Güneri CİVAOĞLU
Yıl 1969
Bu satırların yazarı
Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş bir genç gazeteci olarak
Strasbourg'dadır.
TRT'nin muhabirliğini yapmakta, aynı zamanda ekonomi doktorası çalışmaları sürdürmektedir.
Devrin
Strasbourg'daki
Türkiye daimi delegesi olan
Büyükelçi'den bir çağrı alır.
Büyükelçilik binasında beklenilmektedir.
Hemen gider...
Büyükelçi'nin odasına alınır.
Büyükelçi, ona,
"Galiba TRT'ye bazı haberler geçiyorsunuz? Ayrıca bazı gazetelerin de temsilcisi olduğunuzu öğrendim. Oralarda da haberleriniz, yazılarınız çıkıyor. Bundan böyle haberlerinizi, yazılarınızı yazdıktan sonra bana getireceksiniz. Okuyacağım. Gereken düzeltmeleri yapacağım. Onay verdiğim son haliyle TRT'ye ve gazetelerinize çekebilirsiniz" diyor.
Gazeteci henüz gençtir. Ama, gene de o meslekte
8 yıla yakın çalışmış, daha önce yazı işleri müdürlüğüne kadar tırmanmıştır.
Yaşamında ilk kez böyle bir muamele ile ve sansür girişimiyle karşılaşmaktadır.
Gene de soğukkanlılığını korur. Bunun imkansızlığını
Büyükelçi'ye kısa, nazik, fakat kesin bir ifadeyle ortaya koyar.
"İstekleriniz gazetecilik ilkeleriyle ve gazeteci onuruyla bağdaşmaz" der.
Büyükelçi kıpkırmızı bir yüzle yerinden doğrulur ve noktayı koyar,
"Sizi burada barındırtmam. TRT'ye çalışamayacaksınız. Gazetelere ise, servis yapmak için, haber kaynaklarınız sizinle konuşmayacak. Bu kadar. İyi günler."
Büyükelçi, bu söylediklerinin hiçbirini yapamadı.
TRT'nin başında saygın insan
Adnan Öztırak vardı. Haber dairesinin başında
Cemal Aygen, İçhaberler Daire Başkanı
Doğan Kasaroğlu... Aslanlar gibi
Muammer Yaşar, Hüsamettin Çelebi, O sıralar
TRT haberlere yepyeni bir ruh taşımış olan
Örsan Öymen... Büyükelçi, gazeteciliğin
TRT'de
MAGİNO hattını oluşturan bu sağlam meslek duvarını aşamamıştı.
Haberlerimi ve yazılarımı bildiğim gibi sürdürdüm.
Önceki gece, hükümetin
100'üncü gün bağlamında canlı yayında
DURUM programını
Strasbourg'daki
Büyükelçilik ikametgahından yaptım. Bundan
28 yıl önce
Abdülhamit kafasını taşıyan
Büyükelçi'nin ben henüz genç bir gazeteci iken haberlerime ve yazılarıma sansür uygulayacağı tebliğinin yapıldığı odadan...
Çeyrek yüzyılı aşkın sürede ne çok şey değişmiş.
Büyükelçi Rıza Türmen ve
eşi ikametgahlarının neredeyse bir televizyon stüdyosuna dünüşmesine güleryüzle, içtenlikle katkıda bulunuyorlardı.
Sadece bize değil orada bulunan diğer gazeteci arkadaşlarımız için Büyükelçilik ve Büyükelçinin evi adeta bir basın merkezi gibiydi. Telefon, faks, bilgilendirme, akreditasyon,
Avrupa Zirvesi'ne katılacak olan önemli kişilerden randevular almak... Döküman sağlamak...
Bu gezide Başbakan ve Dışişleri Bakanı olduğu için değil... Artık bir genel tutum.
Diplomatlar bir zihniyet dönemi geçirdi.
TV'deki günlük yorumlarım nedeniyle başbakan, cumhurbaşkanı gezilerine katılamıyorum. Bu gezininin de sadece yarım günlük bölümünde bulunabildim.
100'üncü gün bağlamındaki programı gerçekleştirdik. Ve döndüm.
Ancak...
Gerek Başbakanlık uçağında giderken, gerek
Büyükelçilik'teki yemekte ve
DURUM söyleşimizde... Daha sonraki saatlere yayılan rahatlamış ortamdaki eldivensiz konuşmalarda yoğun izlenimler alabildim. Bunları yansıtayım.
Birincisi içe dönük mesajlar...
Yılmaz "15 yıldır politikanın göbek taşında piştiği" görüşünde.
Türkiye'ye çağrıda bulunuyor:
"Enflasyonu 3 yılda yüzde 3'e indirdim. Türkiye'nin bütünlüğünü ve güvenliğini korumak çerçevesi içinde insan hakları, demokrasi, hukuk devleti kavramlarını Batı düzeyine yükseltebilirim. Bunu yapabilecek olan şu aşamada sadece benim. En iyi kadro da bende.
Hükümette, bize dışardan destek verenler bunu keyfi olarak çekemezler. Üzerlerinde kamuoyunun baskısı ve Türkiye seçime giderse karşılaşabilecekleri bazı acı sürprizlere imada bulunuyor. Ancak, bunu bir - rest - çekercesine yapmıyor.
Baykal'a, her somut konuda destek almak üzere gidiyor... Cindoruk'la, 5 konudan birinde anlaşsa bile, o birin çok önemli olduğunu vurguluyor."
Dışa dönük mesajlara gelince...
Politikasının ekseni
Avrupa Birliği. Hedef
Türkiye'nin tam üyeliğe
12'nci aday olarak fotoğrafa girmesi...
Avrupa'ya bu yolda verilen anlamlı bir işareti belirteyim:
Kolh'ün
Maliye Bakanı'nın,
Yılmaz'a
"THY uçak ihalesinde Airbus'ları alsın, ricasına rağmen Boeing'ler alındı. Önümüzdeki günlerde Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin ağızlarını sulandıran nükleer enerji ihaleleri var. Türkiye, orada sürpriz yapabilir."
Yılmaz'ın
Avrupa Konseyi zirvesinde yoğun randevuları,
Kıbrıs - Türkiye - Avrupa Birliği duyarlı üçgeninin ince diplomasi
trigonometrik yaklaşımlarını işlerken Airbus örneğinden nükleer santrallere, tanklara, helikopterlere uzanan gerçekçi ufuk turları da yapılacak.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr