Sadece AB dışındaki ülke vatandaşlarına bu uygulama yapılıyor" dedi. Böyle, "Türkiye'yi tam üye sananlar" çok değilse de "Türkiye'nin AB'li olma sürecinin" Avrupa'da artık olağan karşılandığı söylenebilir.
Özellikle İstanbul'da, İslamcı terörün barbarca seri katliamı sonrası, sokaktaki Avrupalı, Türkiye'yle kendini aynı kampta görmeye başlamış.
İlk kez, Avrupa toplumlarının psikolojisi Türkiye'den yana.
İstanbul'da sinagogların hedef alınması, Batı medyasında etkili olan Musevi lobisinin ağırlığını Türkiye'ye kaydırmış.
Ardından, AB'nin üç atlısından biri olan İngiltere'nin de İstanbul'da İslamcı terör eylemlerine hedef olması, Avrupa toplumlarının ortak aklında bu kez Türkiye ile AB'nin aynı zihniyet coğrafyasında oldukları resmini çizmiş.
Türkiye'nin laik, demokrat yapısı radyo, TV, gazete ve dergilerde vurgulanıyor. Türkiye'nin puanları yükselişte.
Hatta...
Oryantalist ressamların tabloları bile müzayede kataloglarına eskiye göre daha yüksek fiyatlarla giriyor.
Paris ve Londra galerilerinde özel ilgi görüyor.
Ne yazık ki... Türkiye'nin Avrupa ile yakınlaşması acılı ve kanlı terör eylemlerinin sonucu!
Ancak... eksilerin ürettiği teselli artısı hızla yokolabilir. Türkiye, İslamcı terör barbarlarına karşı ciddi, etkin savaşımı süratle gerçekleştirmeli, daha önceki Hizbullah operasyonlarındaki gibi kökünü kurutmalıdır. Kararlılığını batının itibarlı güvenlik otoriterlerinin saptamalarıyla dünyaya duyurmalıdır.
Nasıl ki... Türkiye'nin Merkez Bankası, bankaları, tümüyle ekonomisi uluslararası denetimle (reyting kuruluşlarıyla) izleniyor güvenlik saptamasında da bir tür odit sürecinin gerektiği görülmeli. Bu bağlamda, Başbakan R.T. Erdoğan'ın "İslamcı terör denilmesi kanıma dokunuyor" söylemi yanlış yorumlara neden olabilir.
Çünkü... Bütün dünya İstanbul'u kana bulayan teröristlerin, "İslam adına, cihad uğruna, şehitlik mertebesi kazanmak tutkusuyla" eylem koyduklarını kamuoyuna yaptıkları açıklamalardan biliyor.
Ayrıca, böyle söylemler, "İslamcılık iddiası" ile terör eylemlerinin üzerine gitmekte polisin hız kesmesine neden olabilir. Dahası... AKP'den "Ilımlı İslami Parti" diye söz eden Batı'nın ve kanaat önderlerinin bu "ılımlı" sıfatını sorgulamaları gibi bir olumsuzluğu gündeme getirebilir.
Bütün bu kaygılarla da Türkiye, İslamcılık iddiasındaki terör örgütlerine yoğun ve etkili savaşımında samimiyetini yansıtmalıdır.
Sokaktaki Avrupalı göreceli olarak Türkiye'nin AB üyeliğine daha yakın.
Ama... Kamuoyunu etkileyen kanaat önderleri bölünmüş gibiler.
İki görüş var:
"l- Türkiye'nin AB'ye tam üyelik süreci hızlandırılsın. Böylece AB'nin Müslümanlığa karşı olmadığı anlaşılsın.
2- Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği sürecinde frene basılsın. Türkiye AB üyesi olursa, kendi içindeki İslami çatışmaların savaş alanını Avrupa'ya da yayar."
Şimdilik başbakanlar, başkanlar, dışişleri bakanları resmi söylemlerinde birinci görüşü dile getiriyorlar. Fakat yukarıdaki satırlarda işaret ettiğim kaygılar yoğunlaşırsa bu söylemler ve tavırlar değişebilir. Şu duyarlı soru ucundan köşesinden konuşulmaya başlandı bile:
"İslamcı terör, başka ülkeleri de vurdu; ABD'yi, Fransa'yı, Mısır'ı, Suudi Arabistan'ı, Endonezya'yı...
Fakat, sadece birer kez.
Türkiye'yi ise 5 gün arayla iki kez vurmak olanağını nasıl bulabildi?"
.....
Not: Uzun bayram tatili ikinci yarısında izine çıkıyorum. Salı sabahı buluşmak üzere.. G.C.