Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Türkiyenin AB üyeliği için yapılan kamuoyu araştırmaları gerçekleri yansıtmıyor.Avrupalının psikolojisi üzerine baskı yapan sorularla alınan sonuçlar yanlış.Örneğin... Türkiyenin İslam tarafını öne çıkaran sorulara olumsuz cevap alınması doğal.Bu sorular çok özenli gerçek profilleri yansıtacak şekilde olmalı. Biz yapamıyoruz. Yapsak referandum gibi algılanır."Bu söyleme katılmamak mümkün değil.Gazeteler, bazı think tank kuruluşları ustaca manipüle eden sorularla anketler düzenliyorlar.Fransa, - galiba - bu kuşkulu anketlerin en fazla geçerli olduğu ülkelerden biri.Ermeni diasporasının en güçlü olduğu bu ülkede "Kamuoyu araştırmaları, yönlendirdikleri bazı politikacılara, Türkiyenin AB üyeliğine karşı kullanabilecekleri malzeme olarak sunuluyor" iddiaları var. Bu bir paranoya sanılmasın.Elbette sokaktaki Fransız, Türkiyenin AB coğrafyasına yürüyüşü için kırmızı halı dokuyor değil.Fransız, bırakın Türkiyeyi, İngilterenin bile AB üyeliğine serin kalmıştır.Türkiye için de doku tepkileri olabilir ama gerçekleri ve yararlarını görebilen entelektüel birikime sahiptir. Ancak çarpıtılmış sorular, yönlendirilmiş anketler ve bunlara dayalı politikacı, kanaat önderi söylemleriyle, psikolojisi köpürtülüyor. Diğer ülkelerde de böyle çabalar var.Gene de Fransız ve diğerlerinde, sorunun bir şekilde aşılacak izlenimleri yaygın.Avrupada sokaktaki insan Türkiyeye artık eskisi gibi bakmıyor. Belçika bir örnek. Belçikada 48 saat geçirdim. Brükseldeki AB tarihi merkez binasının bir ofisinde dinlediğim şu sözü, altını çizerek hafızama gönderdim. Belçikaya uçarken kaptan pilot İngilizce ve Fransızca anons öncesi Türkçe "İyi günler" diye başladı söze.Belçikalı pilottan bu jest hoştu.Uçağın inişinden sonra anons yapan Belçikalı hostes de Türkçe "hoş geldiniz" diye seslendi.Havalimanı polisi, "hangi nedenle geldiğimi" sordu.Bu, her gezide olağan sorudur.Röportajlar yapacağımı söyledim. Polisler, "peki" der ya da hiçbir şey söylemeden pasaportu damgalar, iade ederler. Sokağın sesi Bu kez polis beni şaşırttı:"Peki iyi günler SÖR" dedi.Yaşamımda ilk kez bir polis "SÖR" diyordu.Kulaklarıma inanamadım.Milliyetin Brüksel temsilcisi Güven Özalpe otele giderken, uçaktaki Türkçe anonsları ve Belçika pasaport polisinden aldığım "SÖR" unvanını anlattım."Hayrola, Belçikalılar, Türkiyenin ABye üyeliğini şimdiden kabullenmiş gibi görünüyorlar" dedim."Bir değişiklik var" cevabını verdi. "Sör" de oldum! Gerçekten Brükseldeki 48 saatim boyunca, "Türk" olmam nedeniyle, yıllardır Avrupalılarla aramda hissettiğim "görünmez/serin" duvar ilk kez yoktu.Şoför, bakkal, garson, otel kapıcısı, resepsiyon memuru... Türk olduğumu öğrendiklerinde aramıza - o çok eski bir tanıdık olan ve ne de olsa varlığını hemen hissettiğim - serin/görünmez duvarı yükseltmediler.Hatta...Birkaç Türkçe kelime de söylediler."Merhaba arkadaş...Selam" gibi...Sokaktaki Belçikalı psikolojisi, AB üyeliğini içselleştiriyor... Bu süreçte mesafe alınmış. Duvar yıkılıyor Berlin Duvarından sonra, bu "renksiz/serin/görünmez" duvarın da 17 Aralıkta "resmen" yıkılması, dünyada yeni bir çağ başlatabilir.17 Aralıkta Türkiyeye tam üyelik görüşmelerinin başlaması için tarih verilirse, medeniyetler ve dinler arasında uzlaşmanın miladı oluşacak.Sokaktaki adamın Türkiye ve Türkler için psikolojik değişimi önemli.Çünkü halkların tavrı, politikacıları ve politikaları da etkiliyor.Gerçi, halkları da etkileyen, yönlendiren "devlet adamı" kumaşı giyen politikacılar var ve onlar bugünlerin ötesini görebilen, gelecek kuşaklar için sağduyulu politika esasları çizebilenler... Fakat bugünlerin sığ sularında siyaset yapanlar çoğunlukta.Çoğunlukta olan onlar.Ve o nedenle sokaktaki adamın değişmekte olan psikolojisi iyi haber. g.civaoglu@milliyet.com.tr Politikaya ilham