Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Demirel ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan arasındaki görüşme ilginçtir.
Ermeni soykırımı iddiaları, - belki - gündemden düşebilir.
Karabağ'da bir Ermeni - Azerbaycan yönetimi kurulabilir.
Hazar ve ötesi kaynakları, Türkiye'ye Ermenistan üzerinden de akabilir.
Ermenistan'da Sovyetler döneminden kalma yeraltı yakıt rezervuarları var.
Bunlar, Hazar petrolleri ara istasyonları olarak kullanılabilir.
Öte yandan...
Bu ılımlı esintilere bakarak, "Ermenistan sınırı kapıları açılabilir" diyebiliriz.
Evet...
Dünyanın nabzı İstanbul'da atmakta.
Birbirinden ilginç görüntülerle, söylemlerle, görüşmelerle adeta birkaç ciltlik tarih yazılıyor.
Örneğin...
Bakü - Ceyhan Anlaşması'nın imzası da bunlardan biri.
Dünyanın en büyük enerji zenginlikleri Türkiye'ye akacak.
ABD, böylece Türki cumhuriyetler, Gürcistan ve Ermenistan üzerindeki Rusya ipoteğini kaldırmakta.
Türkiye ise, Rusya, Irak, İran, Türki cumhuriyetlerdeki enerji kaynaklarının çekim alanı Gürcistan (belki de Ermenistan) ve Bulgaristan gibi çevre ülkelerin toplardamarlar merkezi haline geliyor.
Petrolü ve gazı olmayan Avrupa ülkeleri, Türkiye'deki göbek bağıyla beslenecekler.
Bu anlaşma, uğruna ihtilal girişimlerinin yapıldığı, bölgesel savaşların çıkarıldığı, en ağır baskıların uygulandığı, gizli servis tezgahlarında nice komplonun dokunduğu o 7 yıllık serüvenin sonucudur.

Kıbrıs zirvesi

Tarihin yazıldığı bir başka görüntü...
BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'e yemekte soruyor:
"Kıbrıs konusunda hata yaptım. Denktaş'a ve Klerides'e aynı şekilde hitap etmeliydim. Daha sonra ikisine de - Ekselans - diye hitap ederek, bu yanlışı düzelttim sanıyorum.
Acaba Denktaş'a çağrıda bulunsak gelir mi?
İki toplum arasındaki görüşmeleri başlatabilir miyiz?"
Denktaş ile derhal iletişim sağlanıyor.
İki toplum arasındaki zirve tıkanmalarını böylece aşma çabaları var.
Çeyrek yüzyıllık bir süreçte, çok önemli dönüm noktası.
Böyle bir gelişme zaten bekleniyordu.
Ama...
Senaryoda Kofi Annan değil, Clinton yer almaktaydı.
Hadisenin uzantıları, zamanla Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin açıklanması bağlamında görülebilir.

Simitis'in fısıltısı

Yunan Başbakanı Simitis ile Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, baş başa görüşüyorlar.
Simitis, "Türkiye'nin Avrupa perspektifini Yunanistan destekleyecektir" diyor.
"Perspektif" ince ayarlı bir kelime.
"Avrupa ile Gümrük Birliği ilişkilerinden" başlayarak, AB üyeliğine adaylığımızın açıklanmasına... Hatta "tam üye olmak aşamasına" kadar açılan bir yelpaze.
Simitis, bu güvencenin ardından, Ajanda 2000'e gönderme yapıyor.
Ajanda'ya göre...
AB'ye tam üyeliği söz konusu olan ülkelerin, eğer AB üyesi ülkelerden biriyle aralarında sorun varsa, bunu görüşme yoluyla çözmeliler.
Eğer çözüme ulaşamazlarsa, Lahey Adalet Divanı'na gitmeleri öngörülmekte.
Bülent Ecevit, Simitis'e "bu sürece Türkiye'nin uyacağını zaten Dışişleri Bakanımız İsmail Cem aracılığıyla üye devletlere bildirmiş bulunuyoruz" diyor.
Ve olaylar arasındaki ilişkiler de yorumlanmalı.
Denktaş'ın diyalog kapılarını - sürpriz - aralayışından, Simitis'in Ajanda 2000'e gönderme yapışına ve İsmail Cem'in Avrupa üyesi ülkelere bildirimlerine kadar, bütün siyaset legolarını bir araya getirelim.
Kıbrıs ve Ege sorunlarında çözüm yaklaşımlarının gündeme ağırlık koyduğu ve siyasi irade oluştuğu gibi bir resim ortaya çıkmakta.

Uzayda kenetlenme

Tıpkı mega uyduların uzayda kenetlenişleri gibi İstanbul'da devlerin diyaloglarını izliyoruz.
Çırağan'ın her salonunda büyük bir olay yaşanmakta.
Dünya medyasında sadece felaketler ya da ihtilaller nedeniyle yer alan Türkiye, bu kez tarihin yazıldığı ülke.



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr