Turgut Özal'ın
Türkiye için projesi şöyleydi:
"Yöre ülkeleri ile petrol, gaz, su, enerji hatları ve ulaşım bağları kurmalıyız.Bu ortak yararlar ağı, Türkiye ile çevre ülkeler arasındaki gerginlikleri giderecek, çıkar bağları oluşturacaktır."
Türkiye'nin sularını,
Suriye, Ürdün üzerinden
Arabistan'a akıtmayı amaçlayan
"Barış Suyu" bu master planın uygulamalarından biriydi.
İsrail'e balonlarla su taşımak da öyle...
Kıbrıs'a deniz altından su boru hattı döşemeyi düşünüyordu.
Ayrıca...
Kerkük - Yumurtalık Petrol Boru Hattı'nın kapasitesini iki katına çıkarmayı,
İran'dan petrol ve doğalgaz,
Suriye'den doğalgaz hatlarının döşenmesini öngörmekteydi.
GAP ile
Suriye'yi de yeşertmeyi ve
Türkiye'ye yakınlaştırmayı planlıyordu.
İstanbul'da imzası atılan
Kazak, Azeri petrol ve
doğalgaz boru hatları projesi,
Rusya'dan doğalgaz boru hattı, onun ufkuydu.
Bugünkü manzaranın tersine, başta
Bulgaristan olmak üzere, komşulara
Türkiye elektrik veriyordu.
Köşeleri
Türkiye, Yunanistan ve
Kıbrıs olan turizm altın üçgenini oluşturmayı düşünmekteydi.
Sınır ve bavul ticareti, bu planın mozaik uygulamalarıydı.
Türkiye, bu ağın ortasında yer alıyordu.
Bölgede ağırlıklı bir
Türkiye'nin,
AB üyeliği için de tercih unsurları üreteceğini,
ABD ve
Rusya gibi devler tarafından daha fazla dikkate alınacağını düşünüyordu.
Nesli tükenenlerden
Dün
Milliyet'in
Yazı İşleri sabah toplantısının konuğu,
Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'di.
Bu projeyi adeta tekrarlamaktaydı.
Onu dinlerken,
Özal dönemi vizyon ekolünün nesli tükenmekte olan bir örneği izlenimini aldık.
Kimi çarıklı, kimi
Amerikan mokasenli, özenti erkanıharplerden ya da taklitlerden söz etmiyorum.
Özal'ın ilk ekibinden olan
Safa Giray, Kaya Erdem veya
Adnan Kahveci gibi dosyasına egemen, konusunu bütün boyutlarıyla tartışabilen, ufku olan, mütevazı ama inandırıcı bir politikacı örneği...
Son Rusya gezisinde, Mesut Yılmaz ve Turgut Yılmaz'ın katılımlarını izah bağlamındaki zorlama söylemleri ve atom santrallerini savunmaya yeltenmek dışında, Ersümer'in performansı umut vericiydi.Özal'ın ön projesini çizdiği,
MGK'nın da devlet politikası haline getirdiği
"Türkiye'nin yöresel yararların kavşağı olması" politikasını kavramış görünüyordu.
Anlatımı, tartışma yetisi ve savunması dikkat çekiciydi.
Bakü - Ceyhan hattı dahil,
Mavi Akım ve diğer enerji projelerini,
Türkiye'nin genel ihtiyaçlarını ve projeksiyonlarını, teknisyenlere danışmadan ortaya koyabildi.
Ayrıntıları ayrıca yansıtmıyorum.
Sayfalarımızda var.
Ersümer, Demirel'in,
Özal'ın politikada ilk görünmeye başladıkları yılların havasında gibiydi.
Onların iyi taraflarını almasını diliyoruz(!)
Bir de böylelerinin sayısının artmasını...
Zaman zaman, ilk izlenimlerle
"hah işte" dediklerimiz, sonradan ağzımızı öylesine yaktılar ki... İhtiyatlıyız.
Mediokr
Türkiye'nin bugünkü en büyük sorunu,
"mediokr" denilen,
orta düzeydeki yetenekler tarafından yönetilmesidir.
Yani...
Büyük vizyon çizemeyen, büyük buluşlar getiremeyen, zihniyet devrimi yapamayacak ama ülkeyi sıradan bir yörüngede döndürmekte olan yönetimler ve yöneticiler tarafından...
Orta zekalı, orta yeteneklilerin zaman zaman yönetime gelmeleri, ülkelerin yazgılarıdır.
Yönetimlerde de her zaman büyük vizyon sahipleri görünmez.
Öyleleri, birkaç nesilde bir ortaya çıkıyor.
Ama...
O çapta, o karatta olmayanlar, kendilerinden evvel çizilmiş olan büyük vizyonları anlayabilseler ve uygulayabilseler, bu da çok önemlidir.
Ülkelerin ve ulusların, tarihteki büyük yürüyüşleri,
sıçramalar yapmasa bile, böylece gene de
kesintisiz sürebilir.
Ama...
Hem
mediokr siyaset ırkından olup
hem de kendini bilmemek ve ülkeye patinaj yaptırmak...
Toplumlar, işte onların çok zararını görüyor.
Not: Geçmiş Berat kandilinizi tebrik eder, başta ülkemiz, tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dilerim.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr