2005-2006 kadrosu "Galatasaraylılık ruhu" için araştırmalara "referans" olabilir.Bir de şampiyonluk kupasını kaldırırlarsa, hepsinin evlerinin önlerine GS armalı birer top heykeli armağan edilmeli.Nedenini anlatayım.................................Unutulmaz futbol yıldızı Di Stefano, evinin girişine bir top heykeli yaptırdı. "Teşekkürler ihtiyar" yazılı bronz plakayı da heykelin mermer kaidesine çaktırdı.Futbolda virtüoz olmak için birinci koşul, onu "sevmek..."Hatta "âşık" olmak...Di Stefano'nun evinin girişinde duran o koca futbol topu heykeli, işte bu aşkın simgesidir. Topu seversen, topla sevişirsen, top da seni sever. Senin vücut diline uyar.Seninle birlikte aşk yaparcasına hareketlenir.Zaten "gol" de futbolun "orgazmı" değil mi?.............................Topla sevişen futbol yıldızlarına dikkat ediniz...Onlar topa asla sinirlenmez, küsmezler.Hatalı hareketlerinde ya da gol kaçırdıklarında hınçlarını toptan alarak ona tükürürcesine tekme patlatmazlar.Büyük Pele, 1000. golünü attığında yeşil sahaya diz çökmüş, topu dudaklarına götürmüş ve onu sevgi, saygıyla öpmüştü...............................Topa sevgi ve saygı duyan futbol yıldızları, dikkat ediniz rakip oyunculara da hırçınlık yapmazlar.Öfkelenerek yumruk atmaya, itiş kakışa yönelmezler.Onların sorunları kendi performanslarıdır.Ronaldinho'yu hiç rakip oyuncularla kavgaların, itiş kakışların arasında gördünüz mü?Hayır...Onun dudaklarında hep gülücük vardır.Mutlu ve muzip gülücük...Mutludur, çünkü kendisiyle barışıktır, top onun sevgilisidir.Muziptir, çünkü çalımlar atarak, rakibi şaşırtan sürprizler yaparak, kaleciyi ansızın avlayan füzeler çıkararak, şeytanın aklına gelmeyecek asistler üreterek eğlenmeyi sever.Bacaklarını, ayaklarını usta bir ressamın fırçası gibi kullanıp estetik görüntüler çizerek futbolun sanatını sergiler.Karşı takım oyuncuları da böyle bir ustaya saygılıdır.Ona bulaşmazlar.Türkiye'de Lefter ve Metin Oktay da öyleydi.Günümüzde Hakan, Sergen ya da Alex...Onlara bırakın karşı takım oyuncularını, tribünlerde karşı takım seyircileri de saygı duyar..................................İyi futbol, tribünlerin eğitmenidir.Amigoların kışlaları sanılan ve anılan en netameli tribünler, zaman zaman çok başarılı oynayan ve hatta galip gelen karşı takımı ayakta alkışlamadılar mı?................................Başkanlar, yöneticiler dillerine hâkim olamazlarsa... Sporculuk ruhuna hiç yakışmayan söylemleri ağız dolusu telaffuz ederlerse... Onların yöneticileri rakip yöneticilerle ağız dalaşına girerse...Tribünleri tahrik ederlerse...Medya da futbolda şiddete çanak tutarsa...Uzaktan kumandalı kimi hakemler maçı çığırından çıkarırlarsa...Futbolcular onların sinir uçlarına gönderdikleri bu mesajlarla sahada hırçınlaşırlarsa... Tribünlerin de zıvanadan çıkması sosyal psikolojinin "sirayet" kuralı gereğidir.Bunun "imam ve cemaat" söylemiyle örtüştüğü açıktır..................................Bugün oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray maçı, işte bana bunları düşündürdü..................................Her iki renkleri taşıyan futbolcular topa küsmez, öfkelenmez, topla sevişirlerse... Hepsi kendilerini birer Ronaldinho gibi mutlu ve muzip hissederlerse... Oluşturacakları pozitif elektrik, tribünleri de sarar..................................(*) MOZART'tan MADONNA'ya / Peter WICKE / YKY / Nisan 2006. g.civaoglu@milliyet.com.tr RUH HİJYENİ deyimini ilk kez okudum ve bugünkü Fenerbahçe-Galatasaray maçını düşündüm. (*) Galatasaraylı futbolcular 8 aydır bunca olanaksız koşullarda formalarının hakkını vererek 3 puan farkla zirvedeler. Bugün Fenerbahçe'yle şampiyonluk kavşağında karşı karşıya gelecekler. Galatasaraylı futbolcuların ruhlarıyla "ruh hijyeni" deyimi örtüşüyor.