Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem Gül’ün “tahliyeleri” ile sonuçlanan AYM kararı için “Sessiz kalırım, saygı duymam, uygulamam” söylemi sonrası fırtına koptu.
Zaten Afrika’ya uçmadan önce beraberindeki gazetecilere “Artık bu sözler ortalığı çalkalandırır” mesajını vermiş.
Öyle de oldu.
Fildişi Sahili’ne inişte gazeteciler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Sizin Anayasa Mahkemesi kararı için sözlerinin konuşuluyor sadece” deyince Cumhurbaşkanı Erdoğan “Demek isabet olmuş” cevabını vermiş.
Yani...
Gerçekten “gündem yapmak” istemiş de olabilir.
DEMİREL: ‘KONUŞSUNLAR’
1970’li yılların sonuydu.
Süleyman Demirel Başbakan...
TRT televizyonu için Başbakanlık’ta bir söyleşi yaptık.
Güncel sorularıma cevap verirken, “Bu yılki bütçemiz trilyonu aşacak” dedi.
İlk kez “trilyon lira” telaffuz edilmişti.
Refleksle “Trilyon mu dediniz?” diye sordum anında.
O ise gayet sakindi:
“Büyük Türkiye büyük rakkamlara geçmeli. Trilyonları konuşturacağız artık...”
........................
Söyleşi bitti.
Akşam yemeği saatiydi.
“Eve gidelim, değerlendirelim” diyerek davet etti.
Otomobile bindik.
Yanında solda oturuyordum.
Gevrek bir kahkaha attı.
Ve...
Bakın ne dedi:
“Bu program, akşam yayınlanacak. Seyreyle gümbürtüyü. Varsa yoksa -trilyon- konuşulacak. Onlar trilyonla uğraşırken bizde devlet işlerini yaparız.”
Hissettim ki medyaya ve siyasetin aktörlerine oyalanacakları malzeme sunmuş.
........................
Cumhur-başkanı Erdoğan’ın da böyle bir “gündem” motifi var mıydı, bilemem.
Fakat...
“Amaçsız” konuştuğunu da hiç sanmam.
DERİN HUKUK
ANAYASA Mahkemesi kararında iktidar kanadının tepkisi “bu kararla davanın aslına girildiği” görüşüne dayalı.
Çünkü...
Mahkeme kararı tahliyeyi “ifade özgürlüğünü” temel alarak “hak ihlaline” bağlamış.
İktidar kanadı ise Can Dündar ve Erdem Gül’ün “gazetecilik ve haber” nedeniyle değil “casusluk suçlamasıyla” yargılandıklarını öne sürüyor.
Son karar elbette bu iki gazeteci arkadaşımızı yargılayan mahkemeye ait.
Göreceğiz.
Ancak... Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu “AİHM”nin içtihatlarına işaret ediyor.
Bu içtihatlara göre “Devletin GİZLİ statüsündeki sırları” gazeteciye gelirse, bunu yayımlar.
Bu bir gazetecilik faaliyeti olur.
Ama...
Gazeteci “para vererek, ya da aşka teşvik edici vasıtalarla birisini/birilerini devlet sırrını çalmak, heklemek gibi yollarla elde etmeye yönlendirirse ve yayınlarsa” işin rengi değişiyor.
Bu takdirde yaptığı şey gazetecilik değil, “casusluk” kapsamına giriyor.
........................
Yargı sürecini ve kararını etkilememek için ayrıntıya girmiyorum.
Sadece evrensel hukuka -genel- gönderme yaptım.
Mahkeme elbette çok daha ayrıntılı ve derin araştırmalar yapacak, adaletin tecellisine özen gösterecektir