Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 1946 öncesi CHP’nin tek parti dönemini silkelemiş.
Tek parti döneminin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan “çatık kaşlı jandarma devleti” uygulamasının simgesiydi.
Baykal onun valilik yaptığı yıllarda vatandaşın üstü başı düzgün değilse, Atatürk Bulvarı’na çıkmasının yasaklandığını, polis tarafından arka yollara gönderildiğini hatırlatmış.
“2008 CHP’sinin insanlarımızı kılık kıyafetleri, örneğin çarşaflı olmaları nedeniyle dışlayamayacağını, Tandoğan yıllarına dönülemeyeceğini” söylemiş.
Tandoğan gerçekten bu tür keskin kılıç uygulamalarıyla meşhurdur.
Sözgelişi...
Komünist propagandası yaparken yakalanan gençlere “Komünizm size mi kalmış? İyi bir şeyse, onu da biz yaparız” dediği, nesilden nesile anlatılır.
Tandoğan’ın, sokakta kadınlara sarkıntılık eden, sarhoş olup kavga çıkaranları da polis aracına bindirtip Ankara’nın epeyce uzağında dağ başına don-gömlek bıraktırdığı da söylenir.
Bir kez dağ başına bırakılan kara listeye alınır, bir daha Ankara’ya giremezmiş.
Elbette... 21. yüzyıl Türkiye’sinde bunlar artık olacak şey değildir.
Kılık-kıyafet, çarşaf-türban nedeniyle toplum ortadan ayrılamaz.
CHP’ye yakınlık duyuyorsa, çarşaflısı da, türbanlısı da üye olabilir. Oy verebilir. Toplumda örülen duvarlar yıkılmalıdır.
CHP’nin “tüm örtünenleri” elinin tersiyle itelemesi ve AKP adresini göstermesi ne insani değerlerle, ne de siyasetin kurallarıyla örtüşür.
Fakat...
CHP’nin, kökünü Atatürk’ten alan samimi, çağdaş, dürüst, ilkeli “laik damarı” da diğer -duyarlı- gerçektir.
Damara basarak yapılan politika da yanlış olur.
Dimyat’a pirince gidilirken evdeki bulgurdan olmak riski de var.

Duvar değil, uzlaşı çizgisi

Tandoğan değil, Ecevit

Peki bu “oximoron (oxymoron)” duruma nasıl bir uzlaşı çizgisi çekilebilir?
Gayet yalın bir çizgidir bu.
Makulü normalde aramak ve bulmaktır.
Seçmece çarşaflılar ayıklayıp bulup, yakasına rozet takarak “vitrin güzellemesi” yapmak yerine, daha doğal bir ortamda, daha inandırıcı görüntüler verilebilir.
Salonda sadece 3-5 çarşaflı ve türbanlı var ise, onları özel olarak sahneye çıkarıp rozet takmak değil, başı açığı, kapalısıyla birlikte topluca fotoğraf çektirmek, TV kameralarının karşısında topluca yer almak, “zamanın ruhuna” çok daha uygun olur.
Görenler de, parmakla gözlerine sokulmak rahatsızlığını duymadan “Bakın işte CHP’ye üyelik kaydı yaptıranlar arasında başı örtülüler de var” diye düşünürler.
Yadırganmaz, tepki toplamaz.
Nevzat Tandoğan ile paralel kuracak yerde, çok daha gerçekçi olan merhum Bülent Ecevit ile örtüşmektir.
Ecevit’in, Atatürkçü, laik, insan haklarına dayalı demokrat kimliği, hatta şekle takılıp kalanlara “gardırop Atatürkçülüğü” söylemiyle tavır koyuşu netti.
Ama... Ecevit’i kucaklayan ve ona “Karaoğlan” lakabını takan da başı örtülü, muhafazakâr bir teyzeydi.
Ecevit, inançlara hep saygılı oldu.
DSP’yi kurarken, örtülü örtüsüz bütün kesimleri kucakladı.
Yaşamının sonlarına doğru “Vahdettin savunması” dışında onun muhafazakâr ve milliyetçi kesimleri de kucaklayan siyaset çizgisi “laik damarda” kuşku nedeni olmadı.

Haberin Devamı

ÇANKAYA - DİYARBAKIR HATTI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bayramda Diyarbakır’a gitmesi kesinleşmiş gibi...
Köşk’ten aldığım izlenimler böyle.
Çok doğru bir karar.
Cumhurbaşkanı Gül, Kürt kökenli yurttaşlarımız arasında daha ılımlı algılanıyor.
Provokatörler gene rol üstlenecektir ama Gül’ün geniş açılı, diyalog kuran tavrı nedeniyle gerilimin fazla olmayacağı düşünülüyor.
Ayrıca...
Cumhurbaşkanı Gül’ün bayramda Diyarbakır’a gidişi, devletin doruktan güç gösterisi değil, tam tersine, şefkatle el uzatışı olarak da algılanmalı.
Birleştirici sıcaklığıyla bayram özel gününde özel bir özen...