SÜRECİN başında yapılan “hata” bazen sonuna kadar katlanarak üstüne koyan “büyük sorun” olur.
Önce sadece 23 kelimeyle “malumu tekrarlayarak” başlayayım:
Gezi Parkı’nda masum çevre duyarlığı gösterisine, tüm sorumluların da kabul ettikleri “orantısız güç” kullanılması her şeyi başlatan “sürecin başındaki” hatadır.
Türkiye’nin zembereklerini boşaltmıştır.
..............................
Sonrası “asıl hatadır.”
Yani...
Türkiye’nin “öncelikli/birincil” konusu olmamanın yanı sıra tarihi yapıtın “ihyası” gibi bir misyonu da soru işaretleriyle doludur.
Şöyle ki...
Topçu Kışlası ve ikinci katında yer alan “mescit” denebilecek “cami”, Sultan Vahdettin zamanında bir Fransız şirketine satılmıştı.
Hem de içindeki camiyle birlikte.
Satış Sultan Vahdettin kaçmadan birkaç ay önce gerçekleşti.
Satış işlemi yapmakla Maliye Bakan Vekili Tevfik Bey görevlendirildi.
Aslında satış daha önce Sultan Reşat zamanında -caminin yerinde kalması ve ibadete açık olması koşuluyla- mutabakata bağlanmıştı ama yenilenmesi Sultan Vahdettin’in son aylarına rastlıyor ve camii de kapsıyor.
Tevfik beyin hatıralarında şöyle anlatılmakta:
23 Ağustos 1922 tarihini taşıyan sözleşmenin (satış sözleşmesinin G.C) yenilenmesindeki amaç, daha önce şirkete satılan bu yerlerin müştemilatından olup, Evkaf’a ait bulunan kısımların, Evkaf’a iade olunması ve sair pürüzlerin izalesiydi. Diğer taraftan Taksim Kışlası’nın içinde olup, askerin namaz kılması için mescit olarak kullanılan bu yerin, Bakırköy civarında teşkil olunan Sefaköy’de bir cami yapılmak üzere şer’an icap eden istibdal muamelesi de o sırada Evkaf Mahkemesi’nden i’lam istihsali suretiyle icra edilmişti.
..............................
Yani...
Cami “gayri müslimlere satıldı” algısını ve hukuki durumunu aşmak/vaziyeti kurtarmak için “Sefaköy’e nakledilmek üzere” koşulu konarak “vitrin” düzenlenmiş.
“Kışlanın bulunduğu yerde gayri müslimlerin dükkanlarının, evlerinin olması, Müslümanların zaten oradaki camiye ibadet için gidemedikleri” ise bu satışın gerekçesi!
Sonuç:
Halife Sultan Vahdettin döneminde zaten gözden ve elden çıkarılmış, Fransız şirketine bırakılmış.
Bu “tarih” mi “ihya” edilmeli?
Yoksa tarihe mi bırakılmalı?
Çok tartışılabilecek bir soru.
Ayrıca...
Mimarisinin de pek ahım şahım olmadığı -neredeyse- ortak yargı.
“Çalıntı” iddiaları bile var.
..............................
Mimari tartışmalar yapılabilecek demokratik bir ortam oluştuğunda -ki içtenlikle isteğim budur- o konuda yapıcı eleştirilerim olacaktır.
..............................
Türkiye’nin gündemi gerçekten yüklüyken...
Silahlı PKK’lılar sınır dışına çıkmaktayken...
Ve süreç gereği, artık gerekli yasal ve anayasal düzenlemeler beklentisine geçilmişken...
Sürecin “silahlı unsurların yurtdışına çıkmasından, silahların bırakılmasına evrilmesi” için Ankara’dan adımlara endekslendiği bilinirken, durduk yerde, tarihi ihya değil, tarihin eski sayfalarında bırakılması gereken bir binanın sorun haline gelmesi hiç anlaşılır gibi değil.
3’üncü Boğaz Köprüsü, yeni havalimanı gibi öncelikli ve önemli projelerin üzerine çıkan bu gündem maddesindeki siyaseti çözen beri gelsin.
.............................
Hele mayıs ayında Türkiye ekonomisinin uluslararası reyting kurumları tarafından taçlandırıldığı...
Yabancı yatırımlara böylece yeşil ışık yakıldığı...
Turizm gelirlerinde grafiğin tırmanışta olduğu...
Milli gelirin “demokrasi eşiği” olan 10 bin doları aştığı...
Şu takvim yapraklarında, kimsenin aklından dahi geçirmediği karmaşanın tohumlanmasında “akıl tutulması” yaşıyorum.
...........................
Yakmalar, yıkmalar, küfürler elbette yeşil sevdalısı gençler ağırlıklı aktivist insanlarımızın çizgisi değil.
Fakat...
Puslu havaları sevenlerin, bulanık sularda balık avlamak isteyenlerin önlerine bu fırsat -adeta- tepside servis edilmiş olmuyor mu?
Büyük resim de görülmeli.
...........................
Not: Topçu Kışlası’yla ilgili bu bilgiler “Toplumsal Tarih Dergisi, Atilla Oral ve Lorant Tanatar Baruh ve Maliye Bakan vekili Tevfik beyin hatıralarını” referans gösteren Cumhuriyet’in 17 Haziran 2013 tarihli yazısında Topçu Kışlası ve camisi bilgileri “ayrıntılı” olarak var.