ABD ve İsrail’in, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a “nokta atışları” bireysel mi, yoksa oyun “büyük” mü?
İsrail ve İsrail’e yakın ABD medyasında Müsteşar Fidan suçlanıyor:
“ABD ve İsrail’le paylaştığı istihbarat sırlarını ve İsrail’in İran’daki 10 ajanının kimliklerini İran’a sızdırdı...”
Bu suçlamalar sadece iddia.
Kanıtı yok.
Ancak...
Bunun devamı da var.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu konuda gazetecilerin yönelttiği soruya verdiği cevapta “iddiaları” yalanlamadı...
Ama...
“Doğrulamadı” da.
“Türkiye’yle yakın ilişkilerimiz var” söylemiyle yetindi.
ABD’nin tavrı Türkiye için pek de “tatmin edici” olmadı.
Amaç ne?
“Müsteşar Fidan’ın yıpratılmak, hatta itibarsızlaştırılmak istendiği” dar açılı yorumdur.
Daha önceki yayınlar bunu zaten apaçık gösteriyordu.
Batılı istihbarat servislerine “ona güvenmeyin” mesajı veriliyor.
“Kişisel” görünse de Müsteşar Fidan Türkiye’nin Milli İstihbarat Servisi’nin başında.
Böylece “iddiaları” yansıtan yayınlar aslında Türkiye’nin istihbarat işbirliğini dondurmak hedefli.
Sadece Fidan mı?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da uzun süre kelimelerin yaylım ateşinde hedef oldu.
Fakat...
Açı, aslında, daha geniş...
İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman “Erdoğan radikal bir İslamcıdır” dedi.
“Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması gerekir” söylemine kadar uzandı.
Dahası...
Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde artık “pembe” rengin yerini “grinin bir sürü tonunun” aldığı görünmekte.
Son “G20” toplantısında “Başkan Obama ile Başbakan Erdoğan arasında muhabbet özel notaları uçuşmadı.”
KARTLAR OYNANIYOR
TÜRKİ-YE’NİN İran’dan doğalgaz alımından tutunuz, ticaret dahil dirsek temaslarına kadar çizgi Amerika’da tedirginlik yaratıyor.
“Açık istihbarat” denilen gazete haberlerine göre “Türkiye’nin Amerika’dan istediği ve bazıları silahlı 10 insansız hava aracı Predator verilmemiş.”
Uçurulan fısıltılara göre “Türkiye’nin Predatorlarla alacağı bilgilerin İran’la paylaşılması” kuşkusu varmış.
........................
Bunu anlamak zor. Ayrıca ortada “Amerika’nın yönetim değişikliği sonrası İran’la yakınlaştığı” gerçeği de var.
“Obama ile Ruhani’nin karşılıklı gizli mektupları... ABD tarafından daha önce dondurulmuş olan bankalardaki İran paralarının serbest bırakılacağı...”
Bunlar Ankara’nın bin yıllık komşusu İran ile ilişkilerini koparmamak tavrıyla çelişiyor değil.
.......................
“Türkiye’nin Çin’den füze alımı” ise imzalanmış bir anlaşmaya bağlanmadı.
Belki de “Predatorlar” kartına karşı masaya sürülmüş Türkiye kartı.
Taraflar böyle kartlar üzerinden birbirlerini okuyorlar.
Kaldı ki nükleer tesisler sorununda “İran’ın buzulları çözülmekte.”
Ankara’nın Tahran’la dirsek teması batı bloğunda, gözleri daha az rahatsız edecek.
.......................
Suriye sorununda Türkiye, “radikal İslamcı güçlere mesafe koymakta olduğu” izlenimlerini veriyor.
Gerçi, Esad’la görüşmeler olursa Ankara masanın dışında kalacak.
Ama...
“Radikal İslamcı güçlerin hamisi” gibi “görülmemek/görünmemek” de eksilerden artı üretmektir.
.......................
Burada, İsrail sorunu bir kilit taşı.
İlişkiler “resmi söylemler” ne olursa olsun, hiç kopmadı.
Fakat...
İsrail’in “düşük profilden” ansızın “kesin ve açık tavra” geçişi ayrı bir analizi gerektiriyor.
Son söz:
“İsrail’in kendi topraklarındaki başkentinin yanı sıra ikinci başkenti Washington’dur.”