Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Anayasa Mahkemesi “robotik” ameliyat yaptı. Boydan boya yarmadan, dikişler atmadan iki ince noktadan girerek “zararlı dokuları” çıkarttı.
Belki...
Yürütmenin, yargı üzerine gölge kuşkularını daha “net” ayıklayabilirdi ama sadece 18 kelimeyi çıkartarak bile Anayasa Mahkemesi ve HSYK etrafında iç surları kurtarabildi.
Hükümetler üyelerin seçim sürecinde “amaçlanan” kadar manipülatif olamayacaklar.
Değişikliklerin analizini daha sonraki yazılarda yaparız.
Şimdi referandumu konuşmalıyız.
Özellikle “CHP’nin hayırda hayır var” tavrını...
Anayasa’ya giren yeni öyle kurumlar var ki “hayır” demek çok zor.
Memurlara disiplin cezalarına karşı yargıya gitme yolunun açılmasına mı?
Yüksek Askeri Şura’nın ihraç kararlarına karşı yargıya gitme hakkının verilmesine mi?
Kamu denetçileri düzenlemesine mi?
Daha böyle bir dizi “hayır” denemeyecek olumlu madde var.
Üstelik...
“Kuvvetler ayrılığı” ilkesine aykırı olarak “yargı bağımsızlığının tahrip edildiği” gibi bir gerekçe göstermek de zor.
Referanduma sunulan bu son metin Anayasa Mahkemesi’nin onayından geçmiş bulunuyor.
Artık “Anayasaya aykırılık” nasıl iddia edilir?

Güvenoyu
Böyle bir çetin durumda referandumu, anayasa hukukunun girift koridorlarına taşıyarak halktan “hayır” oyu istemek daha baştan hatalı depar yapmaktır.
“Yürütme yargıyı ele geçirecek” gibi “teorik, akademik retorik” entel dantel kampanya muhabbetinin getirisi olmaz.
O nedenle CHP’nin daha sağlam zeminli bir strateji uygulayacağı anlaşılıyor.
“Bu referandum AKP’ye güvenoylamasıdır.
Gitmesini istiyorsanız HAYIR deyin.”
Net bir söylem bu.
AKP oylarının son seçimlere göre en az 10 puan düşmüş olması bu stratejiye ağırlık kazandırıyor.
Kamuoyu araştırmalarına göre AKP oyları azınlıkta mı?
O halde diğer partileri de aynı ortak paydaya almak ve referandumu güvenoyuna dönüştürmek muhalefet çizgisidir.
Gerekçesi ise aldığım izlenimlere göre şöyle:
Biz bu anayasa değişiklikleri Meclis’te görüşülürken de oylamaya katılmadık.
AKP’yi kendi yolunda kendisiyle baş başa bıraktık.
AKP, Meclis’teki milletvekilliği çoğunlunun oylarıyla anayasa değişikliğini geçirdi.
Buyursun...
Şimdi de eğer halkın oylarında da çoğunluğa sahipse geçirsin.
Biz daha başında Meclis’te hangi tavrı koyduysak gene sonunda da aynı tavrı sürdürüyoruz.
Tutarlıyız...
Yani görünen o ki...
Referandum sandıkları “Anayasa değişiklikleri” için kurulacaksa da aslında bu bir “güvenoylaması” olacak.
Bu durumda 2011 baharında yapılacak seçimler için kampanya şimdiden başlamıştır.

Haberin Devamı

ŞEYHİMİZİN BAĞIŞI
Yıllar önceydi...
Bir siyasi partiden aday olmam için öneri gelmişti.
Kabul etmem için “bakanlık” da vaat edilmişti.
Biz gazeteciler birkaç istisna dışında aktif siyasete sıcak bakmayız.
Bu öneriyi kadim dostum TÜTAV Başkanı Kemal Baytaş’la paylaşmıştım.
İstanbul’a gelmişti.
Yeniköy’deki evimde konuğumuzdu.
Sabah kalktım.
Salona indim, bir baktım Baytaş banyosunu yapmış, tıraşını olmuş, kravatını takmış bir koltukta oturuyor.
Sabah henüz 7...
Merak ettim.
“Hayrola şeyhim bir rahatsızlık mı oldu?” diye sordum.
Onun adıyla anılan “Baytaşi tarikatı” Ankara ağırlıklı bir dostlar çemberidir.
İçinde her partiden eski, yeni bakanlar hatta eski bir başbakan da vardır.
Ona “şeyhim” deriz.
Baytaş gayet ciddi “seninle biraz konuşalım” diye söze başladı.
Bakın ne dedi:
‘Günericiğim, düşündüm ki sen bu milletvekili ve bakanlık teklifini belki de maddi nedenlerle geri çeviriyorsun.
Biliyorum, gazeteden ve televizyondan çok iyi para alıyorsun.
Milletvekili maaşı ise hayli küçük kalır.
Senin bu hayatını kesinlikle karşılamaz.
Dün gece ayrıldıktan sonra kafamda bu konuyu evirdim çevirdim.
Şöyle bir sonuca vardım.
Benim yaşım senden epey ileri.
Geride bırakacağım çocuklarım da yok.
Bu durumda neyim var neyim yok sana bağışlayayım.
Geleceğin için kararlarını maddi kaygılar olmadan ver.‘
Onun da benim de gözlerimiz dolmuştu.
İşte 50 yıla yaklaşan en yakın iki dostun unutulmayacak bir anısı...
Herhalde bu öneriye ne cevap verdiğimi tekrarlamaya gerek yok.
Bugün öğrendim ki Kemal Baytaş Ankara’daki 2 dönüm bahçe içinde yüzme havuzlu villasını değerli eşyaları ve dünyanın çeşitli yerlerinden aldığı ya da hediye gelen objeleri ve pul koleksiyonları, yerli-yabancı ünlü ressamların resimleri, 2 bini aşkın yapıtları olan kitaplığını KEBASAV’a (Kemal Baştaş Kültür ve Sanat Vakfı) bağışlamış.
Burada müzik, resim, el sanatları kurs ve etkinlikleri düzenlenecek, sergiler açılacak, güzelsanatlara istidadı olan yoksul çocuklara ücretsiz eğitim verilecek.
KEBASAV bunları yeterince yerine getiremezse bağışlar aynı koşullarla TÜTAV‘a intikal edecek.
Kendimi kutluyorum.
İşte böyle bir şeyh seçip biat etmişim.