Bugün Evet.Çünkü... Sadece gözleri açıkta bırakan burkaya, yüzün bir bölümünü açmaya olanak veren kara çarşafa göre elbette modernliktir.Kadının sanki bir potansiyel günaha çağrı objesi gibi görülerek kumaşlarla sarıldığı, umacıya dönüştürüldüğü uygulamalara kıyasla türban, daha ileri, daha ılımlı bir anlayışı ortaya koyar.Bir diğer soru:Türban, çağdaş yaşamın geriye sarılması mıdır?Bu açıdan bakıldığında o soruya da "evet", doğru cevap olur.Başı açık, kendini potansiyel günaha çağrı objesi algılamalarına bırakmayan, cinsiyet ayrımı olmaksızın tam özgür ve eşit bir dünya insanı olmak elbette daha ileri aşamadır. Modernlik kavramıyla örtüşür.Yani... Hadise "nerede durduğunuza" ve "nereden baktığınıza" endekslidir.Blue jean'i, vücuduna oturmuş dar ceketi, topuklu pabuçlarıyla "türbanlı" bir genç kadın softa zihniyet için "cehennemlik" sayılabilir.Aynı türbanlı kadın, ödünsüz laik kesimde "irtica mesajı" olarak bile algılanır.........................O nedenle... Türkiye'de "türban", bir sorun sarmalı halinde döne döne yaşanıyor.Yıllar boyu Anayasa Mahkemesi ve YÖK diktası iddialarıyla "türban" gündemde kaldı.2007'de türban bunalımı "Çankaya sorunu" olarak tartışıldı.Şimdilerde "protokol sorunu..." Ve... Hepsinin kökeninde olan, Anayasa'daki laiklik yorumu...Anayasa'yı değiştirerek bu sorunun aşılması planı uygulamaya konmuş bulunmakta.Elbette... Anayasa'ya sadece "başı örtülü yükseköğrenim yapılabileceği", "Yüksek Askeri Şûra Kararları aleyhine yargıya gidilebileceği" ve "YÖK'ü devre dışı bırakan" değişiklik hükümleri konsaydı, kıyamet kopardı.Oysa... Yeni bir anayasa yapmak ve o yeni anayasanın içine bu netameli hükümleri koymak, siyasi bir stratejiydi... En azından şimdilerde yapıldığı gibi "Yeni bir anayasa yapıyoruz. Koca anayasayı türban meselesi haline getiriyorsunuz" söylemiyle eleştiriler göğüslenebilirdi.Neyse... Herkes neyin ne için yapıldığını görmekte. Türban, modernlik midir?.. Peki Anayasa değişirse, türban sorunu gerçekten aşılır mı?Bu soruya "evet" cevabını verenlerin yanı sıra "Hangi anayasa olursa olsun içinde laik devlet ilkesi yer aldıkça, Anayasa Mahkemesi türbana geçit vermez" görüşünde olanlar da var.Bu iddianın dayanağı şöyle:1980'li yıllarda ANAP bir yasa çıkardı.Yasada; "Üniversite öğrencilerinin dini inanışları uyarınca başlarını, saçlarını ve boyunlarını örtebileceği" hükmü yer alıyordu.Ancak... Mahkeme, "Laik devlette, din kurallarından söz eden yasa olamaz" gerekçesiyle bu maddeyi iptal etti.Gerekçede, "Anayasa'nın 2. maddesindeki laiklik ilkesinin nasıl yorumlanması gerektiğini" ayrıntılarıyla anlatıyordu.ANAP bu kez "Kanunlara aykırı olmadıkça kılık kıyafet serbesttir" diye bir kanun daha çıkardı.Anayasa Mahkemesi, "türbanın laiklik karşıtı bir giysi olduğu" gerekçesiyle, maddenin, "türbanı serbest bırakmadığını" vurguladı.Nihayet Anayasa Mahkemesi, Erbakan'ın Fazilet Partisi'ni de, "türbana özgürlüğün savunulmasını laiklik karşıtı eylem" ve "türbanlı bir kişinin milletvekili yapılmasını ise, laikliğe aykırı" bularak kapattı.Bu durumda Anayasa'da "laiklik" ilkesi kaldıkça, hangi anayasa yapılırsa yapılsın, üniversite kapılarının türbana açılamayacağı görüşü var.Oysa... İptal edilen 2 düzenleme, yasalarda yer alıyordu.Anayasa, yasalardan daha üstündür.Bu kez türbana yeşil ışık yakan madde ise, anayasa hükmü olacak.Anayasa Mahkemesi ne karar verebilir?..Hukukun "yorum" yöntemlerinden biri, "Özel maddenin, genel maddeye önceliğidir."Anayasa Mahkemesi, "türbana yeşil ışık" özel düzenlemesini esas alır.Diğer yorum ise, "Anayasa maddelerinin kendi iç hiyerarşik sıralanması" yöntemidir.Türbana yeşil ışık yakacak bir madde, Anayasa'nın "değiştirilebilir" hükümleri arasındadır."Laiklik" ise, Anayasa'nın "değiştirilemez" hükmüdür. Devletin şeklinin temel unsurudur.Anayasa Mahkemesi, buna öncelik verir.........................Mahkeme kapısına gitmeden ve de "Ben çoğunluğum, benim dediğim olur" dayatması yapmadan, ulusal uzlaşma formülleri üretmek, aklın yoludur. gunericivaoglu@milliyet.com.tr ANAYASA DEĞİŞSE DE