Güneri Cıvaoğlu
Yılmaz Hükümeti için Meclis'teki oylama bugün - KOLAY GÜVENOYU - olacak.
10 dolaylarında
DYP'linin oylamaya girmemesi...
Çiller'e çok yakın isimlerin dahi, güvenoyu vermesi olası.
Hükümet güvenoyunu alacak, hem de açık fark yapacak gibi görünüyor.
Oysa,
Çiller, Mesut Yılmaz'a hükümet kurma görevi verildiğinde,
"Kesinlikle güvenoyu alamayacaklar" diyordu.
Bilemiyorum...
Mahçup olacak mıdır?
Şimdi...
Çarketmekte.
"Milli irade satın alınmıştır" diyor.
Yani...
"DYP'den kopanların, bu hükümete güvenoyu vereceklerin ve güvenoyuna girmeyecek olanların satın alındıklarını" ima ediyor.
Grubunun daha şimdiden üçte biri
Çiller'i terketmiş.
Bugünkü güvenoyunda, o sayıya
15 DYP'linin daha, oylarının rengiyle ya da salona girmeyerek katılmaları beklenmekte.
Sonra da... İstifalar sürecek.
DYP grubu, yarıya inme yolunda.
Eğer grubunun yarısı
Çiller'in iddia ettiği gibi
"satılık"sa, bu kadar kötü bir aday listesi yapan liderin derhal istifa etmesi gerekir.
Başında bulunduğu
DYP'ye yaptığı bu fenalığın siyaset faturasını ödemelidir.
Ama...
Biz, farklı düşünüyoruz.
DYP'yi terkedenler arasında belki az sayıda
ikbal fırsatçıları da olabilir.
Ama çoğunluk,
Çiller'le siyaset yapmayı içlerine sindiremedikleri için kopmuşlardır.
Medyayla, yargıyla, orduyla, işçiyle, işverenle,
Odalar Birliği gibi demokratik kurumlarla kavga ederek... partisini, irticaa koltuk değneği yaparak... karşılıklı pislik örtmeye dönük ortaklık kurarak... bir numaralı düşman hedef olarak ilan ettiği ve bunun için oy istediği halde,
RP ile kader birliği yaparak... böylece, hem seçmenini hem
Batı'lı dostlarını aldatarak politika yapmanın vebalini paylaşmak, onlara ağır gelmiştir.
Güvenoyu sonrasına gelince...
DYP çözülüyor.
Çiller'in etrafında hala son dakikaları bekleyen bir çekirdek kadro var.
Örgüt de, genellikle - hala -
Çiller'in yanında.
Ancak...
Bu işin
Çiller'le gitmeyeceği, onlar tarafından görülmekte.
Genel Başkan'larına
"derhal istifa" öneriyorlar.
Sonrası için, güvence veriyorlar.
Güvencelerden biri...
"Sizi yedirmeyiz."
Diğerleri ise...
"Gidişiniz sessiz görülür, ama dönüşünüz muhteşem olur" gazını veriyorlar.
Çiller'in yerine oynayanlardan biri,
Ayvaz Gökdemir.
Zaten hükümet programını eleştirme görevi ona verildi.
Gökdemir, gördü ki;
Yalım Erez, partiden koptuktan ve
Necmettin Cevheri de kenara çekildikten sonra, meydan onundur...
İkinci adam durumuna gelmiştir... Genel başkanlığa
Çiller'in örgütteki adamlarının desteğiyle ve onun rüzgarıyla gelmeyi hesaplıyor.
Ailenin evlatlığı
Akşener tarafından elinin öpülmesi...
Gökdemir'in,
O'nu yanaklarından öperek, yakınlık gösterisi, bu siyaset hesaplarının aile çerçevesi içndeki dekoru olabilir.
Gökdemir, aslında mefkuresi olan, sağ söylemi iyi bilen, bu toprakların politikacısıdır.
Avrupa'lı kadın parlamenterlere talihsiz sözleriyle yara almış olmasına karşın, gene de, orta sağ camiada sevilen insandır.
Keşke...
Ünal Erkan, Turan Güven ve diğerleriyle birlikte başlattığı hareketin çizgisinde kalsaydı.
DYP Genel Başkanlığı'na belkemiğinin dik açısında tırmanabilirdi.
Genel başkanlığa, içeriden
Köksal Toptan... dışarıdan ise... daha şimdiden adaylığını açıklayan
Emre Gönensay, Cavit Çağlar ve
Yalım Erez de aday.
Necmettin Cevheri'nin ise çok aday arasında, uzlaşılacak bir ortak payda olarak, genel başkanlığa önerilmesi, kimseyi şaşırtmasın.
Türkiye siyaseti için uzun bir süreç başlamış görünüyor.
Bu süreçte,
Refah Partisi'nin
kapatılması ve
üst düzey yöneticilerine siyaset yasağının getirilmesi bir olasılıktır.
Önümüzdeki dönem,
Refah Partisi yerine kurulmuş olan bir partiyi ve onun yönetimindeki
ikinci nesil İslami siyasetçileri izlememiz mümkün.
O kanat, kendini tanıtma ve kanıtlama yıllarını yaşayabilir.
Merkez sağa gelince...
İki turlu bir seçim sistemiyle... Ya da
Anavatan, DYP, Demokrat Türkiye Partisi'nin toplam
3600 delegesiyle yapılacak bir ortak kongrede, bütünleşme formülleri oluşturuluyor.
Yılmaz, Cindoruk... veya İlhan Kesici gibi bir sürpriz isim, orta sağ siyasetin genlerine kayıtlı.
Merkez solda ise... bir uzlaşma umudu, henüz ufukta bile görünmüyor.
Yani...
Önümüzde taşlar yerine oturuncaya dek sürecek, sarsıntılı bir dönem var.
Neyse ki...
Türkiye; irtica(gericilik), irtişa(rüşvet), irtikap(hırsızlık) ve tarikat - siyaset - ticaret ile dokunmuş... bir sürü kirli işin üzerine örtülen
bitli yorganı atmıştır.
Ekonomisi de, ne mutlu ki,
Ankara'daki kötü siyasete rağmen batmıyor. Hatta ilerliyor.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr