Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

TÜRKİYE’nin sorunlarına iki tüy dikildi. Önce...
Şu “tüy dikmenin” nasıl bir şey olduğuna bir parantez açayım...
Krallık Fransa’sında tuvalet yoktu.
Hatta saraylarda bile.
Rivayet edilir ki, kral ya da kraliçe istediği yere çömelir fazlasını mermerlerin üzerine bırakırmış.
Saraydaki diğer “mavi kanlı” diye anılan asiller de onların yaptığını yaparlarmış.
Özellikle kadınlar uzun ve kabarık etekleri nedeniyle daha da avantajlı durumda olmaları nedeniyle zorluk çekmezlermiş.
Sarayın temizlik görevlileri mermerler üzerine bırakılmış mavi kan dışkılarını toplarmış.
Marie Antoniette, mermerlere bırakılan dışkıların arasında kendisine ait olanın üzerine peruğunu süsleyen tüylerden birini dikermiş.

Haberin Devamı
Tüy dikmek

“Yaptığı yetmemiş gibi bir de üzerine tüy dikti” söylemi buradan geliyor.
Mesut Yılmaz’a ait olduğu iddia edilen ve yayınlanan bir söyleşiden satırlar Türkiye’nin başını çok ağrıtacak.
“Yunanistan ajanları Ege bölgesindeki Türkiye ormanlarını yaktırıyormuş.
Türkiye de Yunan adalarındaki ormanlarda yangınlar çıkarttırmış!..”
Yunanistan medyası bu habere odaklanmış bulunuyor.
Sayfalarında ve ekranlarında Türkiye’yi “sanık sandalyesine” oturttular bile.
Yunanistan savcıları geçmişteki orman yangını dosyalarını raflardan indirmiş incelemeye başlamışlar.
Kanıt arıyorlar.
Atina yönetimi de AB Komisyonu’na başvurarak Türkiye’yi şikâyet etti.
“O zamanki Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz itiraf ettikten sonra başka kanıta gerek var mı” diyordu.
Mesut Yılmaz, yıllarca dışişleri bakanlığı yaptı.
Diplomasinin ince ayarını bilir, diplomasi dilini iyi konuşur.
Deneyimlidir.
Ayrıca daha Ankara Siyasal Bilgiler sıralarından başlayarak usta bir konuşmacı olduğunu arkadaşları teslim ederler.
Ve...
Kendini de siyasi sorunlu durumuna düşürmek yanlışına neden ayağını kaydırsın?
Bunları alt alta koyduğumda, “Yunanistan ormanlarında yangın çıkardık” diyebileceğini aklım hafsalam almıyor.
Zaten kendisi de dün bir açıklamayla o satırları yalanladı.
Ama...
Söyleşiyi yapan gazeteci de “satırlarım doğru” diye ısrarlı.
“Gerçekliğini, gerçekdışılığını” tartışmıyorum.
Ancak...
Ortada bir “tüy dikme” durumu var. Bu kesin...

SİZ FRANSIZ MISINIZ BE?
FRANSIZ Meclisi’nden kıytırık oy sayısıyla geçen ve özgür düşünceye/ifadeye pranga vuran kanun teklifi yasalaşma sürecinde tökezlemeye başlamıştı.
Fransız medyası “soykırımı inkâr edene ceza” öngören bu yasa teklifine karşı tavır oluşturdu.
Kanaat önderleri, sanatçılar, diğer aydınlar “tepki dalgasını” yükselttiler.
Bu gidişle, Meclis’te kabul edilen yasa teklifi belki de senatoda takılacaktı.
İşte tam bu duyarlı süreçte “Türk” oldukları iddiasıyla birileri, yasa teklifini veren Valerie Boyer’in bilgisayar şifresini kırdılar.
Bu kadın milletvekilini “ölümle” tehdit ettiler.
Ve...
Şimdi, bu kez de Fransa’da gazete sayfalarında, köşelerinde, TV ekranlarında bu “tehdit” haberi yankılanıyor.
Kanaat önderleri, sanatçılar, diğer aydınlar da bunu konuşuyor.
Rüzgâr birden yön değiştirdi.
Ters esmeye başladı.
Türkiye rüzgâra karşı oynayan kaleye itildi.
Al başına bela!..
Ya kaş yapayım derken göz çıkardılar ya da bu haltı yapanlar Fransız.
Öyle de olsa böyle de...
O halta ve üstündeki tüye bakan işaret parmağını Türkiye’ye uzatacak.