Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ankara 22 Ekim 1962…

Henüz birkaç aylık gazeteciyim. Başbakanlık önünde bir grup gazeteci saatlerdir bekleşiyoruz.

Dünya büyük bir krizin içinde.

Uluslararası medyada “kıyamet gününden” bahsedilmekte.

Bu büyük kıyamet fırtınasının bir “gözünde” Türkiye var, diğer “gözünde” ise Küba…

ABD Başkanı Kennedy o gün TV kanalları ve radyolardan “donanmanın Küba’yı kuşattığını” açıklamıştı.

Küba “kara sularına girebilecek Sovyetler Birliği gemilerinin bombalanacağını” ilan etmişti.

Gerekçe:

“ABD keşif uçakları tarafından Küba’ya Sovyetler Birliği’nin nükleer füze rampaları inşa etmekte olduğu” saptanmıştı.
Washington’u ve ABD’nin bazı bölgelerini vurabilecek menzile sahip bu nükleer füzeler, kesinlikle kabul edilemezdi.

Haberin Devamı

Ayrıca…

“Sovyet füzelerinin sökülmemesi halinde, Moskova’ya bunun açık bir savaş sebebi sayılacağı” da bildiriliyordu.

……………….

O zamanlar Başbakanlık’ta gazetecilerin oturabileceği, çay, kahve içebileceği bir basın bürosu yoktu.

Bakanlar Kurulu saatlerdir toplantı halindeydi ve aç susuz bekleşiyorduk.

“Türkiye’de de ABD’nin nükleer füzeleri olduğu, bir savaş halinde Rusya’nın Türkiye’ye nükleer başlıklı füze atabileceği” konuşulmaktaydı.

“Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmamak” başarısını gösteren usta siyaset ve diplomasi satranççısı Başbakan İsmet İnönü “bu kıyamet
günü senaryosundan Türkiye’yi sıyırabilecek miydi?”

Türkiye ve Küba

TAKAS

Ardından, Sovyetler Birliği’nin lideri Kruşçev’den cevap:

“Sovyetler Birliği nükleer füzelerini Küba’dan geri çekebilir ancak ABD’de bir daha Küba’yı işgal etmeyeceğine dair yasal güvence vermelidir.”

Ayrıca…

“Küba’dan çekilecek Rus füzelerine karşılık Amerika da Türkiye’ye konuşlandırmış olduğu nükleer füzelerini geri çekmelidir…”

Bu uzlaşma önerisine Başkan Kennedy’nin cevabı zaman almıştı.

Gerilim yüksekti.

Ve...

Bu “takas” önerisine cevap beklenirken “çok sonraları gün ışığına çıkan iki duyarlı olaya” da işaret edeyim…

İKİ DOSYA

Önce Türkiye’yle ilgili olanı…

Kennedy Rus mevkidaşı Kruşçev’in “takasa” dayalı “karşılıklı füzeleri çekme önerisini” kabul etmişti.

Haberin Devamı

Ancak…

“Türkiye’de yarı yolda bırakıldığı gibi bir algının oluşmaması için, Anadolu’daki füzelerin geri çekilmesinin gizli kalmasını” şart koymuştu.

Gerçekten ABD Türkiye’ye ve İtalya’ya “topraklarında konuşlu olan füzelerin eski teknoloji olduğu için geri çekileceğini” bildirmişti.

Bunun için de Rusya’nın 28 Ekim sabahı saat 09.00’da Moskova radyosundan Kruşçev’in mesajının yayınlanmasını beklemişti.

Kurşçev mesajda “Küba’daki Sovyet silahlarının sökülerek geri getirileceğini” açıklıyordu.

Kruşçev’in bu açıklamasını Kennedy’ninki izledi.

……………..

Ve diğer sır dosyası… 22 Ekim ile 27 Ekim 1962 arasında Karayip sularının derinliklerinde bir çatışma yaşanmıştı.

ABD destroyeri USS Beale derinlerde bir Sovyet denizaltısının seyir halinde olduğunu saptamıştı.

Kuşatma nedeniyle Sovyet denizaltısı B-59’a su bombaları yağdırmıştı.

Ancak…

ABD gemisinin kaptanı ve yardımcı subayları birkaç su bombası isabet alan B-59’un “15 kilotonluk bir nükleer füze taşıdığından” habersizdi.

Denizaltının oksijen depoları boşalmıştı ve ABD gemileri tarafından yüzeye çıkmasına izin verilmiyordu.

Haberin Devamı

B-59 denizaltı mürettebatı bunun üzerine “Biz ölelim ama nükleer füzeyi de ateşleyerek unutamayacakları bir ders verelim” görüşündeymişler.

Ancak kaptan Vasili Aleksandroviç Arhipov sağduyulu bir konuşmayla mürettebatı sakinleştirmişti.

“Teslim olmak tek çaremiz” demişti.

Ve bunu kabul ettirmişti.

Kaptan Arhipov belki de dünyayı bir nükleer savaştan kurtarmış oluyordu.

………………..

Küba’daki nükleer füzeler sekiz Sovyet gemisine yüklendi.

Küba’dan Sovyetler Birliği’ne geri götürüldü.

Bu Küba krizi sonrası Moskova ile Washington arasında kırmızı telefon hattı kuruldu.

Türkiye ve Küba

KÜBA VE UKRAYNA

Aradan 60 yıl geçti…

Tıpkı “Amerika’nın Küba’yı işgal etmeyeceği” yolundaki yazılı teminat gibi bu kez de Sovyetler Birliği’nin yerini alan Rusya Amerika’dan “yazılı güvenceler” istiyor.

1 Ukrayna’nın hiçbir zaman NATO üyesi olmayacağının.

2 1997’den sonra NATO üyesi olmuş eski Sovyet uydusu devletlerden NATO’nun güçlerini ve silahlarını geri çekmesinin yazılı garantisi.

……………

Ve gene…

Dünya diken üstünde.

Ya Rusya, Ukrayna’yı işgal ederse!

Neyse ki ABD’nin başında  “savaşla karşılık verilmeyecek”  diyen sağduyulu bir Başkan var.

Rusya’nın da başında donanımlı,    kültürlü, dünya liderleri arasında duayen durumunda olan tecrübeli Putin.

Türkiye ve Küba

MOSKOVA ŞAHİNLERİ

Ancak…

Tehlike Putin’in yakın çevresi…

Dünkü New York Times’taki bir haber/analizin başlığı bu kaygıyı yansıtmakta:

“Putin’in kulağına sahip sert Rus danışmanlar…”

Bu başlığın altındaki satırlar da şöyle:

“Başkan’ın yörüngesindeki güvenlik görevlileri yükselişte.

Onlar Putin’in 2000’lerin başında Batı’ya dostça bir yüz gösteren genç bir liderden -önde gelen liberal danışmanlarla çevriliyken- şimdiki tehdit eden adama evrilişini gösteriyor.”

……………

Ukrayna krizinin başladığından bu yana Putin, hemen her gün medya karşısında ama Ukrayna için henüz tek kelime söylemedi…

……………

Bu yazıda “ALL ABOUT HISTORY” dergisinden yararlandım.