarının acısını yansıtan “ağıt” gibi...
.................
D- Marin Festivali bu yıl da “şapka” dedirtti.
İKSV festivalleri için yazılarımda merhum dostumuz Nejat Eczacıbaşı’nı ve onun adını hiç kırılma yapmaksızın devam ettiren Bülent Eczacıbaşı’nı anarım.
Merhum dostumuz /ağabeyimiz Ayhan Şahenk de yukarıda bir yerlerden bakıyorsa çizgisini daha da renkler katarak sürdüren oğlu Ferit Şahenk’e gülümseyerek “memnun” bakıyor olmalı...
Carolina Eyck “theremin” çalarken...