"Örs isen sabit dur,çekiç isen zamanında vur."
İşte
Türkiye'nin yakın süreçteki
Suriye politikası...
BBC ve diğer büyük
Batı yayın kuruluşlarına
Türkiye'den servis yapan
Suriyeli gazeteci
Hüsnü Mahalli şöyle diyor:
"BBC ve diğer Batı yayın kuruluşlarında Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in cenaze törenine katılma kararı şaşkınlık yarattı.Şam'da ise büyük bir duygusallıkla karşılandı.
Sayın Sezer, herhalde Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'tan da daha görkemli bir törenle ağırlanacak.
Beşşar Esad, Sayın Sezer'le bizzat ilgilenecek.
Bu vitrinin ötesinde, çok yakın gelecekte Suriye'den sürpriz karşılıklar gelebilir."
Beklentiler
Ne gibi karşılıklar?
"Türkiye'nin, Suriye haritalarında Hatay'ı kendi topraklarında göstermesine tepkilerini hatırlayın. O haritalar değişebilir.
Su sorunu da karşılıklı bir anlayış noktasına getirilebilir.
PKK'nın Suriye'deki izleri ve parasal olanakları tamamen kazınabilir.
Daha başka güzel boyutlar oluşabilir."
Belirtmeliyim ki, bunlar, yıllardır
Türkiye'de bulunan ama
Suriye'nin de nabzını iyi tutan meslektaşımızın kişisel beklentileri.
Ama şu sözleri yadsınmaz bir gerçek:
"Devletin başına geçecek olan Beşşar Esad'ın, yönetimdekilerin ve Suriye halkının duygulu ve üzgün olduğu bir zamanda Türkiye tarafından yapılan değerli jestin bilincindeyiz."Yeni sayfa
Ayrıca...
Suriyeli meslektaşımız, bir de
"iç istihbarat" veriyor:
"Hafız Esad daha hayattayken, Türkiye ile politikasında kısa süre önce yörünge değiştirmişti.Arap ülkelerinin liderlerine 'biz, Türkiye'ye 15 yıldır yanlış yapıyoruz. Türkiye'yi İsrail ile yakınlaşmaya biz ittik.
Bu politikayı değiştirmeliyiz.
Türkiye ile yakınlaşmalıyız'
demişti.Şam yönetiminde yer alan güçlü adamlara da, Türkiye politikası için yeni yörüngeyi benimsetmişti.
Bu bakımdan, Hafız Esad'ın yerine gelecek olan oğlu Beşşar'ın Türkiye'ye yeni sayfa açmak için çok direnişle karşılaşmayacağı söylenebilir."
İşte
Türkiye'nin
Şam'daki cenaze törenine
Cumhurbaşkanı düzeyinde katılmasının akılcılığı.
Büyük kararları, ancak büyük devletler alabilir.
Türkiye, Suriye'ye
Apo'nun sınır dışına çıkarılması, aksi tutumun savaş sebebi sayılacağı restiyle büyük devlet ağırlığını koymuştu.
Sonuç almıştı.
Türkiye, kompleksiz bir kararla,
Esad'ın cenazesinde en üst düzeyde temsil edilerek, yörede tarihi değiştirecek büyük devlet tavrını gene koymakta.
Değişen coğrafya
Türkiye, daha yakın zamana kadar
Yunanistan - Kıbrıs - Suriye - Irak - İran karşı cephesiyle sarılmıştı.
Bunlara
Ermenistan da ilave edilebilirdi.
Önce, gene duygusal bir ortamda yani ağustos depremini izleyen süreçte
Yunanistan'la inanılmayacak bir yakınlaşma oldu.
Şimdi de sıra
Suriye'de.
İran, her ne kadar hala
Hizbullah'a ve gizlice
PKK'ya sahip çıkıyor görünse de, nehirler tersine akmaz.
Bu ülke, demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne yolculuğa başlamıştır bile.
Sonunda o da çağdaşlaşma süreciyle birlikte, demokratik, laik ve insan haklarına dayalı
Türkiye'ye yaklaşacaktır.
Önemli olan,
"Türkiye'nin örs gibi sabit durmak ve çekiç gibi zamanında vurmak" tavrının bundan sonra da sürmesidir.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr