Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Havada “suikast” söylemleri uçuşurken anılarıma yolculuk yaptım.
Güney Amerika ülkelerinden birinden “suikast” ve “sonrasını” yansıtayım.
Lider, seçim kampanyasındadır. Mitingde kürsüye 10 yaşındaki oğluyla çıkar. Oğlunu geleceğin siyasetçisi olarak ilan eder. “Onu da benim gibi yaşamını halkına adaması için yetiştiriyorum” der.
Alkışlar... Alkışlar...
Lider, ceketini çıkarır, kravatını sıyırır. Beyaz gömleğinin kollarını katlayarak halkın kendinden gibi algıladığı bir görüntüyle konuşmasına başlar.
Daha ilk cümlelerinde ansızın bir silah sesi duyulur.
Lidere ateş edilmiştir ama kurşun oğlunu vurmuştur.
Allah’tan, oğlunun yarası ölümcül değildir.
Lider, başka kurşunların gelmesi olasılığına karşı vücudunu oğluna siper eder.
Sonra oğlunu kucağına alarak kürsüden iner, ambulansa kendisi taşır.
Görüntüler gerçekten duygu yüklüdür.
İnsanlar büyülenmiş gibi baba oğulu seyretmektedir.
Sonra tek bir kişi alkışlar.
Ardından 3, 5, 10, 100 ve binler çılgınca alkış seli oluştururlar.
İşte o sırada kimsenin farkına varmadığı bir diyaloğa işaret edeyim.
Liderin seçim kampanyasını yöneten danışmanı, yardımcısına şu talimatı verir:
“Bu kanlı gömleğe el koy. Sakın yıkatma. Liderin bu kampanya boyunca kürsüye her çıkışında sırtında bu kanlı gömlek olacak.”
Yardımcının “Peki efendim” cevabından sonra danışmandan bir talimat daha gelir:
“Hatta aynı yerlerinde kan lekesi olan birkaç beyaz gömlek daha hazırla. Yedekte bulunsun!..”
Nasıl bir kafa yapısıdır bu?

Siyasetin gerçekleri
İşte siyasetin bir “yüzü” de böyle bir gerçekliktir.
En acı yüklü anlardan bile oyları artıracak bir fırsat üretmek...
İktidar - asker ilişkilerinde “Silahlı Kuvvetleri yıpratmak” için sistematik çaba gösterildiği algılamaları var.
Askeri kişilerin karıştığı ya da karıştıkları kuşkusu olan hukuk dışı sayılabilecek olaylar medyaya servis ediliyor.
Özellikle gizli olması gereken adli soruşturma süreçlerinde dosyalar -birileri tarafından- medyaya adeta açılıyor.
Kimse dokunulmaz değildir.
Hukukun gerekleri yapılır.
Ama... Hukukun böyle kurumların aşınması için kullanılması yanlıştır.
Öte yandan, bu yapılanların bir başka “yüzü” daha var.
İktidarı sürekli “mağdur” olarak göstermek ve bunu “Halk mağdurun yanındadır” siyaset psikolojisi gereği “oyları artırmak” için yönlendirilmiş iletişim senaryoları uygulamak...
Yani... Sürekli “darbe” iddialarının medyada yer almasını sağlamak.
İktidarın tepe isimlerine karşı “suikast” haberlerinin dolaşıma sokulması.
Bunlar için “doğrudur” ya da “gerçek dışıdır” gibi bir yorumda bulunamam. Hatta pusulayı şaşırmış, kafaları kayış sıyırmış olanları da vardır belki...
Zaten hepsi yargıda.
Ama... Gene de bütün bu olaylarda “medyaya servis” giderek “mağdur” senaryoları ile oyları köpürtmek hesaplarının olduğu izlenimlerini veriyor.
Askerin de ne yazık ki zaman zaman kullanılmaya uygun malzeme ürettiğini ekleyeyim.
Bu “mağdur” rolü sadece “asker” karşısında değil, başka kurumlarla ilişkilerde de sahneye konmakta.
Örneğin Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, “bir kısım (!)” medya hatta zaman zaman Merkez Bankası...
Yakın zamanlara kadar YÖK de bu listedeydi.
Siyasette bunlar olabilir.
Fakat olmaması gereken şey “kan” bulaştırmaktır.
Ne “suikast” kalkışımları ne de “suikast” iddiaları üzerinden siyaset...
İkisi de vahimdir.
Türkiye, bu çirkin kelimeyle yüz göz olmamalı.
Ne ağzımız alışmalı ne de kulağımız.

Haberin Devamı

ÇİN BÜYÜKELÇİSİ KEMALİST
Türk - Çin Dostluk Derneği ile Başkent Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi ortaklaşa bir sempozyum düzenlediler.
İki ülke arasında iktisadi alanda işbirliği ve fırsatlar üzerinde konuşmalarla ufuk turu yapıldı.
Çin Büyükelçisi “Çin’den Türkiye’ye turist gelmesi için adımlar atılacağını” söyledi.
Çin’in göndereceği turistler için Türkiye’yi referans ülkeler listesine alması müthiş bir turist patlaması yaratır.
Birkaç yıldır Türkiye bunu sağlamak üzere çok yoğun çaba gösteriyor.
Sempozyumun en ilginç konuşmalarından birini Büyükelçi Ggong Xiaosheng yaptı.
Türk - Çin Dostluk Derneği Başkanı ve TÜTAV (Türk Tanıtma Vakfı) Başkanı Kemal Baytaş’ın kendisini “Kemalist” yaptığını söyledi.
Kelimeleri aynen şöyle:
“Atatürk’ü Kemal Baytaş sayesinde tanıdım. Baytaş, beni Kemalist yaptı.”
Bu derece bizden olan Büyükelçi’nin Türkiye’yi Çin’in turizmde “referans ülkeler listesine” koyduracağından umutluyum.