Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Batan diğer gemilerin ötesinde, bir tankerin ortasından bölünmesi ve kıyıya 800 ton fueloil salması önemlidir.
1- Bu gemi, lodos patladığında derhal demir alıp açılmalıydı.
Böylece karaya oturup parçalanmazdı.
Çünkü...
Zaten bu tanker, denize değil, dalgalara dayanıksız bir nehir tankeri.
Denizcilik Müsteşarlığı'na bağlı gemi kurtarma örgütleri, bu gemiyi, demir alıp açılması için uyarmalıydı.
2- Sadece 4 bin tonluk bir tankerin ortadan bölünmesi dahi gösterdi ki, böyle kazalara karşı hazırlıklı değiliz.
Gemi kurtarma örgütleri, bu havada kahramanca ve fedakarca çalışıyorlar ama teknolojik olanakları yetersiz.
Sözde bir bariyerle, denizdeki fueloili çevirmeye kalktılar.
Bariyer, hem fueloili içeride tutmak için yetersiz malzemeden yapılmış hem de bu büyük sızıntıyı çeviremeyecek kadar kısa.
O nedenle...
Bariyer kaldırılıyor.

İlkellik

3- Zaten fueloil sahile vurdu bile.
Ve hayretle gördük ki, belediye, itfaiye araçlarıyla su sıkıp, fueloili yeniden denize geri dökmek çabasında.
Bu nasıl deniz temizliği anlayışı?
4- Dünyada bunun gelişmiş teknikleri var.
Özel, emici, sentetik yongalar, derhal akaryakıtın boşaldığı deniz alanına özel gemilerle dökülüyor.
Bu yongalar, petrolü emici nitelikte.
Petrol iyice emildikten sonra o özel gemilerin emici aygıtlarıyla, akaryakıtı emmiş yongalar, geminin depolarına çekiliyor ve deniz tertemiz oluyor.
5- Karaya oturmuş akaryakıt için ise özel kimyevi maddeler kullanılmakta.
Bu kimyevi maddeler, kıyıya vurmuş akaryakıt üzerine püskürtülüyor.
Akaryakıt, kimyasal olarak çözülüyor.
Suyla karışarak, zararsız hale getiriliyor.
Denizi artık kirletemiyor.
6- Neyse ki yangın yok.
Çünkü ne yazık ki yangın söndürme gemilerimiz de yok.

Allah koruyor

7- Boğazlar her an bu tehlikelere açık.
Nitekim son bir yılda, 60 - 70 bin tonluk bu dev tankerlerden üçü karaya oturdu.
Gene Allah yardım etti ki, yangın çıkmadı ve petrol tankları delinmedi.
8- Bütün bu olasılıklara karşı, Türk boğazları gemi yönetimi ve bilgi sistemi projesini oluşturmak üzere bir çalışma grubu kurulmuştu.
Başına Deniz Kuvvetleri eski Komutanı emekli Oramiral Güven Erkaya gelmişti.
Erkaya ve ekibi, ciddi ve yoğun bir çalışma yaptı.
Bir tüzük ve uygulama planı hazırladı.
Buna göre...
İstanbul Boğazı'na gece görüş aygıtları ve TV kameraları da olan, bir merkez kontrol ünitesine bağlı radar kulesi kurulması öngörülüyor.
Boğazlardan geçecek bütün gemiler bu radarlarla denetlenecek.
Boğaz'daki binalara çarpmak ya da daha ileride kıyıya oturmak gibi bir tehlike gösteren gemiler, derhal telsizle uyarılacak.
Ayrıca...
Proje, yukarıda sıraladığım sızıntıların etrafına bariyer döşeyen, özel yongalar püskürten ve emen, kıyıları kimyevi maddelerle temizleyen, yangınları söndürecek yeterli sayıda ve üstün teknolojik donanıma sahip gemilerin alımını öngörmüş ve ihale şartnamelerini de hazırlamış bulunmakta.

Tık yok

9- Radarların ihalesi yapıldı.
Ama kule inşaatları, diğer özel aparatlı gemiler için bir buçuk yıldır Denizcilik Müsteşarlığı'ndan tık yok.
Bu 4 bin tonluk geminin ambarlı önünde ortadan ikiye ayrılması, belki de sıraladığımız önlemlerin alınmasını tetikleyebilir.
Dileyelim ki öyle olsun.
60 bin tonluk bir gemi, Boğaz'daki dolum tesislerine çarpıp, büyük bir felaket olduktan sonra aklımız başımıza gelmesin.



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr