Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Türkiye’nin dış politikasında “trapez” hareketleri sürerken, olası kazalara karşı “güvenlik ağı” örülmüş ve gerilmiş değil.
Azerbaycan’la trapezlerden fırlayıp havada bilek bileğe kenetlenme olamıyor.
Partner uyumu koptu.
Ermenistan ile İsviçre’de sürdürülen gizli görüşmeler ve sınır kapısının açılması için anlaşma Rusya’ya sızmıştı.
Rusya tarafından da Azerbaycan Başkanı Aliyev’e servis edilmişti.
Kıyamet kopmuştu.
Bu sürecin faturasının dönemin Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a çıkarıldığı yolundaki fısıltılar diplomasi kulislerinde dolaşıyor.
Gerçi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Azerbaycan Parlamentosu’nda kürsüden “şeref sözüyle” güvence verdi ama kuşkular hâlâ dağılmış değil.
Çünkü Ermenistan ile parafe edilen protokolde “sınırın açılması için Karabağ sorununun çözülmesi” koşulu yok.
TBMM’de oylanarak onaylanması için Dışişleri Komisyonu’nda inceleniyor.
Ermenistan’da ise önce Anayasa Mahkemesi’nde incelenmesi ve Anayasa’ya uygun görülmesi halinde parlamentoya gönderilmesi süreci var.
Yani protokolün iki tarafta da onaylanması zor görünüyor.
Karabağ için formül şöyle.
Karabağ’ın etrafındaki 7 bölgeden Ermenistan kuvvetleri çekilecek.
Merkezde kalan Karabağ ile bağlantı koridoru açılacak.
Yani bırakın Karabağ’ın Ermenistan tarafından tümüyle boşaltılarak Azerbaycan’a verilmesi ve bundan sonra Ermenistan sınırının açılmasını bir yana, bu “7 çevre bölgesinin boşaltılması” gibi bir ara formülü bile hayata geçirmek çok zor. Bu durumda Türkiye’nin kazancı ne oldu, zararı neler olur?
Cevabı şöyle:
Ermenistan’la protokolün açıklanması Mart 2009 sonuna denk getirildi.
Türkiye lehine güzel bir rüzgâr yaratıldı.
Küresel görücülere “uzlaşmacı Türkiye” vitrini çizildi.
Bu sayede “Ermeni kıyımı” kararının Kongre’den geçmesi engellenmiş oldu.
ABD ve onun yeni Başkanı Obama ile Türkiye arasında patlayacak kriz atlatıldı.
Ne var ki...
2009 sonuna geliyoruz.
Protokol iki ülkenin parlamentosunda -hâlâ- oylanmış ve onaylanmış değil.
Mart sonuna kadar da umut verici işaretler görünmüyor.
Peki 2010 Nisan ayında ne olacak?
“Ermenilere kıyım” saatli bomba gibi, nisanı bekliyor.
Geçen yıl ertelenmiş olan patlama için Nisan 2010’da pim çekilebilir.
Öte yandan, Azerbaycan ile ilişkiler bir türlü ısınmıyor.
Enerji hatları öngören iddialı projeler ilerlemiyor.
Uluslararası sorunlarda Türkiye’nin Pakistan ve Bangladeş ile birlikte lehine tereddütsüz oy veren üç sağlam dost ülkeden biri Afganistan’ın gönül bağlarında kopmalar oldu.
Ermenistan konusu elbette bir çözüme ulaşmalı, bunun için cesur adımlar atılmalı ama altında güvenlik ağı gerilmeden trapezde çift takla atma girişimleri çok tehlikeli.

Haberin Devamı

TRAPEZ - 2
İsrail ile ilişkilerde de altında “güvenlik ağı olmayan” trapez uçuşlarıyla tehlikeli görüntüler veriyor.
Önce... “Obama’nın ajandasında İsrail’in artık ilk sıralarda yer almadığı ve bu nedenle de Ankara’nın Tel Aviv’e dirsek gösterdiği” yolundaki yorumlara işaret etmekte fayda var. İsrail’de yayımlanan Haertz gazetesinde çıkan bu yorum çok da geçerli değil.
İsrailli diplomatlara göre iki ülke arasındaki ilişkiler çok daha derin ve özel.
Başkanlar ve iktidar partilerinin değişimlerine göre “ajandadaki yer” aşağılara kaymaz.
Buna karşılık Türkiye-İsrail ilişkilerinde de zaman zaman ciddi gerilimler, buzlanmalar olsa bile “akıl oyunları” teorisi gereği iki ülke “kazan kazan” konumuna yeniden dönerler.
İsrail bunun adımlarını atmakta.
Pazartesi günü İsrail’in Ticaret ve Sanayi Bakanı Bünyamin Ben Eli Ezer, İsrail işadamları ile birlikte İstanbul’a geliyor.
İki ülke arasındaki ekonomik bağların yeni aktörlerle artırılması hedeflenmiş.
Ardından Ankara’ya geçecek.
İki ülke arasındaki karma komisyon eşbaşkanı olarak aynı sıfatı paylaşan Savunma Bakanı Vecdi Gönül’le görüşecek.
Tel Aviv’den siyasi içeriği de olan bir mesaj getiriyor.
Ayrıca...
İsrail Türkiye’ye, Kasımpaşa’da doğan ve büyüyen, Türkçeyi çok iyi konuşan gerçek bir Türk dostu olarak tanınan Moşe Kamhi’yi İstanbul Başkonsolosu olarak atadı.
Özel bir seçim bu.
Moşe Kamhi üniversiteler arası değişimler, ziyaretler uluslararası değer de Musevi sanatçılarının Türkiye’ye getirilmesi, iki ülke psikanalistleri arasında ortak toplantılar gibi bir çift açılımlı trafiği başlatmış durumda.
NATO hava manevrasına İsrail uçaklarının davet edilmemesi ve bu arada İsrail kuvvetlerinin “çocuklara, sivillere fosforlu bombalar attıkları” yolundaki iddialarla oluşan negatif elektrik henüz toprağa verilmiş değil.
Türkiye’den İsrail’e petrol, gaz ve su hatları projesi de rafta.
Trapezin altındaki boşluk hâlâ tehlikeli...
Buna Amerika’daki Musevi lobisinin de ters bakışlarını ekleyiniz.
Trapeze çıkmak kolay değil...