Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Film gerçek bir öykü... "Belgesel" de denebilir.Cezayir berberisi baba, Fransa'ya işçi olarak gelmiş. Yıllar içinde Fransız vatandaşlığını almıştır.Eşi hastalanınca, hem çalışıp hem de onlara bakması mümkün değildir. Onları geçici olarak çocuksuz ailelerin yanına verir.Yıl 1960...Fransızların Cezayir'de bağımsızlık hareketini bastırmak için yıllardır 1,5 milyon Cezayirliyi öldürdükleri süreç yaşanmakta.Fransız paraşütçüleri, hareketi söndürmek için özellikle kalabalık yerleşim yörelerine saldırıyor ve çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden on binlerce, yüz binlerce masum Cezayirliyi katlediyor.Amerika'daki gizli Ku Klux Klan örgütü gibi Fransa'da da fanatik -gizli- OAS örgütü, Paris ve diğer Fransa şehirlerinde Cezayirlilerin yoğun olduğu mahallelere gece baskınlarıyla toplu kıyım yapıyorlar.Öldürdükleri Cezayirlilerin kulaklarını kesip ipe dizerek kurutuyorlar.Bunlar daha önce Vietnam'da savaşmış, psikolojileri arızalı, kökten milliyetçi ve kökten Hıristiyancıdırlar.İşte Cezayirli işçinin iki oğlundan küçüğü Mesut böyle bir ortamda daha önce Vietnam'da çarpışmış bir emekli başçavuş ve eşinin evine gönderilmiştir.Başçavuşun eşi, Mesut'a "kocasının Arap düşmanlığını, onun Cezayirli olduğunu öğrenirse eve kabul etmeyeceğini, komşuların da mahalleye bir Arap istemeyeceklerini" anlatır ve "bundan sonra adının Michel olacağını, onun inançlarına saygı duyacağını, her şeyin aralarında sır kalmasını" söyler.Zaten Mesut'un babası ayrılırken ona sıkı sıkıya tembih etmiştir: "Fransızlar Arapları sevmezler, tekrar birbirimize kavuşuncaya kadar hayatta kalmak için yaşadığın şartlara uymaya çalış, gerekirse yalan bile söyle."Mesut, o nedenle söylenenleri kabul eder.Başçavuşun eşi Mesut'un saçlarını sarıya boyar.Kocasına ve komşulara onun "Fransa'nın kuzeyinden bir maden işçisinin oğlu olduğunu ve babasının göçükte yaralandığını, hastanede olduğunu" anlatır.Öğretmene ise gerçeği olduğu gibi açar. Bu insancıl ve aydın adam, Mesut için Michel adına bir kimlik çıkarttırır.Ancak... Zamanla Michel'in aslında Arap olduğu anlaşılır ve köyde müthiş bir toplum baskısı oluşur.Filmde, köyün OAS militanları tarafından Cezayirlilerin mahallelerine baskınlar, cinayetler ibret sahneleridir.Fransa'nın içinde yaşamış ve katledilmiş Müslüman Cezayirlilerin ötesinde Kuzey Afrika'da da 1,5 milyon Cezayirliye soykırım uygulayan Fransa'nın, "Türkiye'de Ermenilere soykırım" iddiasını kabul eden bir yasa çıkarması nasıl da hazin bir çelişki.........................Günümüze gelirsek, her türlü baskı kötü.Çocuğun saçlarını sarıya boyamak gibi, "başını ört" ve "başını aç" baskıları arasındaki paralel düşündürücüdür. Vizyondaki "Yeni Ailem (Mic hou D'Auber)" filmi, Türkiye'ye "soykırımcı" etiketi yapıştıran Fransa'ya ayna tutuyor. Yeni bir anayasa yapılıyor. Gerekçesi..."1982 Anayasası 13 kez değiştirildi. 84 maddesinin yerine yenisi konuldu.Bütünlüğünü kaybetti.Maddeleri, başlıkları, genel felsefesiyle uyumlu ve kendi içinde bütünlüğü olan yeni ve sivil bir anayasa yapılmalıdır."Peki...21 Ekim'de yapılacak halkoylamasıyla, cumhurbaşkanı seçiminden Meclis'te toplanma yeter sayısına kadar anayasa değişiklikleri kabul edildiğinde ne olacak?Aceleye getirildiğinin en somut kanıtı, değişiklik metninden çıkarılmakta olan "11. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir" hükmüdür.Hemen bir cumhurbaşkanı seçimi yapılmayacağına göre, 21 Ekim ısrarından vazgeçilse... Bu düzenlemeler de yeni anayasa çalışmaları sürecine katılsa... Aklın yolu bu değil midir? gunericivaoglu@milliyet.com.tr PERHİZ VE TURŞU