Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gerçekten...Özellikle, demokrasi derinliği ve deneyimi az olan ülkelerde halkın seçtiği başkanlar, olağanüstü yetkileriyle ülkeyi "kral" gibi yönetirler.Tek farkları, "krallığı babadan değil, oy sandıklarından almış" olmalarıdır.Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra başta Rusya olmak üzere eski Sovyet ülkelerinin hemen hemen tamamı "başkanlık" sistemine geçtiler.Önce "çarlar"... Sonra da "kızıl çarlar" denilen komünist parti genel sekreterleri ile süren "tek adam yönetimleri," böylece "seçilmiş başkanlarla" günümüzde hâlâ egemen.Rusya, bunun en açık örneği... Bir önceki Başkan Yeltsin ve şimdi de Putin... Diğer eski Sovyet devletlerinde de durum aynı. Başkanlık sistemi için Prof. Morice Duverger, "seçilmiş krallar sistemi" demiştir. ABD anayasasının 1. maddesi "Bu anayasa, vatandaşların özgürlüklerinin ve haklarının devlete karşı korunmasını düzenler" hükmüyle başlar. Bireyi, devlete ve devleti yönetenlere karşı güvenceye alan koruma surları örmüştür bu madde.Ayrıca...ABD, federal bir devlettir.Özgürlükleri ve hakları koruyan, hukuk devletini güvenceye almayı hedefleyen yerel yönetimler ve özel kurumlar, dalgakıranlar gibidir.Ama...İşte 2005 ABDsinin hali... Seçilmiş kral değil, "seçilmiş küresel imparator" gibi olan Bush, hem kendi halkına, hem dünya halklarına keyfince el koymuş bulunmakta. Onun bu sınır tanımaz "seçilmiş imparator" gücüyle, dünya, tarihinin en karanlık dönemleri yaşanmakta.Başkanın halk çoğunluğuyla seçilmesi, genellikle onun mensubu olduğu partinin, yasama organlarında da çoğunluğu ele geçirmesi demektir. Devlet bürokrasisini kendinden olanlara vermesi gibi bir "yönetim tekeli" de oluşur. Bush örneği Öte yandan...Az gelişmiş ülkelerde başkanlık seçimleri, despotların, diktatörlerin sözde meşruiyet araçlarıdır.Dikta yönetimlerini sürdürmek için halkı sandığa götürürler. Oylama sadece bir gösteriden ibarettir. "Halkın yüzde 97 - 98inin oylarıyla yeniden seçildiği" ilan edilir.Bazen gerçekten halkoyuyla seçilen başkanlar elde ettikleri olağanüstü güçle ve yönetim tekeliyle, daha sonraki "formalite" seçimlerinde aynı yola giderler.Sistem istismara açıktır. Despot örnekleri Klasik Avrupa demokrasileri de başkanlık sistemleri ile yönetilmez. Örneğin, demokrasinin beşiği Yunanistan, İtalya ve İngiltere...Fransa, -belki - bir istisna sayılabilir. Ama orada da başkanlık değil "yarı başkanlık sistemi" geçerlidir.Fransa, büyük çalkantılar geçirdi. Birbiri ardına zayıf koalisyonlarla "yönetemeyen demokrasi" deneyimleri çöktü. General de Gaulle kurtarıcı olarak çağrıldı. Daha önce Fransayı Almanya işgalinden de kurtaran bu büyük asker, tek başına bir anayasa yaptı. Aynen kabul edildi.O bile kendisine "yarı başkanlık sisteminde cumhurbaşkanlığı" öngörmüştü.Ülkeyi seçimle gelen parlamento çoğunluğuna dayalı hükümetlerle yönetiyordu. Elbette sembolik cumhurbaşkanlarından daha başka yetkileri vardı. Bu sistem Fransada hâlâ geçerli.Ancak... Cumhurbaşkanları kendi seçildikleri partiden olmayan iktidarlarla çalışmak zorunda kaldıklarında geri plana çekiliyorlar ve yönetime müdahale etmiyorlar.Sadece demokrasi düğümlendiğinde, ülkeyi "seçime götürmek" ve "referandum istemek" gibi yetkileri kullanmakla yetiniyorlar.de Gaulle, anayasada, iki turlu seçim sistemini öngörerek "temsilde adalet/yönetimde istikrar" ilkelerini de dengelemiş bulunuyor.Türkiye barajları düşürerek, "fırsat eşitliği" ve iki turlu seçim sistemine geçerek "istikrar" ilkelerini dengeleyebilir. Yarı başkanlık sistemine adımlar atabilir. Ama daha fazlası değil... g.civaoglu@milliyet.com.tr Fransa istisnası