Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Türbanın dar alanında siyaset çalımları dışında kadınlar yazısı.
Kadına estetik olarak çoğu sazlar yakışır.
Ama...
Önceliklerim var.
Arp, çello, flüt ve ut...
Cuma gecesi bir arp resitali vardı İstanbul'da. Sesin, sazın, güzel ellerin, zarif kadının bütünleştiği gerçekdışı bir zamanda yaşadım.
Şirin Pancaroğlu Türkiye, İsviçre, Endonezya ve Amerika'da eğitim almış, müzik kariyerini farklı coğrafyalarda oluşturmuş.
Şimdi Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi.
Tutkusu, çocuklar için bir arp sınıfı açmak. Bunun için çok küçük sayılabilecek katkı yeterli.
Şirin gibi örneklerin her alanda çoğalması, başın içindekileri tartışmayı zenginleştirir. Dışındaki örtü savaşlarını daha da anlamsız hale getirir.

Şirin'in resitali bir kutlamanın zafer müziğiydi.
1991 Nobel Fizik Ödülü sahibi Pierre - Gilles de Gennes başkanlığında 13 değerli bilim adamından oluşan uluslararası jüri, Avrupa kıtasında yılın bilim kadını olarak Profesör Ayşe Erzan'ı seçmiş.
O gece bu başarı için düzenlenmişti.
Anlaşılmayacağını bile bile gene de yazayım.
Ödüllendirilen incelemesi "metallerin özelliklerine safsızlıkların etkileri konusunda yaptığı ayrıntılı nümerik simülasyon çalışması."
Erzan Avrupa ödülünü aldı.
Jüri tarafından ayrıca Afrika kıtasından Mısırlı Karimat El - Sayed, "Kristalografi ve metalurji dallarına katkıları..." Asya - Pasifik'ten Çin Bilim Akademisi Profesörü Fang Hua Li, "Elektron mikroskopisi..." Güney Amerika'dan Arjantinli Mariana Wessmann, "metallerin özelliklerine safsızlıkların etkileri için nümerik simülasyon çalışması..." Kuzey Amerika kıtasından ABD'li Johanna M. H. Levelt Sengers, "Termodinamik çalışmaları" nedenleriyle kıtalarının bilim kadınları seçildiler.
Yani Prof. Dr. Ayşe Erzan dünyanın bu yıl en iyi 5 kadın fizikçisinden biri.
Bu organizasyon, her yıl, UNESCO ve L'oreal işbirliği ile düzenleniyor.
Bir kozmetik devinin kadını sadece güzellik objesi, yıkanması, boyanması, parlatılması, cilalanması gereken canlı heykel gibi görmemesi güzel.

Prof. Dr. Ayşe Erzan'ı kimse cinsiyetini unutmuş, tuğla gibi kitaplarla örülmüş duvarların arasındaki gönüllü köle, bir unisex görüntü sanmasın. Profesör Erdal İnönü'nün öğrencisi, keyifli ve neşeli bir grup bilim kadını ve bilim adamının arasında tanıdım onu.
Hoş, ilginç, yaşam doluydu. Genç bir bilim kadını. ABD'de lisans ve doktoradan sonra, İTÜ'de asistanken 12 Eylül ihtilali olmuş.
Çekmiş gitmiş... İsveç, Norveç, İsviçre, Portekiz, Hollanda, Almanya üniversitelerinde öğretim üyeliği... Profesörlük.
Şimdi İTÜ'de fizik profesörü... 2002'den bu yana Bilim Akademileri İnsan Hakları Uluslararası Ağı Yürütme Kurulu üyesi.
Şimdilerde çalışma alanları... "Seksin evrim stratejisi..." Erzan gülerek "doğanın bunu çok pahalıya mal ettiği" eleştirisinde bulunuyor.
"Deprem faylarının hareketlenmesi" de binlerce matematik işleminden süzülen ilgi alanında.

Ve 4 altın ses...
Alman Büyükelçiliği'nde Türkiye'nin 4 altın sesini dinledik. Soprano, bas, tenor ve bariton... Akar su gibiler.
Siemens bu yarışmayı her yıl düzenliyor. Atatürk gençliği üzerine ışık düşürüyor. Kutluyorum.
Yekta Kara başkanlığındaki jürinin seçtikleri, Avrupa operalarında, konservatuvarlarında ilgi görüyor, kariyer yapıyorlar.
Eczacıbaşı'nın beste yarışması da böyle değerli bir katkı.
Şu görüntülerde türban polemikleri neden yok?..
Yoksa toplumun bir kesimine afyon gibi mi kullanılıyor?