İsviçre karşısındaki Milli Takım'da ise, "kazanmak inancı" beyinlere yazılmıştı...Bir hafta arayla aynı statta 4'er gol...Birini, Türkiye Milli Takımı attı. Karşısında 14 maçtır yenilmemiş genç ve diri İsviçre Milli Takımı vardı.Diğer 4 golü atan takım Milan oldu. Karşısında daha ilk dakikalarda teslim olmuş bir Fenerbahçe...Şimdi, Türkiye Milli Takımı'na 4 gol attıran, hem de daha maçın başında çok talihsiz bir penaltıyla 1-0 mağlup duruma düştüğü halde ay-yıldızlı formayı net galibiyete taşıyan Teknik Direktör Fatih Terim'e "infaz sehpaları" kuruluyor.Neden?Fatih Terim, İsviçre'deki 2-0 yenilgiden, Türkiye'yi 3-0 galibiyete taşımak için gerekli olan psikolojiyi üretti. Kazanma inancını beyinlerde başlattı. Tekrarlıyorum...Usta ve deneyimli bir komutanın stratejisini uyguladı.Seks, yatakta değil, beyinde başlar.Savaş, önce komutanın beyninde kazanılır, sonra arazide...Başarı yolculuğu beyinde "kazanacağına olan inançla" başlar.Maç da, önce teknik direktörün ve futbolcuların beyninde kazanılır, sonra "kazanmak inancıyla" çıkılan yeşil sahada...Fatih Terim, işte bu gerçekleri hayata geçirdi.Daha İsviçre'deki basın toplantısı ile bu psikolojik stratejinin düğmesine bastı.Uçakta, sütunlarda, TV ekranlarında, yöneticilerin konuşmalarında, tribündeki koltuklara konulan binlerce Türk bayrağında, her seste, hatta rüyalarda, bu psikolojiyi tırmandırma mantığı vardı.Ne yapsaydı yani... "Işığını yitirmiş buzhanedeki balık" gibi mi olsaydı? Daum'un donuk ve yabancı tavrında mı olsaydı?Daha İsviçre'deki yenilgide futbolcularını "onlarla aralarında sınıf farkı var" diye mi suçlasaydı?Gene Daum gibi "Bir sonraki maçı alamazlar. Bunlar zaten içerideki karşılaşmalara alışmışlar" söylemiyle, kendi futbolcularını küçümsemeli miydi?Bir sonraki maç için Türkiye'ye daha ayak basmadan havlu mu atmalıydı?"Aslanlar gibi çarpışacağız, Almanya'ya gitmek için oynayacağız" diyen ve bu inancını futbolcularının beyinlerine ve yüreklerine de kazıyan, 4 gol attıran bir teknik adamı şimdi gözden mi çıkaracağız?Maçın başında Alpay'ın o talihsiz elle oynaması ve penaltısı olmasaydı, Fatih Terim'e 4-1 skorla, omuzlar üzerinde şeref turu attırılmayacak mıydı?Onun karşısında tavır koyanlar tarafından göklere çıkarılmayacak mıydı?Oluşturduğu bu "galibiyet psikolojisi" ile sonuca gittiği için alkışlanmayacak mıydı? "Liderlik kalitesine övgüler döşenilmeyecek miydi?"Sonuçta gene de 4-2 gibi net bir galibiyete imza attı.Karşısında olanlar bile sahaya çıkardığı takımın en isabetli seçim olduğunu TV ekranlarından, daha maç oynanırken söylemediler mi?......................Devre arasında yaptığı konuşmalar, video görüntüleriyle yayımlandı."Galip gelmek" psikolojisini yükseltirken uyarıyor da:"Sakın tahriklere kapılmayın. Sağduyunuzu yitirmeyin..." Maç sırasında eliyle 6 ve ayağıyla da bastır işareti yapmış... "6 numaraya bastır" yönlendirmesinde ne var?.. Daum gibi seyretse miydi?Fatih Hoca mı İsviçreli oyuncuya çelme takmış, o mu olayları başlatan?Rezaletin nasıl başladığı TV'lerde kaç kez gösterildi.Maç bitiminde, yedek kulübesindeki futbolculara "girin" işaretini vermiş. Ne var burada?Tünele İsviçreliler girmiş, Türk Milli Takımı girmiş, itiş kakış var. Kendisi ve futbolcuları dışarıda gözlemcilik mi yapacaklardı?Hangi direktör, futbolcusunu o hengâmede yalnız bırakır?İçeride Fatih Terim'e bir "suç yükleme" gayretkeşliğidir sürmekte... Onu yemeye kararlılar...Ve... Gelen haberlere göre, FIFA'yı da etkilemeyi başarmışlar. Kurtların önüne, kendi ellerinizle yaraladığınız aslanı atmak bu.Çok yazık...Türkiye, bu değerli evladına sahip çıkmalıdır. g.civaoglu@milliyet.com.tr Seks, futbol, savaş, başarı... Hepsinde her şey, önce "beyinde" başlar. Milan karşısında Fenerbahçe'nin yoksunluğu buydu.