Kafalardaki sorulara ve olası gelişmelere işaret edelim.
SORU: "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne yapacak?"
Aslında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne, Abdullah Öcalan'ın Hollandalı avukatı Pie Preakken tarafından 21 Şubat 1999'da başvuruldu.
Öcalan için yaşama hakkı... Kenya'dan getirilirken ve İmralı'ya götürülüşünde kötü muamele... Hukuka aykırı yakalama... Avukatı ile yanlız görüştürülmeme gibi yargılama sürecinde aksaklık iddiaları için ara önlem istedi.
İstek, 23 Şubat 1999'da reddedildi.
Bundan sonra istekler telefonla ve diğer yollarla yenilendi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 4 Mart 1999'da ara önlem kararı aldı.
Ayrıca Dışişleri Bakanları Komitesi, Ankara hükümetine de bu kararı bildirdi.
Görüşlerimizi istedi.
5 başlık altında, 30 dolaylarında soru var.
Örneğin...
Savunma hakkının kullanılması... DGM'de askeri hakimin bulunması... Hukuka uygun yakalanma durumu... Yakalandıktan hemen sonraki 96 saat içinde hakim önüne çıkarılıp, çıkarılmadığı... Kenya - İstanbul - Mudanya güzergahında kötü muamele yapılıp yapılmadığı.
Cevap için 2 ay süre verildi.
Bu süre 30 Haziran'da doluyor.
Bizim hükümetin isteği üzerine, bu süre 1 Eylül'e kadar uzatıldı.
................
Görülüyor ki, süreci Türkiye, 1 Eylül'e kadar yaymış.
Neden?
Bu tarih düşündürücüdür.
Konu, belki de 1 Eylül'e kadar noktalanabilir.
Oluşumların Türkiye'deki akışı hızlandırılırken, Avrupa karesi 1 Eylül'e kadar dondurulmuş olabilir.
Böyle bir izlenim ve algılamayı not etmekle yetiniyorum.
Avrupa takvimi
SORU: "Avrupa ne yapabilir?"Normal prosödüre göre,
1 Eylül'den sonra başvuruyu taraflara bildirir.
2 ay sonra başvuruyu kabul edilebilir bulursa,
"dostane çözüm yolu" çağrısında bulunur.
Taraflar anlaşamazsa
- ki böyle bir şey düşünülemez bile - dava açılır, hükümete sorular sorulur.
Cevap süresi beklenir.
Bütün bunlar bir yılı bulur.
Ancak...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, geriye dönülmesi mümkün olmayan hallerde, yürütmeyi durdurmayı da kapsayabilen
ara önlem kararı alabiliyor.
Yani...
Türkiye'ye
"mahkememiz karar verinceye kadar, idam kararını bekletiniz" diyebilir.
Karar,
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne de bildirilir.
Duyarlı kavşak
SORU: "Bakanlar Komitesi, Ukrayna'ya yaptığı gibi, idam kararı ya da uygulaması nedeniyle Türkiye'nin üyeliğini askıya alabilir, Türkiye'yi üyelikten çıkartabilir mi?"Bu sorunun cevabı, hukuki olarak
Türkiye'nin leyhinedir.
Çünkü
Türkiye, kuruluşundan beri üyesi olduğu
Avrupa Konseyi'nin idam cezalarını kaldırma protokolünü imzalamak zorunda değildir.
İmzalamamıştır.
Buna karşın...
İmzası olmayan diğer ülke
Arnavutluk ise yeni üyedir.
Protokolü imzalama koşuluyla üyeliğe alınmıştır.
Sorunu
Anayasa Mahkemesi'nde çözecek.
Kimse
Türkiye'ye imza atmadığı bir protokole uyma dayatmasında bulunamaz.
Ama...
Siyasi olarak
Avrupa kulübünün üyelik koşullarından biri de budur.
"Uyarsınız ya da üyeliğinizi askıya alır veya üyelikten çıkarırız" demeleri olasılığı var.
Bu olasılığı,
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Sir John Russel, Euronews TV'ye ima etti.
Hukuk ve siyaset
SORU: "Avrupa Konseyi'nin hukuk dışı siyasi baskısı, adalete müdahale olmuyor mu?"Hukukun verdiği bir kararın onaylanmasını
TBMM'ye bırakan
Anayasa maddesi siyasi niteliktedir.
Avrupa Konseyi de bu gerekçeyi ileri sürerek,
siyasi içerikli bir tavra yönelebilir.
İçte ve dışta birçok
artılar ve
eksiler dikkate alınarak,
"Öcalan için yolculuğun henüz başladığını ve yolun nereye varacağını henüz göremediğimizi" söyleyebiliriz.
Ancak idam kararı, bebelerin, günahsız insanların, fidan gibi gençlerin, güvenlik güçlerimizin
insanlık suçlusu katili için
ulusal vicdanı yansıtmaktadır.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr