Aslan ya da Kartal...
Yeşil sahanın arkasındaki ortamı konuşalım.
Önce Galatasaray.
Ortada kalmış.
Yönetime kimse istekli değil.
Borç gırtlakta. Gelirler ipotekli.
Üstelik...
Takımın sekiz omurgası kaymış. Galatasaray'ı taşıyacak birkaç emektarın dışında Avrupa Süper Kupası'na kramponlarıyla imza atmış kimse yok. Herkes "bu takım acaba beşinci olabilir mi?.. Borç batağından kurtulma şansı var mı?" tartışması yapılıyor.
Kimsenin elini cebini sokmaya niyeti yok.
Tıpkı bankalar için söylenen özdeyiş gibi...
"Hava güneşliyken şemsiye önerirler. Ama yağmur yağdığında ortada yokturlar."
Ve Galatasaray - avaraj farkı bir yana - içerde birinci sıradayken Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalin eşiğindeyken kongre...
"Biz de varız..."
Bunu diyenlerin içinde arkadaşlarım var. Onların arkasında olanların içinde çok yıllara dayanan dostlarım var.
Ama dostluk karşılıklıdır. Onları anladığım kadar, onlar da beni anlamalılar. Yönetimde olan grup Galatasaray ortadayken, kimse ucundan dahi tutmak istemezken bugün yönetimde olanlar onu sırtladılar, omuzlarına aldılar. Birşey beklemediler.
Bu kulübün borçlarını ödediler.
Neredeyse "mucize" bir başarıyı gerçekleştirdiler. Bir bakıma 11 oyuncusuyla yeni sayılabilecek Galatasaray, üstelik yıldız olmayanlarla içerde birinciliği, dışarda çeyrek finalin eşiğini Türkiye'ye ve Galatasaray camiasına sundular.
Adları tek bir çirkinliğe, gölgeye bulaşmadı. Peki neden "siz değil, bir başka yönetim" denecek?
Eğer "teşekkür" böyle olursa Galatasaray'ı zor günlerinde kimler sırtlanır, omuza alır?
"Vefa"da sadece "boza" değildir.
Beşiktaş'a bakıyorum.
Bu yönetimin başında Serdar Bilgili var.
Çocukluğunu tanıdığım - babası dostum - olanlar var.
Risk aldılar.
En zor dönemde yönetici değiştirdiler.
Ligde 7 puan geriden gelip doruğa çıktılar.
"Kartal'ın yeri zirvedir" söylemini doğruladılar.
"Beşiktaşlılık ruhunu" gençlerle reenkarnasyon (yeniden doğuş) sürecini oluşturdular.
Ve kongre...
"Siz gidin, biz geleceğiz".
Neden?
Yoksa ortada Galatasaray ve Beşiktaş yönetimlerinin cezalandırılmaları gereken "suçları" mı var?
Takımlarını iyi yönetmekle, zirvede tutmak ve zirveye taşımakla suçmu işlediler?
Ceza almalarımı gerek?
Ben Galatasaraylıyım. Babam Beşiktaş'ta spor yaptığı için o takımı...
Atatürk'ün takımı olduğu için Fenerbahçe'yi de severim.
Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı'nın ekonomi devriminde öncüler olmaları gibi Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın da devrimci misyonları olduğuna inanıyorum.
Bu kulüplerimize özen göstermenin genelde diğer kulüplere ve ulusal sporumuza büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.
Türkiye'de işportayla yaşama atılan her gencin ideal ufkunda bir gün Koç, Sabancı ya da Eczacıbaşı olmak vardır.
Her genç sporcunun da ufkunda, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş da oynamak yer alır.
Bu motivasyon, genelde Türkiye de sporunun çıtasını yükseltir.
Şu sıralarda yönetim değişikliğini öngören kongreler zaman sapmasıdır.
Sekron şaşmasıdır.
Üç takımın "foto - finish" gibi burun buruna geldikleri final sürecinde büyük kongre...
Anlamı var mı?
Savaşın ortasında komutan değişikliği gibi bir şey.
Galatasaray ve Beşiktaş'ta yönetime talip olanlar ciddi, düzeyli, takımlarını seven saygın isimler. Ama keşke kendilerini destekleyenlerle birlikte bu kongrelerin mayıs ortalarına ertelenmesi için girişimde bulunsalar.
Lig biter...
Avrupa Şampiyon Kulüpler karşılaşmalarında - Galatarasaray için - sonuçlar belli olur.
Daha transferlerin başlamadığı, takımların yeniden yapılanmaları için önde zaman bulunan mayıs ortaları, kongreler için ideal tarihtir.
O zaman herkes oylarını daha gönül rahatlığıyla kullanır.
"Top"un dikişleri atmaz.