İşte büyük ikramiyelik soru:
AB'nin genişlemeden sorumlu Komiseri Verheugen'e şu sözler kimin tarafından söylendi?
"Yunanistan'ın 'Kıbrıs AB'ye alınmazsa, diğer aday ülkeler için genişleme anlaşmasını veto ederiz', tehdidine direnemezseniz, Kıbrıs Rumları üzerinde hiçbir baskı kalmamış olur... Adada Türklerle bir çözüm olmasa bile, Rumlar, AB'ye tam üyeliğin gerçekleşeceğini bildiklerine göre, anlaşmak için neden uğraşsınlar ki?"
1- Türkiye'nin AB neznindeki Büyükelçisi Nihat Akyol.
2- KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş
3- BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs temsilcisi Alvaro de Soto.
4- Başka biri.
Doğru cevap dördüncüsü.
Önceki gece BBC'de yayımlanan bir röportajda Verheugen bu söylemle sıkıştırılmıştır.
BBC'nin Verheugen'e yönelttiği bu mantık, bir süredir, Denktaş ve Türkiye Dışişleri tarafından AB'nin önüne konmaktadır.
Ama, Türkiye ve KKTC "taraf" oldukları için gereği kadar etkili olmamışlardır.
Buna karşılık, dünyanın en saygın ve objektif yayın kuruluşlarından biri olan BBC'nin Verheugen'in şahsında AB'yi aynı mantıkla sorgulaması önemlidir.
AB'nin Kıbrıs'ta yanlış ve taraflı politikası "kral çıplak" dercesine apaçık ortaya koyulmuştur.
Öyle ya...
AB, "Türklerle anlaşma olmasa bile Rum yönetimini, adanın tek meşru devleti sayarak Kıbrıs'ın tamamını topluluğa üye yapacağını" açıklamışsa, bunu karar haline getirmişse ve sık sık dile getirmekteyse... Artık Klerides, Denktaş'a neden ödün versin?.. Neden anlaşma ve uzlaşma formüllerine yanaşsın?
Olsa olsa görüşmeleri - görüntüde - sürdürerek anlaşma arayan taraf rolünü oynar.
Anlaşma gerçekleşmediğinde ise sorumlu Türkiye olur.
Türkiye, BBC'nin Verheugen'e yönelttiği bu soruları Brüksel'de masaya koymalıdır.
"Sadece biz söylemiyoruz. Çarpık mantığı, tarafsız BBC de vurguluyor" demelidir.
AB'nin genişlemeden sorumlu Komiseri Verheugen garip konuşmalar yapmakta.
Önce Frankfurter Rundscau ve Süd Deutsche Zeitung gazetelerine "Türkiye'nin AB'ye Kıbrıs borcu var" gibi acayip bir demeç verdi.
BBC'ye de içinde Kıbrıs'ın bulunmayacağı bir genişleme anlaşmasını Yunanistan'ın veto edeceği tehdidini ciddiye almalıyız. Türklerle anlaşma olmasa da Kıbrıs tam üye olacaktır. Saat çalışıyor" söylemiyle bu garip tutumu sürdürdü.
Gerçi söylem yeni bir içerik getiriyor değil fakat zamanlaması şaşırtıcı.
Kıbrıs'ta Denktaş ve Klerides'in bir araya geldikleri ve haftada üç kez buluşarak çözüm bulmaya çalışacaklarını açıkladıkları gün Verheugen'in bu lafları etmesine ne gerek vardı?
Sanki Klerides'e, "Denktaş'la anlaşman şart değil. Tam üyeliği şimdiden cebinde bil... Ödün verme" mesajı gönderiyor.
Bu arada AB çevrelerinden, Türkiye'ye fısıltılar şöyle.
"Verheugen'in 'Türkiye'nin borcu var' söylemi tercüme hatasıdır. Kullandığı 'bringschund' sözcüğü 'yapıcı katkı' anlamına gelmektedir."
Olabilir... Ama ya diğer söylemler?
Güya... "Verheugen Almanya gazetelerine bu lafları ederken yaklaşan seçimlere dönük iç politika yatırımı yapmış..."
Ya BBC'ye de aynı sözleri tekrarlamasına ne demeli?
BBC, Federal Almaya'nın eyalet radyo - TV'si mi?
Elbette işin içinde başka hesaplar var.
Kıbrıs görüşmelerinde Denktaş iyice köşeye sıkıştırılmak isteniyor.
"Rumlar seninle anlaşmak zorunda değil. Sen anlaşmasan da Kıbrıs AB'ye tam üye olacak. Ama anlaşmazsan, Türk toplumu AB statüsünden yararlanamayabilir" tehdit kokusu var havada.
Denktaş, etrafında kendi kamuoyunun da baskı çemberi oluşturmak isteniyor.