TSK’nın Suriye’ye müdahalesi tartışılmakta.
Bu bağlamda “savaşta teknolojik devrim” için bir yazıdan alıntıları sunmakta fayda görüyorum.
Devrimin öncesine ait tanklarla, toplarla, zırhlılarla, “balistik” füzelerle -sınırlı ve derinliği olmasa da- bir silahlı müdahalenin çağın gerisinde kaldığına tanık olacaksınız.
George Friedman “SAVAŞIN GELECEĞİ - 21. Yüzyılda Güç, Teknoloji ve Amerikan Dünya Egemenliği” adlı bir kitap yazdı. (Pegasus Yayınları - Nisan 2015)
İşte oradan satırlar:
.........................
Savaş başlamadan birkaç saat önce, kıyıdan yüzlerce mil açıkta devriye görevi yapan bir savaş gemisi birkaç “Cruise” füzesi fırlattı.
“Subsonik” (ses hızı altı), hava emen, alçak irtifada uçan bu füzeler, hedeflerine varmak için birkaç saat uçacaklardı.
“Keşif uydusundan” alınan hedef bilgileri, “füzelerin üzerinde uçacakları arazilerin haritası, hedefin resmi ve tam olarak yeri” füzelerin bilgisayarlarına girilmişti.
Füzeler, ağaçsız bir arazi üzerinde, ağaç yüksekliğindeki irtifada araziyi belleklerindeki -çiplere yüklenmiş- haritayla kıyaslayarak ve gerektiğinde rota ayarlamaları yaparak uçtular.
Füzeler, başkentteki hedeflerine yaklaşırken, yüzlerce mil uzakta, sınırda bir helikopter havalandı, yerden birkaç metre yükseklikte, radarın altında uçmaya başladı.
Birkaç saat önce bölgeye sızmış olan özel kuvvetler komandosu, lazer belirleyicilerle düşman radar istasyonu üzerinde küçük noktalar oluşturup hedef belirttiler.
Helikopterdeki asker, roketlerdeki savaş başlıklarını o parlak noktalara nişanladı ve ateşledi.
Roketler, birkaç saniye içinde radar istasyonunu tahrip ettiler.
Böylece düşmanın radar savunma sistemi yok edildi.
Yüzlerce Amerikan savaş uçağı artık radar ağı olmayan bölgeye saldırdı.
Aynı anda Cruise füzelerinden biri düşman haberleşme merkezini buldu.
Diğer füzelerde eş zamanlı olarak, hava savunma merkezini, savunma bakanlığını ve ülke elektrik şebekesindeki kilit noktaları tahrip ettiler.
Düşman komutanlığının askeri birlikleriyle haberleşme olanağı birkaç saniye içinde -neredeyse- çalışamaz hale geldi.
Aşağıda yaşanan bu olayları 22.300 mil yükseklikten izleyen elektronik ve sinyal istihbarat uyduları, hedeflerin başarıyla vurulduğunun rapor ettiler.
Düşman hava saldırıları karşısında artık çaresiz kalacaktı.
Müttefik uçakları, daha sonraki günlerde ve haftalarda düşman uçaklarını ve tanklarını vurup, savaş dışı bıraktılar.
.........................
Saddam’ın iddialı silahlı kuvvetlerini inanılmaz bir hızla yok edip, savaşı göz açıp kapayıncaya kadar bitiren “galip” müttefik (koalisyon) kuvvetleri işte böyle bir “savaş devrimi” olarak adlandırılan teknolojiyi kullanmışlardı.
Aslında...
Görüntü “koalisyon” kelimesiyle ifade edilen Batılı müttefik devletler olsa da zafer ABD’nin teknolojisiydi.
Buna “hassas güdümlü mühimmat çağı” denebilir.
“Tomahawk” füzeleri bu yeni nesil silahların “T” modelidir.
Geleneksel mühimmat (füzeler) atıldığı zaman yerçekimi ve balistik yasaların kontrolündedir.
Ateşlendikten sonra hedefe gidiş yolları kontrol edilemez.
Bu silahların isabet oranları düşüktür.
Oysa...
Hassas güdümlü mühimmat kendi sensörü ve bilgisayarıyla yönlenir.
Silahın “insaniliğinden” bahsetmek garip görünebilir ama bu yeni nesil füzeler askeri hedefleri vurması sivilleri yok etmemesi nedeniyle olduğu kadar savaşta kendi insan kaybını da en aza indirmiştir.
.........................
ABD kadar değilse bile bir avuç nüfusuyla İsrail yeni nesil silahları nedeniyle yüz milyonlarca Arap ülkesi karşısında varlığını sürdürebiliyor.
.........................
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komutanlarına, subaylarına, astsubaylarına, Mehmetçiğe saygım ve güvenim büyük.
İşte tam da bu nedenle Suriye sınırında bir maceranın, onlara sunduğumuz savaş olanaklarının şu satırlar ışığında yeniden ve yeniden defalarca düşünülmesi gerekir kanısındayım.
İç siyasetin erken seçim ve oy devşirme hesapları tehlikelidir.