Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bülent Ecevit, bir masanın etrafında 5 gazeteci ile 1 saat konuştu.
Görüntüsü yorgun değildi.
Daha sonraki saatler için de randevuları vardı.
Söyleşiden zevk aldığı belliydi.
Her sabah gazeteleri ayrıntılarıyla okumak ve yardımcıları Bahçeli ya da Yılmaz'a, satırlar arasına sıkışmış bir demeci "sizin grup başkan vekili şunları şunları söylemiş" demek, hala başlıca özelliği imiş.
Yani çalışması erken başlıyor.
Kısacası...
Performansı iyi görünüyordu.
Sigara içiyor mu?
Yeni çıkan Ballıca'dan bir kaç tane tüttürüyor.
Sayısını söylemiyor.
"Evde yasak" demekle yetiniyor.
Yaşamla bağ dokuları sıkı.

Kaptan Köşkü'nden

Elbette...
Bu performansın görüntüler ötesinde içeriye, yani öze de yansıması önemli.
Bu açıdan bakıldığında, söyleşimizin ufuk turunda Ecevit - fısıltıların aksine - "siyaseti ayrıntılarıyla okuduğu" izlenimini veriyor.
İşte örnekler...
"Affın bayrama kadar çıkacağı... Anayasa Mahkemesi'nden dönmemesi için eşitliğe özen gösterileceğini" söylemesi...
Türkiye - Yunanistan ilişkilerini, son duruma göre bölge ve Avrupa haritası içindeki yerinde yorumlaması:
"Simitis'le görüşmemiz dostça fakat olumsuz geçti.
İlişkilerimizi bir ölçüden daha öteye götürmekte anlaşılmaz bir çekingenlik gösteriyorlar.
Onlar Ege için Lahey'e gitmek istiyorlar, biz ise 'diyalogla çözelim' cevabını veriyoruz.
Oysa...
Rusya'yla kara suları sorununu bir haftada diyalogla çözdük.
Bulgaristan'la da öyle."
Yani "iyi niyet olursa diyalogla sonuca varılır" mesajını gönderiyor.

Avrupa'ya yansımalar

"Yunanistan'ın ipi birden germesinin AB'nde Türkiye için yapıcı, Atina için diyalogdan kaçan ülke görüntüs vereceğini" belirtiyor.
"AB'nin hazırlayacağı katılım ortaklığı belgesine Ege ve Kıbrıs konularının kelime olarak girmesi konusundaki Yunan ısrarlarının, bu nedenle sonuç vermeyebileceği" görüşünde.
Ve gene, AB'ye katılım ortaklığı belgesine girmesi sözkonusu olan bazı duyarlı parametreler üzerinde de siyaset saptamaları yapıyor.
Bunlardan biri idamın kaldırılması...
O konuda "DSP ile Anavatan'ın bir formülde birleşecekleri ve zaman içinde konunun çözüleceği" kanısında.
TCK 312. ve Terörle Mücadele'nin 8. maddelerindeki değişikliklere gelince...
Elbette "bunlarda da değişiklikler yapılmalı" görüşünde.
Ancak hemen ekliyor:
"Böyle yasa maddeleri Fransa, İngiltere, Danimarka, Almanya hukuklarında da var.
Ama bizdeki kadar yoğun uygulanmıyor.
Çünkü coğrafyalar farklı.
Ya kültürel özgürlükler? Örneğin Kürtçe konusu..."
Bu konuda Avrupa'da kitlesel değil bireysel özgürlük yaklaşımları benimsendiği için, Ecevit'in "Türkiye'nin çok köklü yasa değişiklikleri yapması gerekmeyeceği" gibi bir kanısı var.
Dikkat edilmeli...
Ecevit'in sesi eskisi kadar tınılı ve vurgulu değil.
Polemik de yapmıyor.
Ama...
Siyasete egemen ve bu sade tavır ve üslubuyla ağırlığını daha etkin hissettiriyor.

Hükümetin ömrü

Peki hükümetin ömrü?
Dün geçici işçileri devamlı hale getiren karar, düşündürücü olsa bile, Ecevit'e göre, bu hükümet popülist politikalardan kaçınıyor.
Ödün vermeksizin ekonomik istikrar programı ve Türkiye'nin ihtiyaçlarına dönük politikalar uyguluyor.
"İlk kez olayların peşinde sürüklenmiyoruz, geleceği düzenleyen politikalar üretiyor ve uyguluyoruz" diyor.
Ekliyor:
"Uyum içinde olduğumuz sürece dönem sonuna kadar bu hükümet sürer."
"Uyum" koşulunu birkaç kez tekrarlayarak vurguluyor.
Geleceğin şifresi: UYUM.



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr