Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri Cıvaoğlu

Akşener, dün "yeni bir tartışma boyutu açıyorum" dedi... ve şu iki soruyu yöneltti:
"1 - Tartışılan belge nedir?
2 - Gereken yapılmış mıdır?"
Önce, tartışılan belgeyi, aldığım izlenimlerle yansıtayım.
Bu, bir bilgi isteme emir taslağı...
Genelkurmay'
da oluşan Batı Grubu, EMASYA (Emniyet Asayiş) planlaması için "irticanın, sokağa dökülmesi" yani bir bakıma, irticanın, yurt çapında sokak eylemlerine dönüşmesi haline karşı önlemleri araştırıyor.
İllerin Garnizon Komutanlıkları'ndan destek - yardım istemeleri halinde, kuvvetlerin kullanımı ve kaydırılması bağlamında, temas noktalarının önceden saptanması gereği duyuluyor.
Kuvvet komutanlıklarının istihbarat birimleri, kendi birliklerine, bu temas noktaları için isim, adres ve telefon numaraları soruyorlar.
İşte... Deniz Kuvvetleri İstihbarat Birimi, Emniyet İstihbaratı'nın köstebeği olarak sızmış bulunan, polis kökenli Onbaşı Sarmusak, bu emrin; onaydan geçmemiş, imzalanmamış olan... kendisine imha edilmek üzere verilen bilgisayar çıkışını çalıyor.
Emniyet İstihbarat Daire Başkan Vekili Bülent Orakoğlu'na ulaştırıyor.

Aslında...
Emrin ham halinin çalındığı sırada, Deniz Kuvvetleri Komutanı Erkaya, sağlık nedenleriyle Amerika'daydı.
Edindiğim bilgilere göre...
Bu metnin, müsvedde halindeki kapsamından ve sonraki, gerçek resmi metinden de haberi yoktu.
Zaten... Her komutanlık, bu metni kendine göre yazmış.
İşte... Akşener'in "tartışmalı belge açıklansın" çağrısına, şu aşamadaki yanıt...
Elbette... Tam gerçek "bu metinler açıklandığında ortaya çıkar."
Şu satırlar yazılırken, Genelkurmay'da bir açıklamanın çalışmaları sürüyordu.

Orakoğlu - belge - diye bu metni, İçişleri Bakanı Akşener'e sunuyor.
Akşener de, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e danışarak, Başbakan Necmettin Erbakan'a iletiyor.
Erbakan, bu kağıdı yanına alarak, Cumhurbaşkanı Demirel'e çıkıyor.
"Ordunun darbe hazırlıkları içinde olabileceği" yolundaki kuşkularını dile getiriyor, önlem istiyor.
Gene izlenimlerime göre...
Demirel, bu kağıt üzerinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Karadayı'yla konuşuyor... Erbakan'ın kuşkularını yansıtıyor. Karadayı, "bu metinden haberdar olmadığını... eğer bu haliyle gönderilmişse - kastı aşan - bir durum olabileceğini" söylüyor.
Çünkü...
Deniz Kuvvetleri İstihbarat Birimi'nden çalınan müsvedde metin, Batı Grubu'nda ya da Genelkurmay'da bilinmiyor.
Zaten...
Karadayı'nın, Demirel'den aldığı bu metnin izini sürmesi ve Onbaşı Sarmusak'a ulaşması, o yüzden, zor olmuyor.
Çünkü, sadece Deniz Kuvvetleri'nin bilgisayarında olan ve imha edilmek üzere Sarmusak'a verilen metin tek.
Yani... Gereği - bu bilgilere göre - yapılmış gibi görünüyor.

Buna karşın, başka sorular da var.
Örneğin...
1- Tutun ki; bu, kastını aşan bilgisayar çıkışı, Akşener'e, Çiller'e ve Erbakan'a göre "darbe kanıtı bir belgedir."
O halde... Refahyol'un demokrasi kahramanları(!) neden bunu yapanları emekliye sevketmediler?
2- Buna güçleri yetmediyse, neden konuyu Meclis kürsüsüne getirerek, bütün demokratik güçleri ve ulusu arkalarına almayı denemediler?
"Darbe hazırlığı kanıtı" olduğu iddia edilen bir belgenin üzerini neden örtmeye çalıştılar?
3- Yoksa...
Bu belge üzerinden emir ve talimatla, İstihbarat Şubesi'ne "darbe hazırlığı" alarmı veren - takiye - bir rapor yazdırtıp, Akşener ve Çiller, Erbakan'ın gözünü mü korkutmak istediler?
Yani...
Erbakan'a "Başbakanlıktan hemen istifa et ve Çiller'e devret... Böylece darbeyi önleriz. Yoksa, bir ihtilalin daha kurbanı olursun" diye aba altından tehdit sopasını mı gösterdiler?
Böylece...
Çiller'e, Başbakanlık yolunu mu açmaya çalıştılar?
4- Oramiral Erkaya ve Orgeneral Karadayı bütün bu köstebek çalışmalarını ve irticaa karşı Batı Çalışma Grubu'nun varlığını, Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın önünde açıklayıp "ne yapılmak isteniyor" diye sorduklarında, Çiller ve Akşener "Bizim Emniyet İstihbaratı'nın bu yaptıklarından kesinlikle haberimiz yok" demişler mi... dememişler mi?
İddia ediyorum ki; demişler.
Akşener, yoksa bir şeylerden mi korkuyordu?
Örneğin...
Organize bir suçun içinde olmaktan... Ya da Çiller, bu kaygıyı paylaşıyor muydu?
........
Son söz: Demokrasi açıklıklar rejimidir. Susurluk'tan bu yana mide bulandıran pislikler temizlenmelidir.
Sonuna kadar demokrasinin, açıklığın ve şeffaflığın yanındayız.
Demokrasi takiyesinin değil!

Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr