Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Anayasa paketi için AKP ve CHP arasında bahar havası ile uç veren “umut tomurcuklarına” don vurdu.
Başbakan Erdoğan ABD dönüşü yaptığı açıklamada Baykal’ın önerisini “sulandırma” olarak yorumladı.
Baykal’ın “AKP Genel Merkezi’ne giderek Sayın Erdoğan’a önerimizi anlatabilirim” söylemi cevapsız kaldı.
CHP’nin “uzattığımız eli hava da bırakmayın” çağrısı da boşlukta...
Olumsuzluk hattına “makas değiştirme” durumu ile karşı karşıyayız.
Laf kalabalığıyla kalkan toz duman arasında “çözüm olasılığı” görünmez oluyor.

Sadeliğin gücü
Aslında analitik düşünceyle her şey net...
Anayasa değişiklik paketi ikiye bölünür.
Birinci paketin tümüne CHP baştan beri karşı.
Yani...
Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yeniden oluşmasını, parti kapatmayı yasamaya bırakan temel maddeler ve bunların bağlantılı maddelerine...
CHP oy vermez.
MHP’nin de oy vermeyeceği belli...
AKP’nin bunlar için Meclis’te 367 oyu bulamayacağı ve 330 dolaylarında oyla Meclis’ten geçirip, referanduma gideceği görünmekte.
Bu paket için CHP muhalif tavrını sürdürür, Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açmayı deneyebilir.
Referandumda seçmenine “HAYIR” çağrısı yapar.
Zaten...
Paket bölünmezse de bu çizgide olacaktır.
Ama...
Paket bölünürse ikinci pakette, anayasa değişikliği için AKP’nin getirdiği diğer tüm maddelere CHP daha Meclis’teki oylamada “EVET” desteği vererek 367 sınırının aşılmasını sağlar.
Böylece bu yararlı hükümler referandumun kesin olmayan macera sürecinde tehlikeye atılmamış olur.
Ayrıca...
Bu hükümlerden yararlanacak olanlar da belirsizliğe itilmez.
AKP’nin, CHP’nin “pozitif muhalefet” diye tanımlanabilecek bu önerisini ret tavrını AKP kolay kolay izah edemez.
Demokratik bir teamülün önü kesilmiş olur.
Burada...
“3 değil 11 madde paket dışına çıkarılıyor” iddiasını da sorgulamak gerek.
3 maddenin bağlantılı maddeleri ile sayı 11’e ulaşıyor.
Esas 3 madde yoksa diğer 8 bağlantılı maddenin pakette kalması zaten anlamsız değil mi?
..........................
Durum budur.
Paket komisyondan geçmiş ve Meclis’e gönderilmiştir ama ikiye bölünmesi hâlâ mümkün.
Meclis’teki görüşmeler sürerken paket bir önergeyle ikiye bölünebilir.
Baykal’ın ısrarlı olması ve Başbakan Erdoğan’la baş başa görüşerek formülünü anlatması belki de bir şeyleri değiştirebilir.
En azından “yapıcılık” resmi çizilmiş olur.

Haberin Devamı

Tomurcuklar oldu mu dondu mu

ÖDÜL CEYLAN’A
Aydın Doğan Ödülü için bu yıl sinema alanı seçilmişti.

Tomurcuklar oldu mu dondu mu

Jürinin oybirliğiyle ödül yönetmen Nuri Bilge Ceylan’a verildi.
Kimsenin karşı olamayacağı ve alkışlanması gereken bir karar bu.
Ödülü aldıktan sonra Nuri Bilge Ceylan’ın konuşması nasıl da sade ve içtendi.
Onun Boğaziçi Üniversitesi’nden Elektronik Mühendisi diplomasını bilmiyordum.
Yapıtlarındaki matematik ve denge, mühendislik disipliniyle yorumlanabilir.
Daha üniversitedeyken bir kamera almış, kısa metrajlı filmler yapmaya başlamış.
“Sadece üniversitede değil daha sonraları uzun metrajlı film çalışmalarında da yaptıklarımın beğenileceğini, tutulacağını hiç sanmıyordum. Sanki kendim için yapar gibiydim” dedi.
Doğal, mütevazı ve derindi...
Yaşamını yansıtan kısa filmle, Cannes Festivali “en iyi yönetmen” ödülünü alırken görüntüleri de aynı doğallığı yansıtıyordu.
Sadece konuşmasının sonunda “Tutkuyla bağlı olduğum yalnız ve güzel ülkem için bu ödülü alıyorum” söyleminde heyecanlıydı.
“Ermiş” gibi duru ve huzurlu duruşu onun karizması...
Ceylan’a Cannes “en iyi yönetmen” ödülünü kazandıran “3 MAYMUN” filmini “keşke bitmese” duygularıyla izlemiştim.
Bu senaryo ile ve yönetim ışığıyla Nuri Bilge Ceylan dünyanın herhangi bir coğrafyasında, herhangi bir ülkesinde “3 MAYMUN”u çekebilir ve gene başarılı olurdu.
Söz gelişi Japonya’da, Amerika’da, Meksika’da, Fransa ya da Almanya’da hiç fark etmez...
Nuri Bilge Ceylan tüm bu gezegenin saygı duyması gereken bir “dünyalı.”