Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Öyle bir yere geldik ki, içeride "ne Ecevit'li, ne Ecevit'siz..." Ekonomide "ne IMF'li, ne IMF'siz..." Dünya krizinde "ne ABD'li, ne ABD'siz..."
Önce birincisi...
Türkiye'yi dolaşan MİLLİYET TIR'ının önündeyiz.
Başbakan Bülent Ecevit'e, Derya Sazak "bundan sonraki Türkiye turumuza siz de katılın" dedi.
Ecevit'in cevabı "benim politikadan ayrılmamı mı istiyorsunuz?" oldu.
Olay "Ecevit'in bu konuda ne kadar dolu ve duyarlı olduğunu" ortaya koyuyor.
"Bu sağlık performansıyla, krizli dönemde Türkiye'yi yönetemeyeceğinin" korosu oluştu.
Onu kırmamaya, insani değerlere özen göstererek dile getirenler var... Kaba ifadeler kullananlar, çirkin nükteler yapanlar da...
Keşke... Ecevit, bu noktaya gelinmeden çözüm oluşturabilseydi.
"Ecevit'le de, Ecevit'siz de olmuyor" sürecinde, kollektif aklın yolunda birleşmeliyiz.

Kollektif akıl, belki şu kritik süreçte Ecevit'in değişmemesini işaretliyor.
Dün, Başbakanlık'ta 1,5 saat süreyle dinlediğimiz ve izlediğimiz Ecevit; Elbette eskinin Karaoğlan'ı değildi ama gene de her konuda bir ufuk turunu irticalen ve tutarlı olarak yaptı. Hafıza zayıflığı olmadı.
Üstelik... Yanında nüktelerin, TV ekranlarının, karikatürlerin suflör rolü verdiği Hüsamettin Özkan da yoktu.
Ama bu yeterli mi?
Türkiye, darboğazın içine girmekte.
Washington'dan gelen haberler hiç de iç açıcı değil.
Derviş'in 11 Eylül sonrası çok değişen dünya koşulları gereği istediği ek yardımı IMF vermedi.
Anlaşma gereği olan 3 milyar dolarlık dilimi ise "inceleme sürüyor. Yeni koşullara göre rakkamları revize edin. Köklü değişiklikleri yapın" gerekçesiyle erteledi.
Örneğin... Bankacılıkta operasyonlar, kamu harcamalarında kemerlerin daha da sıkılması, hatta bakanlıklar sayısının 22'ye düşürülmesi... Emekliliği gelip de ayrılmayanların resmen emekli edilmeleri vs..
Ayrıca... IMF, tarım kredilerinin ödenmesine getirilen Ziraat Bankası kolaylıkları, reel sektöre katkılar gibi konularda da duyarlı.
Yani... "IMF'nin çizdiği yol haritasında, Türkiye'nin 3 ortaklı bir hükümetle yürümesi zor olabilir" yorumları var.
IMF'yle anlaşma olmaksızın şu ya da bu hükümetin yürümesi de zor.
O nedenle... "Ne Ecevit'li, ne Ecevit'siz" ve "ne IMF'li, ne de IMF'siz."

IMF'deki bu serinliğin bir nedeni, belki ABD'nin Afganistan'a yapacağı harekette Türkiye'nin daha aktif katkılarını sağlamak olabilir.
Belki de "birinci kez çöken, ikinci kez de çökmenin eşiğinde olan programla Türkiye yüzünden itibarını büsbütün yaralanmaktan korumak."
Türkiye'
yi yokuşa sürüyor olabilir.
Ya da kendi yol haritasında yürüyüş yaptırmak için zorlamaktadır.
Ne olursa olsun... Hükümet onun hazır ilaç reçetelerini topluma aynen yutturamayacağını görüyor.
Ve başka seçenekler de arıyor.
Bu seçeneklerden biri, başta ABD olmak üzere gelişmiş G7 ülkelerinden yardım almak.
"Devletten devlete ek yardım."
ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'
den istenen, "IMF'yi etkilemesinin yanı sıra zengin devletlerden ek yardımdır."
Dün Türkiye saatiyle gece yarısından sonra G7'ler dünyanın son durumu kapsamında Türkiye'nin bu isteğini de görüşeceklerdi.
İkinci seçenek ise; Türkiye'nin kendi göbeğini kendinin kesmesi.
Ecevit, "başta Hazine mallarının satışı olmak üzere bazı kanunlarla kendi iç kaynaklarımızın harekete geçirilmesi, altın ve gümüş madenlerinin işletilmesi"
gibi naif denebilecek umut coğrafyasında dolaşıyor.
Oysa... Katı gerçekler çok farklı.
Bir süre daha böyle giderse, hele şu son IMF tavrından sonra sorun "Ecevit'le de Ecevit'sizle de olmuyor"dan "bu hükümetle de bu hükümetsiz de olmuyor"a dönüşebilir.
Kasım'a dikkat.