Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Meslek büyüğümüz İlhan Selçuk’u, “Geçmiş olsun” demek için telefonla aradım.
Sesi sağlıklıydı.
“Onlar beni sorgularken, ben de onları sorguladım” dedi.
Cevabım akrostişli mi oldu?
Ziverbey’deki ifadeyi anımsatan “akrostiş” sözcüğü üzerine güldü.
Daha önce bu köşede yazmıştım. Pazar günü de Can Dündar yazmış.
12 Mart sonrası da tutuklanan ve Ziverbey Köşkü’nde işkence yapılan İlhan Selçuk, bir ifade verdi ve altını imzaladı.
İfadede her cümlenin sondan ikinci sözcüğünün baş harfleri birleştirildiğinde “İşkence altındayım” mesajı okunuyordu.
Bir yazar, o ifadeyi ele geçirmiş, “İşte İlhan Selçuk’un itirafı” diye yayımlamıştı.
Ardından İlhan Selçuk’un açıklaması geldi:
“O ifadede akrostiş yaptım. Her cümlenin sondan ikinci sözcüğünün baş harflerini birleştirerek -işkence altındayım- mesajını okuyabilirsiniz.”
1987’de yayımlanan “Ziverbey Köşkü” kitabında da Selçuk, bu anıyı anlatır.
Geçen cuma sabahın 04.00’ünde gözaltına almanın dışında nazik davranılmış.
Anlaşılan “akrostiş” yok.
Ancak... O akrostişi yapan zekâ, bu kez de “sorgulanırken, sorgulayanları sorgulamış.”
Sorularına verilen cevaplardan bu “Ergenekon davasının çok genişleyeceği” izlenimini aldığını yansıttı.
Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarında satır araları da bunu düşündürüyor.
“Kapatma davası” ve “Ergenekon davası” karşı karşıya gibi bir görüntü oluştu.
Medya yorumlarında “Kılıçlar çekildi” yorumları yapılmakta.
Hangi kılıçlar?
Adaletin simgesi “kılıç” değil, “terazi”dir.
Teraziyi gözleri bağlı bir kadın tutar. Savaş Tanrısı Ares değil.
Sonuçta... Çok önemli bir konuda Anayasa Mahkemesi’ne iktidar partisi için Yargıtay Başsavcısı “kapatma davası” için başvurmuştur.
Diğer çok önemli konuda da savcılar ifade almakta, dosya hazırlamaktalar. Yapılacak şey, toz duman kaldırarak ve diğerini gözlerden gizlemek için birinin sansasyonel hale getirilmesi değil, yargıya saygı gösterilerek beklemektir.
İnsan haklarına, Anayasa’ya aykırı müdahaleler olduğunda demokratik tepki göstermektir.
Ve... Türkiye gündemindeki diğer çok önemli konulara eğilmektir.
Örneğin... ABD Başkan Yardımcısı Cheney sadece 3-4 saat Ankara’da kalmak için bu kadar yolu neden geldi?
Türkiye’den ne istiyor?
Güneydoğu Anadolu’nun bazı kentlerinde kan gövdeyi götürüyor.
Siyasi iktidar mesir macunu dağıtacağına, oralarda olmalıydı.
Dünya ekonomik krizinin eşiğinde belki Türkiye’ye de sert vurabilecek tsunami dalgası yükselmekte.
Ülkenin orta sınıfını, yoksullarını, ekonominin kalelerini korumak üzere ne önlemler alınmakta?
Medyadan, üniversiteden, aydın kesimden de özen gerekir.
Kimileri, “dövüşçü horoz” rolünü oynamanın yanlışını görebilmeli.
TÜSİAD’ın “itidal” çağrısı diliyoruz ki gönderildiği adreslerde iyi değerlendirilsin.

Haberin Devamı

TÜRKMENİSTAN’A  TÜRK MİMAR

Sorgulanırken sorguladım

Kopenhag Akademisi’ni bitiren ve parlak bir mimar olan Kayhan Bakan, Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi balerinlerden Meriç Sümen’in eşiydi.
Mimarlıkta sesi sedası çıkmaz oldu.
Ona bunun nedenini sormuştum. Cevabı şöyle olmuştu:
“Biliyorsun, Meriç Türkiye’nin gururu... Fakat devlet memuru sanatçı. Bu çapta bir sanatçının yanında olması gereken görevlilerden hiçbiri yok. Bu görevleri ben yapıyorum. Mesleğimden de fedakârlık ediyorum.”
Sonraları boşandılar.
Kayhan’ın yıldızı yeniden yükseldi.
Beyoğlu’nun, Adalar’ın yeni yüzleri onun imzasını taşıyor.
Ayrıca... Türmenistan’ın Hazar Denizi kıyısındaki Krasnovoski kenti “Türkmenistan” adıyla başşehir ilan edilmesi bağlamında Master Planı’nı Kayhan Bakan yaptı.
Ardından Türklerin Asya’dan çıkışını simgeleyen Tarihi Asya Kapısı’nın restorasyonunu da Kayhan Bakan yaptı.
Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbangulu Berdimuhamedov’un Ankara ziyareti bana bunu hatırlattı.