Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Simon Kuper’in “FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR” kitabı sanki “Diyarbakırspor” sürecinin referansı...
Oyun yeşil çimlerin ötesinde siyaset sahasına savruldu.
Terör ve terörle mücadele ekseninde dönüyor top...
Devlet, Diyarbakırspor’un küme düşmesini önleme çabasında.
Başbakan Erdoğan bile bu iradeyi açıkça dile getirdi.
Buna karşılık sanki birileri “Diyarbakır Süperlig’den dışlansın” tezgâhını işletiyor.
Bursaspor maçında yan hakeme başına stadın betonundan sökülen kocaman bir taş atıldı.
1 santim farkla şah damarına isabetten kurtuldu.
Birkaç dakika içinde ölebilirdi.
Böyle durumlarda maçın tatil edilmesi Federasyon’un ve Merkez Hakem Kurulu’nun talimatı.
Hakem de bu talimatın gereğini yerine getirdi.
Dün Federasyon durumu değerlendirdi ve Bursaspor’u hükmen 3-0 galip ilan etti.
Yani...
Diyarbakır’da önce İstiklal Marşı’na karşı eylem, sonra Bursaspor kalecisine madde yağmuru ve nihayet maçın tatiline varan son darbe...
Buram buram provokasyon.
Peki...
Daha önce Bursa’da oynanan maçta Diyarbakırsporlu oyunculara “PKK dışarı” tezahüratı olmasaydı ya da Federasyon Bursa’ya da ceza verseydi, Diyarbakır’daki olaylar yaşanmayabilir miydi?
Sanmıyorum...
Çünkü bu olayda gerçekten “futbol asla sadece futbol değil...”
Ne yapıp edip “küme düşürme senaryosu” oynanacaktı/oynanıyor.
İstanbul’da Diyarbakır-İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçının 87. dakikasında 50-60 kişinin sahaya dalması, hakemleri ve futbolcuları kovalaması bir spontane olay değil.
Karanlık tezgâhın provokasyonu.
Şimdi Federasyon bu kez de İstanbul’daki olaylar nedeniyle Diyarbakırspor’u hükmen 3-0 mağlup ilan edecek mi?
Kurallar bunu gerektiriyor.
Ama...

Haberin Devamı
Top siyasette
Sezilerim “Federasyon’un maçın bitimine sadece 3 dakika kala tatil edilmesini dikkate alarak bu skoru sonuç olarak ilan edeceği” yolunda.
Böylece Diyarbakırspor kümeden düşmüş olmayacak.
Devletin bakış açısı böyle...
Başbakan da, Genelkurmay Başkanı da bu görüşte...
Aklı başında herkes bu görüşü paylaşıyor.
Fakat...
Ya sonra?
Önümüzde daha başka maçlar da var.
Senaryonun sayfaları bitmiş değil.
Burada devletin sadece irade ortaya koymakla yetinmemesi, güvenlik önlemlerini alması gerekir.
Ne yazık ki polis Diyarbakır’da yeterli önlemleri almamıştı.
950 polisin sadece 350’si stada girmiş, 600’ü dışarıda bekletilmişti.
Dolaşan söylentilere göre polis, stat görevi için Federasyon’dan ödenek bekliyor.
Doğru mu?
Bilemem ama önleyici etkinlikte konumlanmadıkları bir gerçek.
Öte yandan bir başka söylenti daha...
“Devletin sahip çıkması nedeniyle Diyarbakırspor’un yörede pek de benimsenmediği” yolunda söylemler var.
Peki hangi takım daha içselleşmiş?
“Diyarbakır Belediyespor” deniyor.
Yani...
Bir kez daha vurgulayayım:
Bu işte “futbol sadece futbol değil...”
Dar alanda siyasetle paslaşmalar sürüyor.

7 MİLYON ENGELLİ
Önce bir önemli farkın altını çizelim.
“Özürlü” değil, “engelli...”
Çünkü “özürlü” aşağılayıcı bir söylem.
Şu söz bir gerçek:
“Hepimiz bir engelli adayıyız...”
Kimin hangi an, hangi kaza ya da başka bir nedenle “engelli” olacağı hiç belli değil.
Pazartesi gecesi TİM’de (Türker İnanoğlu Maslak Gösteri Merkezi) çok anlamlı bir etkinlik vardı.
Türkiye’nin gözde sanatçıları beraberlerinde birer engelliyle sahne aldılar.
Harika bir gösteriydi.
Geliri engelli çocuklara verilecek bu gecenin mimarı Dilara Endican’dı.
Dilara’nın öncülüğünde MİKA-DER (Minik Kalpler Derneği) ve SHÇEK (Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu) işbirliğiyle Galatasaray’ın kanatları altında düzenlendi bu etkinlik.
Türkiye’de 7 milyon engelli var.
Bu insanlarımızı kucaklamak üzere sevgili İsmail Cem partisinin programına geniş bir katkı projesi koymuştu.
Hem vicdanın gereğidir hem de biraz siyaset pazarlaması yeteneği olan her politikacının dikkate alması gereken bir kitledir.
Engelliler basketbol takımı olan Galatasaray’ın bu etkinlikle milyonlarca engellinin kalplerine sımsıcak uzandığını düşünüyorum.