Bugün PKK'nın son saldırısında kayıp canlarımızın sayısı 15'e yükseldi.Doğru olduğunu sanmıyorum ama medyada "Şehit sayısı kaç olursa haber büyütülmeli?" gibi tartışmaların yapıldığı yolunda iddialar var.Gerçi... PKK'nın ve tüm terör örgütlerinin yöntemi "silahlı propagandadır".Daha çok sayıda öldürmek, daha ünlü isimleri öldürmek, ses getirecek sabotajlar ve bombalı eylemler yapmak...Böylece dikkatlerin odağı olmak... Kendilerini olduklarından daha güçlü göstermek...O nedenle terörün "silahlı propaganda" amacına alet olmamak için medyanın bazı eylemleri spot ışıkları altına çıkarmaması bir yöntemdir.Ancak... Şu aşamada bu barbarlığı medya artık "görmek" ya da "görmemek" kararı için günün şehit sayısına bakmak ölçütüne başvuramaz.12 Eylül 1980 darbesi öncesini anımsıyorum.Büyük bir gazetenin genel yayın yönetmeniydim.Ne yazık ki, o zaman da solda ve sağda çarpışan örgütlerin neden oldukları günlük can kaybı sürekli 20-30 dolaylarındaydı. Ama artık, önemli bir kişi öldürülmedikçe haberler büyütülmüyordu.Nasıl başlıklar atılıyordu dersiniz?..Gazete koleksiyonları herkese açık."Terörün dünkü bilançosu: 21 ölü" gibi başlıklar...Sadece rakamlar değişirdi.12 Eylül'ün ayak sesleri yaklaşırken bu "terör bilançosu" haberleri tek sütuna kadar inmişti.Toplumu kan tutmuştu."Kolektif travma" yaşanıyordu.Milyonlar organize olup meydanlara çıksalar, terörü lanetleseler... Müthiş bir kamuoyu baskısı yaratsalar, toplumdaki "sinmişliği, travmayı, sessizliği, can korkusunu" kıracak "kolektif cesareti" ortaya koysalardı belki de terör bu denli pervasız olamazdı.Şimdi... Gene o günlerin psikolojisinin işaretleri alınmakta.Günlük şehit sayıları artmakta...Buna karşılık... Toplumsal refleks hâlâ suskun kalmakta.Sadece şehit cenazelerinde atılan sloganlar, cenaze süresince gösterilen tepkiler etkili ve caydırıcı olamaz.İspanya'daki tren istasyonu eylemi sonrasında milyonlar yürümüştü.Terörü vicdanlarda mahkûm etmişti.Terör eylemlerini "utanç verici bir insanlık suçu" olarak toplumun dokularına silinmez harflerle yazmıştı.Türkiye'de de toplum teröre karşı kolektif psikolojik kalkanı oluşturmalıdır.Hukuk zemininde, vakur, düzenli, çağdaş, insan haklarının en kutsalı olan yaşama hakkını savunan kitle gösterileri, katillere karşın "tsunami dalgaları" gibi yükselmelidir.Kan kültürünü boğmalıdır.Her şeyi güvenlik güçlerine ihale ederek kendi sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeyen bir toplum, görevini yerine getiriyor olamaz. Günlük şehit sayımız yoksa "istatistik veri" mi oluyor? Türkiye'de PKK'ya karşı mücadelenin iki gerçeğine değinmek isterim.Birincisi "anılar galerisi"nden...1980'li yıllara ait bu anıyı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'den dinlemiştim.Teröristin akıttığı kan, Evren'i kahrediyordu.Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ'un "Paşam, bölgeden PKK'yı tam bitirmeden mi çıktık kuşkusunu hissediyorum" dediğini anlatmıştı.Kendi dönemini sorgulayan bir dürüstlük ve duyarlılık yansıtıyordu bu yaklaşımı...Oysa... Küresel terör teorilerine göre Evren de, Üruğ da kendi dönemlerine haksızlık ediyorlar.Onlar, yapılması gerekenleri "güvenlik güçleri" boyutunda mümkün olduğunca yaptılar.Burada ikinci gerçeğe geliyoruz.12 Eylül'den çok daha öncelere, yıllar ötesine dayanan bir yanlış var.O da Türkiye'de stratejilerin "teröriste", "terör örgütlerine" endeksli olmasıdır.Oysa... Daha geniş açıdan bakılması, "terörizme karşı savaşım" stratejileri gerekiyordu.Terörizmi odak alan stratejiler, teröristin hayat bulduğu, yetiştiği ortamın ortadan kaldırılmasını hedefler.Neden terör örgütleri kurulur?..Neden henüz çocukluk yaşını yeni geride bırakmış genç bu örgütlere girer?..Neden eline silah alır?..Neden -kabul etsek de etmesek de- bir kısım sivilden, yerel sosyal çevreden destek alabilir?..Yabancı kaynaklı katkılar, destekler, tahrikler, tezgâhlar nasıl önlenir?..Ekonomik, sosyal, kültürel, demokratik, demografik, psikolojik, siyasi bir "geniş açılı" ve uzun sürece dayalı strateji nasıl olmalıdır?Sinek avlamak kadar, bataklığı kurutmak ve verimli, yararlı topraklar oluşturmak da önemlidir. gunericivaoglu@milliyet.com.tr GENİŞ AÇI