Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Dün Kubilay’ın katledilişinin yıl dönümüydü.

Üzülerek, çok üzülerek ve altını çizerek “bu olayın, ağırlığını yansıtarak anılmadığına” işaret ediyorum.

23 Aralık 1930 tarihli dehşet verici olay için Menemen Cumhuriyet Savcısı, Savcı Yardımcısı ve Hükümet Tabip Vekili’nin yazdıkları rapor şöyle:

Gazez Camisi girişinin sol tarafındaki bahçede, arkası üstü yatık, sağ tarafında kasaturası kınından çekik bir halde, elbiseleri kanlı, başı boynundan ayrılmış ve etrafındaki toprakta çok fazla kan lekeleri bulunan, tahminen 25 yaşlarında, üzerinde haki renkte askeri elbise olan ölünün Yedek Subay İzmirli Hüseyin oğlu Kubilay olduğu anlaşılmıştır.     

Haberin Devamı

Olayı dün Em. Gen. Dr. Naim Babüroğlu yazdı.

Asker yüreğinin atışlarını hissettirdiği satırlarını sunuyorum...

....................

Belgelerle Menemen olayı, Kubilay’ın şehit edilişi-1

23 Aralık 1930... Derviş Mehmet (bir gün önce kendini Mehdi ilan etmişti G.C) ve adamları, 23 Aralık 1930 günü sabah namazından önce külahlı ve cüppeli olarak Menemen’e (Manisa’dan G.C) gelirler. Müftü Camii’nde sabah namazını kılarlar. Namazdan sonra, Derviş Mehmet “kendini Mehdi olarak tanıtıp, dini korumaya geldiğini, yetmiş bin kişilik Halife ordusunun da yolda olduğunu” cemaate söyler.

Müezzin de, minareye çıkıp aldığı müjde şerefine (!!) bir el ateş eder.

Derviş Mehmet, camideki yeşil bayrağı alıp, “öğleye kadar bu sancağın altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini” bildirir.

Yeşil bayrağı, hükümet meydanının ortasında açtıkları çukura dikerek çevresinde tekbir getirmeye, zikir yapmaya başlarlar.

Bazı Menemenliler de buna katılır. Derviş Mehmet: “Ey Müslümanlar! Ne duruyorsunuz? Halife Abdülmecit sınıra geldi, yeşil bayrak çıktı, gelin altında toplanın, şeriat isteyelim! Şapka giyenler kâfirdir! Yakında fes giyilecek!” diye bağırmaya başlar.

Bir jandarma eri, durumu görür ve yüzbaşısına haber verir. Jandarma yüzbaşı, gericilere tavsiyede bulunur, ancak etkili olamaz ve hükümet konağından piyade alayına telefon eder.  

..................

O sırada Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, kışlada birliğini eğitime çıkarmak için hazırlık yapıyordu.

Haberin Devamı

Jandarma Yüzbaşı telefonla durumu alaya bildirince, Alay Komutan Yardımcısı, Asteğmen Kubilay’a “bir müfreze ile hemen olay yerine gitmesini” emreder.

Kubilay kendi tabancasını bile almadan, müfreze de gerçek mermi yerine, manevra fişekleri (eğitim için kullanılır, yalnızca ses çıkarır) ile olay yerine hareket eder.

Kubilay, müfrezeyi olay yerinin uzağında durdurup, tek başına Derviş Mehmet ve adamlarına yaklaşır. Mehmet’in yakasından tutarak silahlarını bırakmalarını ve teslim olmalarını ister.

Derviş Mehmet’in bir arkadaşı ateş eder ve Kubilay yaralanır. Yaralı Kubilay, zorlukla yakındaki caminin avlusuna doğru koşar. Bu sırada, bir el daha ateş edilir ve Kubilay cami avlusunda yere düşer. Müfrezenin başındaki çavuşlar kaçınca askerler de dağılır.

Derviş Mehmet, yerde yatan ve canlı olan Kubilay’ı sürükleyip, bir ayağı ile vücuduna basmak suretiyle yüzüstü yatırır, torbasından testere ağızlı bağ bıçağını çıkarır ve boynundan keserek Kubilay’ın başını gövdesinden ayırır. Saçlarından tutarak taşa vurur, sonra meydana döner.

Haberin Devamı

Derviş Mehmet’in adamları bu sırada “tekbir” çekiyor, bazı Menemenliler de bu vahşeti alkışlıyorlardı.

Derviş Mehmet, Kubilay’ın başını yeşil sancağın sopasının ucuna koyar. Seyreden topluluktan bir kişi, ip getirir ve kesik başlı sancağı meydanda bir direğe bağlarlar. Derviş Mehmet bir kahraman edasıyla, elleri ve yüzü kan içinde nutuk atmaya devam ederek: “Cumhuriyet bitmiştir” der.

Bu sırada, çarşı bekçileri Hasan ve Şevki eve dönerken, silah ve alkış sesleri üzerine olay yerine gelirler.

Hasan silahını çekip ateş eder, Derviş Mehmet’in adamlarından birini yaralar. Caniler, Hasan ve Şevki’yi de anında şehit ederler.

..................

Bu arada, olay üzerine Alaydan gönderilen makineli tüfek birliğinin komutanı, canilerin teslim olmasını ister.

Ancak Derviş Mehmet: “Bize kurşun işlemez” cevabını verir. Komutan, birliğine ateş emri verir. Derviş Mehmet ve iki adamı ölür, diğerleri çil yavrusu gibi dağılan kalabalığa karışıp kaçarlar.

İki gün sonra, olayla ilgisi bulunanlar yakalanır.

Sıkıyönetim ilan edilir.

Olaylar sırasında ihmali görülen kamu görevlileri hakkında yasal işlem yapılır, görevden el çektirilir. Geniş çaplı soruşturmalar yapılır, olaya karışanlar ve azmettiriciler yargılanırlar. Yargılamalar sonucu 28 kişi idam edilir; 73 kişi de çeşitli hapis cezalarına çarptırılır.             

..................

Bu caniler ve onların arkasındaki karanlık eller de belgelerle ortaya konuyor.

..................

Teşekkürler Naim Babüroğlu Paşam...