BONOZEDE... “Off-shorezede...” Şimdi de “kredi kartızede...”
1 milyon 600 bin yurttaş kredi kartı borçları nedeniyle takipte.
Bunların borç miktarı 2 milyar 700 milyon...
Kredi kartı takibe düşenler her dönemde olmuştu ama genel ekonomi içinde sadece bir kartopuydu.
2009 Türkiye’sinde kartopu yuvarlanarak, irileşerek “çığ” oldu. İnsanlarımızın üzerine düştü.
Ekonomik krizin “teğet mi geçtiği”, yoksa “yürekten mi vurduğu” sorusuna acı yüklü cevaplardan biri de bu.
Türkiye’de cumhuriyet tarihinin işsiz sayısı rekorunu yaşıyoruz.
Kayıtlı 3 milyon işsize, kayıtsız 3 milyon tahmini de eklendiğinde 6 milyon insanımız evine ekmek, çocuğuna süt götürebilecek olanaktan yoksun.
Dükkân kapatan esnafı da o rakama ekleyin...
Saadet zinciri koptuBU insanların yüz binlercesi kredi kartlarını “işsizlik sigortası” gibi kullandı.
Birkaç ayını böyle idare etti.
Sonra kredi kartı borcunu bir başka kredi kartıyla karşıladı. Yeniden borçlandı... Sonra bir yeni kredi kartı daha...
Böylece borç büyüyerek yeni kredi kartlarıyla 10’a, 15’e katlandı.
Ve... Sonunda artık kart alacak banka bulamayanların “saadet zinciri” koptu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kredi kartı mağduru olduğuna inanmıyorum” mesajı ve onları “dürüst olmamakla” suçlaması gerçeklerle örtüşmüyor.
Elbette her dönemde olduğu gibi kredi kartı kullanan ve yanlış adres göstererek iz kaybettiren açıkgözler var ama bunlar azınlık...
Ekonomik kriz ve işsizlik nedeniyle kredi kartı borçları takibe düşmüş yüz binlerce yurttaş içimizi sızlatıyor.
Kümestekileri yolmakONLARA insafsızca faiz uygulanıyor.
Bankaların kredi faizlerine uyguladıkları oran yüzde 12-13 ama kredi kartı borçlarına yıllık yüzde 60 faiz olur şey değildir.
Krizin vurduğu insanların üzerinden silindirle geçiliyor.
Kaldı ki...
Bazı kredi kartlarında yüzde 96’yı bulan, yani, borcu ikiye katlayanlar da var.
Merkez Bankası’nın koyduğu faiz limitlerine kulak asmayanlara “dürüstlük” eksenli mesajlar nerede?..
Denetimsiz ve gevşek bir zeminde bazı bankalar kaldırımlara tezgâhlar kurup gelene geçene kredi kartı verdiler.
Talep olmadığı halde adreslerimize bankalardan kredi kartları yollandı.
Ekonomik durumları yeterince incelenmeden kredi kartı verilenlerin taktıkları borçlar ve faizleri, hatta batık kredilerin yükü iyi niyetli ve adresi belli olan “Kredi kartı mağdurlarına mı fatura ediliyor?” diye kuşkular büyümekte.
Kümesin içindekiler yakalanıp tüyleri yolunuyor.
Sosyal devlet, kendi denetim eksilerinden de kaynaklanan böyle bir toplumsal dram karşısında “suçlama” değil, “çözüm” üretmelidir.
Evlere seçim yatırımı olarak mercimek, pirinç, fasulye, yağ yollamak “krize” ilaç değil.
“Kriz” de ezilenler “keriz” sanılmak nedeniyle de mağdurlar.
ASLANLAR ARENASI
ALİ Sami Yen, “aslanların arenası” dır.
Orada aslanlar, bir başka kükrer.
Şu satırlar, Hamburg maçına saatler kala bilgisayar ekranına düşmekte.
Cimbom bir kez daha tarih yazacak mı?
Ciddi eksiklerimiz var.
Savunmada Servet’in olmayışı her maçta hissediliyor.
Savunmadaki gedikler, yüreklerimizi mengene altında sıkıştırıyor.
Arda’nın bacağına kramponun kurşun gibi açtığı delik kaygı vermekte.
Bu nasıl profesyonelliktir, nasıl vicdandır?..
Acaba Arda’yı sahada görmek gibi bir mucizeyi yaşayacak mıyız?
Çok, çok, çok zor bir maç olacak.
Peki “umutlu” muyum?..
Her şeye rağmen evet.
Bülent Hoca’nın uğuruna inanırım.
Kırık kolla maçı tamamlamanın GS aşkı örneğini vermesi de bizim topçulara önemli bir rol model.
Aslanlar canlarını dişlerine takacaktır.
Hamburg’da da öyle olmadı mı?
2. yarının daha ilk dakikalarında 10 kişi kalmalarına rağmen maçı berabere bitirmeyi başardılar.
Skor avantajımız var. 0-0 bile bize yetiyor.
“Buraya kadar geldikten sonra” turu geçmeleri daha yakın olasılık. Aslan gene tarih yazabilir. Saatler geçmek bilmiyor.
..................
Ve maç sonrası...
Çok çok yazık.