Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Neden bu başlığı attım? Cevabı, yazının mesajında.
Yeni Anaysa hafife alınacak bir “fantezi” değil, Türkiye’nin huzuru ve iç barışı için zorunluktur.
Evet...
Vizyondaki 1981 Anayasası, bir askeri ihtilal yapımıdır.
32 yılda çok sayıda değişiklik yapılmış olması onu “sivil-demokratik Anayasa” kategorisine evirmez.
“Darbe” ürünüdür.
Sivil Anayasa, demokrasinin gereğidir.
Evet...
AB’nin “bekleme odasındaki” Türkiye, “evrensel” demokrasiye geçmelidir.
“Standardını” yükseltmelidir.
Evet...
1981 Anayasası, çağdaş ihtiyaçlara dar gelmekte.
Düğmeleri kapanmıyor, boyu ve kolları kısa.
“Yoksul demokrasi” görünümünde.
Elbette “(+) demokrasi” ölçülerine göre yeniden biçilmeli ve dikilmelidir.
.........................
“Evet... Evet... Evet...”
Bunların ve başka önemli “nedenlerin” hepsi doğrudur.
Ama...
Asıl daha da ivediliği olan “neden” barış sürecidir.
Yeni Anayasa, “barış sürecinin” ilerlemesi için bir “olmazsa olmazdır.”
İmralı ve Kandil ile diyalog “tarafı” olan BDP “sürecin birinci aşaması tamamlandı, ikinci aşamaya geçmek için top Ankara’da” demekte.
Bu söylemin açılımı şöyle olabilir:
“Sıra, Anayasa ve yasalarda, sürecin gerektirdiği düzenlemelerin yapılmasına gelmiştir...”
Yani...
“Ateşkesi ve sınır ötesine çıkışı izleyecek sürecin artık kesin çözüme evrilmesi için Kürt kamuoyunu tatmin edecek hukuk açılımı...”

Haberin Devamı

ENSTRÜMANIN TIKALI DELİĞİ
BURADA “enstrümanın tıkalı deliğini” açmak zorunluğu ortaya çıkıyor.
Yeni Anayasa’nın yolu kapalı kaldıkça süreç netamelidir.
Ya yeni Anayasa olamazsa?
Süreç tam durmasa bile “patinaj” yapabilir.
Kayması ve yoldan çıkması olasılığını önceden görmek basirettir.
Burada Başbakan Erdoğan’ın son çağrısı devreye giriyor:
“Üzerinde 4 partinin uzlaştığı 48 maddeyi veya çalışma devam ederse 60-70 maddeyi Meclis’ten geçirelim...”
Önerinin anatomisi aşağıda.

48 MADDENİN ANATOMİSİ
TUTUN Kİ Başbakan Erdoğan’ın önerdiği gibi “yeni Anayasa için 4 partinin anlaştığı 48 madde, Meclis’e getirildi ve kabul edilerek yürürlüğe girdi...”
Ne olacak?
Hukuk tekniği olarak kafa karıştıran bir durum.
Aynı anda 1’i “tam”, diğeri 48 maddelik “yarım” olmak üzere “bir buçuk” anayasamız mı olacak?
Yoksa birbirinden farklı 2 anayasamız mı?
Hangisi geçerli olur?
Bu veya benzeri sorulara takılıp kalmakta yarar yok.
“İkircikli” olsa da aşılamayacak şeyler değil.
Formülleri bulur.
Ama...
Asıl ihtiyaç pamuk ipliğine bağlı “barış sürecini” sürdürecek “kesin barış çözümüne” ilerletmektir.
Kürt kamuoyunu “tatmin” Türkiye insanlarının tamamını ise “ikna” edecek “duyarlı” maddelerin yeni Anayasa’ya yansımasıdır.
BDP’nin isteklerini hatırlayalım...
Zorluk bunlarda.
Örneğin...
“- Yerel meclisler olmalı.
- Anadilde eğitim...”
BDP’nin “Öcalan’a özgürlük” söylemlerine girmiyorum bile.
.........................
Ak Parti ilk iki duyarlı konuda “evet” demeyeceğini açıkladı ama bir çözüm üretmek ve BDP ile uzlaşmak için hangi noktada?
“Nelerin olmayacağı” görülen yol, “nelerin olacağına” açılmalıdır.
Sürecin yoldan savrulmaması için siyaset formül geliştirmelidir.
Alternatifi herkes için çok ağır faturadır.
.........................
Sonuç...
48 madde...
60 madde...
70 madde...
Hatta “başkanlık sistemi önerisinin” geri çekilmesi veya çekilmemesi “geri” planda değilse bile “takvimi farklı” konulardır.
Siyasi istikrarı ve güvenliği olan bir Türkiye’de bunlar nispeten kolay çözülür.
Elbette...
PKK olmasaydı da Türkiye demokrasi çıtasını yükseltmek, farklı etnisitelere daha geniş ve çağdaş hak ve özgürlükler sağlamak durumundadır ama şimdi “takvim” faktörü de öne çıkmıştır.
Yeni bir Anayasa ile “huzur, iç barış, iç güvenlik” için yeni yapılanmalar, “öncelikli” hatta “ivedidir.”
“Normal” ile “makulün” örtüştüğü bir tarafı “tatmin” ederken Türkiye’nin bütününü de “ikna” eden dengeler bulunmalıdır.
Silahların sustuğu, kanın durduğu şu güzelim momentum ıskalanmamalı.
Türkiye’ye sunulan “tarihin talihi” heba edilmemeli.
Buna hepimiz içtenlikle ve etkinlikle omuz vermeliyiz.