"İnsan ya çözümün ya da sorunun parçasıdır."
Önemli olan çözümün parçası olunamasa da, sorunların altında ezilmemek ve sorunlarla birlikte yaşama uyum gösterebilmektir.
Bu uyumda yetersiz kalanlar, uçta tepkiler verebiliyorlar.
İzmir'de 3 kişiyi rehin alan ve saatlerce süren konuşmalardan sonra teslim olan Mustafa Burhan, sorunların altında kalan "nevrotik insan" örneğiydi. Bir kez daha belirteyim...
1- Ekonomik yaşam, tam bir bozulma sürecinde.
Mahkemelerdeki dosyaların üçte ikisi karşılıksız çek ve dolandırıcılık.
Ekonomideki bu bozulma, toplumsal yapıda çürümeye neden oldu.
Önce intiharlar... Sonra çek - senet tahsilat çeteleri ve nihayet Mustafa Burhan'ın buhranı.
Bataklık kurutulmadıkça, böyle örnekler görülecektir.
Örnek
2- İletişim çağında canlı yayınla
Rusya'da ihtilalin önlenişini izledik. Yararlıydı.
Buna karşılık
Körfez Savaşı, adeta bir atari gibi algılandı.
Savaşın vahşeti yeterince hissedilemedi.
G"ğü aydınlatan yüzlerce füze ve patlamalar, havai fişekli kutlamalar gibi görüldü.
Gökyüzünde oluşan o fener alayı görüntüsünün altında, masum insanların yaşadığı dram farkedilemedi.
İzmir'deki rehin olayının ilk dakikalarındaki canlı yayında da, bir ara aynı
"yanlış" yapıldı.
Tüm televizyonlar, hadisenin sürmekte olduğu handa, özel timlerin koşuşturmalarını, mevzilenişlerini, hazırlıklarını gösteriyordu.
"Saldırgana her an müdahale edilebilir" anonsları yapılıyordu.
Burada bütün kanallar
- galiba - risk aldılar.
Oysa...
Böyle durumlarda, olay yerinin derhal boşaltılması, hazırlıkların hiçbir şekilde görüntüye gelmemesi esastır.
Zaman kazanmak ve mümkünse ikna yoluyla silah bıraktırmak için sürekli diyalog kurulur.
3- Batı'da bu tür görüşmeleri sürdürmek üzere
"Görüşmeci" adlı özel psikolojik eğitimden geçmiş uzmanlar vardır.
Silahlı kişiyle, güvenlik güçleri adına, diyaloğu o sürdürür.
Psikolojik savunmayı ve direnci çökertmeye çalışır.
Karşı tarafa güven verir.
Amaç, baskın olmaksızın, içeridekileri, kan akmadan kurtarmaktır.
Ne yazık ki
İzmir olayında böyle bir uzman yoktu.
Sendrom
4- Olay sürerken, psikologlarla konuşuyorduk.
Özetle izlenimlerini şöyle yansıttılar:
"Agresif (saldırgan)
görünmüyor. Sesinde telaş ve tereddüt yok.
Ne yapacağını biliyor. Adeta planlamış.
Örneğin rehin aldıklarından birini ayağından vurmuş.
Dizkapaktan aşağıya vuruş, ceza hukukuna göre öldürme kastı değildir.
Cezası çok daha hafiftir.
Bunu bilerek hareket etmiş olabilir."
Yani...
Hem ayaktan vurarak, şakası olmadığını, girişiminin ciddiyetini ortaya koyuyor; hem de ceza hukuku açısından risk çıtasını en aşağıda tutmayı gözetiyordu.
Böyle bir ortamda, gene de her an hadise kontrolden çıkabilirdi.
5- Defne Samyeli, televizyonda Mustafa Burhan ile sürekli diyalog kurarak, değişik konularda onu konuşturdu. Kardeşini, kızını, Emniyet Müdürü'nü onunla telefonla görüştürerek tansiyonu düşürdü.
Psikolojik direncin yok edilmesinde önemli katkıda bulundu.
Görüşmeci boşluğunu doldurmaya çalıştı.
Onun ve İzmir Emniyet Müdürü Hasan Yücesan'ın sonuç almada katkıları yadsınamaz.
6- Elbette televizyon gazeteciliği açısından büyük bir şanstır.
Bir yandan kutlamalar... Öte yandan kıskançlık değilse de mesleki gıpta yani imrenme diyebileceğimiz duyguların dışa vurumunu hep birlikte gizledik.
Doğaldır.
Ayrıca...
O 2 buçuk saatlik canlı yayın bir "şov" değildi.
Uzmanların taktikleriyle ve Emniyet Müdürü'nün ricalarıyla sürdürüldüğü için bu canlı yayın insani boyutuyla bir hizmetti.
Ve...
Elbette bazı söylemler, vaatler birkaç kez amacını aşmıştı.
Böyle bir stres ve sorumluluk altında 2 buçuk saat hiç hata yapmamak mümkün mü?
Ayrıca...
Onaylanmayacak bir eylemin sahibi, zaman zaman Robin Hood gibi göründü.
Oysa Burhan'ın batık banka borçları, sabıkalı ortakları, faizcilik yaptığı yolundaki iddiaları düşündürücüdür.
Sonuç...
Mustafa Burhan'ın eylemi ve kendi yaşam çizgisi yanlış ama söylemleri doğruydu.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr