GAZETE ve televizyonlarda yer alan "doktorun cinsel tacizi" iddiaları bağlamında, Avrupa Birliği, Gazeteciler Ödev ve Haklarına ilişkin bildiriden bazı satırlar yansıtayım.
"Bir bilgi elde etmek için, kamu yararı olmadıkça, olmayan bir ünvanı ya da niteliği öne sürmez.
Hileli yollara başvurmaz.
Ya da, herhangi bir kimsenin iyi niyetini kötüye kullanmaz.
Bilgi, fotoğraf ve belge toplamak için, hileli yöntemler kullanmaz."
........
BİZİM Basın Meslek İlkeleri konuyu - doğrudan - düzenleyen hükümler getirmediği için, Avrupa Birliği Gazeteciler Ödev ve Haklarına ilişkin bildiri ve batıda bu alandaki düzenlemeler, yorumlarımıza ışık tutabilir.
Örneğin...
Dünyanın itibarlı gazetesi Washington Post'un iç anayasası diyebileceğimiz yayın ilkelerinde, şu hüküm yer alıyor:
"Hile, yalnızca kamu yararı sözkonusu olduğu zaman ve malzemenin başka yollarla elde edilmesi mümkün olmadığı hallerde yapılabilir."
Gene aynı gazetenin yayın ilkeleri arasında yer alan şu iki hüküm de önemlidir:
"Kamu yararına olmadığı takdirde, evraklar veya fotoğraflar, yalnızca sahibinin açık izniyle yayınlanabilir.
Kamu yararı ya da ilgililerin izni olmadan suçlu şahsın ailesi ve yakınları medyada teşhir edilemez."
"KAMU yararı gerekmedikçe, bilgi ve fotoğraf kaynaklarına para verilmez ve kar sağlanmaz.
Bir ödeme sözkonusu olduğunda, yapılan ödeme, yetkili resmi makamlara bildirilir."
............
Fransız gazetelerinin yayın ilkelerine göre "açıklanması kamu yararına olan konularda toplanan bilgiler, gazetecinin kendinde ya da gazetesinde saklanamaz."
GÖRÜYORSUNUZ ki...
Gerçek dışı hüviyet, yöntem, gizli kamera, para gibi unsurlarla, haber üretmek, batı toplumlarında yaygın.
O nedenle, medyanın genel ahlak ilkeleri ve yayın kurumlarının kendi iç anayasalarında geniş ve ayrıntılı olarak düzenlenmiş.
Gerçi... Bizim "Basın Meslek İlkeleri" arasında da bazı - dolaylı - mesaj veren maddeler var.
Şöyle ki:
"Madde 3 - Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkara alet edilemez."
..........
"Madde 5 - Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında, yayın konusu olamaz."
.........
Ama...
Bunlar, gene de doğrudan ve açık düzenlemeler değil.
Herhalde, bu boşluk doldurulacaktır.
Tabldoid televizyonculuğun ve gazetelerinin giderek yaygınlaştığı şu ortamda, böyle bir düzenleme kendini zaten gündeme getirmektedir.
ŞİMDİ...
Yukarıdaki ilkelerin ışığı altında hadiseyi oluşturan unsurlar, analitik yöntemle, yani önce ayrıştırılarak irdelenmelidir.
"Gerçek dışı hüviyet" doktorun tacizi iddiasını yansıtan görüntülerde yer almıştır.
"Hile, gizli kamera, para" unsurları da var.
Bütün bunların meşru gazetecilik alanında sayılması için gerekli ortak payda olan, "hadisenin açıklanmasında kamu yararı" faktörü de var.
Üstelik...
Gene yukarıda sıraladığım ilkelerden biri de, "açıklanmasında kamu yararı olan bilgi ve görüntülerin, gazeteci ya da yayın organı tarafından kendine saklanamayacağı" hükmüdür.
Yani...
Bu cinsel taciz bilgisi geldiğinde, araştırmacı gazetecilik gereği, manken tutulması...
Doktorun hareketlerinin gizli kameraya alınması...
Ahlak dışı bir hadise varsa yayınlanması doğaldır.
Ancak...
Gazeteciliğin evrensel ilkeleri olarak saydığım unsurlardan bazıları eksik.
Örneğin, para kullanıldıysa - ki manken olarak kullanılan genç kıza bir ödeme yapıldığı yolunda ciddi kuşkular var - bunun derhal resmi makamlara bildirilmesi gerekirdi.
En azından, Gazeteciler Cemiyeti ya da Basın Ahlak Konseyi gibi meslek kuruluşlarına...
Polisin ilgili birimlerine.
Ayrıca, mankenle yapılan bu çalışma anlaşmasının dürüstlük ilkeleri, noter önünde imzalanan belgeye bağlanmalıydı.
Mankeni bu iş için kullanan yayıncı, sözlü olarak ona dürüst davranmasını bildirmişse dahi, bunun tersi tutum ya da tersi gibi yorumlanacak tavırlar, her zaman mümkündür.
Böyle durumlar, yayıncının sorumluluğu altındadır.
Manken, "cilve yapmadım, ama tahrik ediciydim... Şeffaf bady giymiştim" gibi ifadelerde bulunuyor.
Ciddi bir gazetecilikte, daha başka ayrıntılara girmeksizin, şu sözlerle bile yara almıştır.
Televizyonlarımızın böyle önemli görevleri, ciddiyetle ve tam bir meslek etiği içinde yerine getirebilecek, yetenekli kadın gazetecileri vardır.
Dışarıdan manken tutmaya ne gerek vardı.
Yapılan iş, defile değil.
Kamu yararına gazetecilik iddiasını taşımak, bu denli ucuz olamaz.
Doktora gelince...
Doktorun ırkı, rengi, cinsiyeti, dini... Bütün bu kişisel özellikleri, hastasının iyileştirilmesi demek olan kutsal mesleğin icrası sırasında sözkonusu değildir.
Hipokrat yemininin gereği budur.