Güneri CIVAOĞLU
Koçların üçüncü kuşağı olan
Ali Koç'a
İtalya'nın dünya çapında bir heykeltraşı şöyle diyor:
"Dedeniz Vehbi Koç, evinde gereksiz elektrik yakılmasına öfkelenirmiş. Ama eğitime, sağlığa kısacası insanlığa büyük servet denebilecek fonlarla katkıda bulunmuş."
Bu sözler yemekte geçiyor.
Ünlü sanayi imparatoru
Agnelli'nin yeğeni olan bir hanım ise merhum
Vehbi Bey'den
"efsane" diye söz ediyor.
Ali Koç'un gözleri buğulanıyor.
Masada
Vehbi Koç'tan
"N.G.O"ların
(Non Governmental Organitazör = Hükümet dışı sivil ve demokratik toplum örgütlerinin) Türkiye'deki öncüsü diye söz ediliyormuş.
Türkiye'de
Vakıf Yasası'nın çıkarılmasının arkasındaki adam... Ardından kurduğu
TEV (Türk Eğitim Vakfı)
Aile Planlaması Vakfı...
Bu konuşmalar
5000 kişilik bir yemekte geçiyor.
Ali Koç, Barış İçin Elele Vakfı'nın,
Vehbi Koç'a verdiği
"Dünya İnsanı" ödülünü aile adına almak üzere oradadır. Gece, son zamanlarda
İtalya'nın en ünlü tenörü olan - gözleri görmeyen sanatçı -
Andrea Locelli ve
Jose Carreras'ın
Vatikan'daki
6. Poul salonlarındaki konserinde de
Vehbi Koç için övgülerle sürer. Ertesi gün
Ali Koç'un, aslında
Vehbi Koç'a ait olan
"toplumdan aldıklarımızı / topluma vermeliyiz" sözü büyük alkış toplar.
İl Tempo Gazetesi 20 Ekim 1997'de
"alkışlar Locelli, Carreras ve Koç'a" diye yazar.
Vehbi Bey vefatından sonra da sevindiriyor ve gurur veriyor. Yaşamındaki ödüllerle bakıyorum.
Liyakat nişanları, Altın Merküri ödülü almış, çeşitli üniversitelerden
fahri doktoralar... Ama şu üçü çok önemli:
1987'de
Uluslararası Ticaret Odası tarafından dünyada
yılın işadamı seçildi.
1991'de
Amerika Nüfus Enstitüsü'nden
yaşam boyu başarı ödülünü aldı.
1994'te -
Cenevre'de benim de izlediğim bir törende -
Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Planlaması ödülünü aldı.
Vehbi Bey, en çok bu sonuncu ödüle sevinmiştir.
Allah rahmet eylesin.
Yaşar Kemal, Alman Nobeli'ni aldı. Bizim Yokuş'ta pek çok meslektaş gibi ben de
Yaşar Kemal'i tanımak, birlikte saatler geçirmek zevkini yaşayanlar arasındayım.
Yaşar Kemal'e yapılanlar, utancımızdır.
3000 yıl önce
Sun Tsu'nun
Çin'de savaş sanatı için yazdığı kitap, hala
Rusya, ABD hatta
Türkiye Harp Akademileri'nde
kurmay adayı öğrencilere okutulur.
O'nun öğretilerinden en önemli ilke şudur:
"Çok zorunlu olmadıkça vuruşma.
Kendini o kadar güçlü ve büyük hale getir ki...
Düşmanın senden çekinsin. Seninle vuruşmaya kalkışmasın. Gölgen bile onu ezsin."
Federal Almanya Yayıncılar Birliği'nin verdiği ve
Almanya'nın
Nobeli sayılan
Barış Ödülünü almış bir
Yaşar Kemal...
Salona
Federal Almanya eski
Cumhurbaşkanı Weizsaecker ile el ele giriyor.
Alman edebiyatının yaşayan en büyük ismi
Günter Grass, yazarımızı övgülere boğuyor.
Almanya gazeteleri, televizyonları, dergileri
Yaşar Kemal özel sayısı ve
özel programı gibi yayınlanıyorlar.
Yaşar Kemal, öylesine bir büyüklük ki... Ona zarar vermeye kalkışanlar
cüce kalıyorlar. Eziliyorlar.
Prof. Uğur Alacakaptan'ın
30 yıl sonra yeniden
Hukuk Fakültesi Dekanı olduğu
Bilgi Üniversitesi'nin açılışında, ilk dersi
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel verdi...
Bu üniversitenin arkasındaki insani iki boyuta ışık tutayım.
Bir rastlantı...
Uğur Alacakaptan, Ankara Hukuk Fakültesi'nden hocamdır. Nişan yüzüğümü takmıştır. Nikah şahidimdir. Öğrenci - hoca ve bu özel aile ilişkilerinin ötesinde sevgisini ve güvenilir dostluğunu vermiştir. 30 yıl kadar önce en genç dekanken, TRT Yönetim Kurulu Üyesi iken yanındaydık.
Sonra...
12 Mart 1971'den sonra hapise konulduğunda ona avluda buz kırdırdılar.
Alacakaptan, dayanılmaz bel ağrıları içinde gıkını çıkarmamıştı.
12 Eylül'e
5 kala ihtilalin ayak seslerini ilk duyanlardan biriydi.
CHP Genel Sekreter Yardımcılığı'nı sürdürürken, rejimi kurtarmak için çırpınıyordu. Sonraki
17 yıl boyunca pek çok kez beraber olduk. Bazen aynı işyerlerinde çalıştık.
Onu,
Bilgi Üniversitesi'nde yeniden dekan olduğu gün kadar mutlu ve keyifli
30 yıl önce bile görmemiştim.
Bilgi Üniversitesi'nin kurucusu
Oğuz Özerdem'den de söz etmek isterim.
İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitirdikten sonra
İzmir Yeni Asır'da
Dış Haberler Şefi... Ardından...
Cambridge'de master...
London School Of Economics'de
doktora çalışması yaparken
SABAH'ın
Londra muhabiri.
Orada
900'lü hatları Türkiye'de kurmak fikrini geliştiriyor.
Alo Bilgi ile
Türkiye'de ilk
900'lü hatların sahibi olduğunda henüz delikanlı...
Çok iyi kazanıyor...
Bir ara
ATV Genel Yönetmeni oluyor. Beraber çalışıyoruz.
Sonra
Bilgi Hastanesi'ni kuruyor. Fakat kafasında
Bilgi Üniversitesi var.
Ayazağa'daki
Bilgi Üniversitesi ilk adım...
3. yılında
Şişli Belediyesi ile anlaşarak
Kuştepe'deki gecekondu mahallesinin ortasında
15 bin metrekare kapalı alanı olan
Bilgi Üniversitesi'ni kuruyor.
Portsmouth ve
London School of Economics ile aynı programı uyguluyor.
Özerdem ile geçen hafta okulu gezerken bir ara kantine indik.
30'lu ilk yaşlarında ama
22 - 23 yaşlarında ancak gösterir.
Kantinde otururken, çocuklar onu öğrenci, beni de ders verecek sandılar.
Türkiye için
yenilikçi, dönüşümcü fikirleri ve
amaçları var. Burslu öğrenciler... Kütüphanede, bilgisayarda, santralde, ulaşımda, her yerde çalışmaları öngörülen öğrenciler...
Kuştepelilere ücretsiz meslek kursları...
Bilgi Üniversitesi'nde her biri için böyle güzel öyküler sıralayabileceğim değerli öğretim üyeleriyle eğitim bir kalite ve keyif...
Karpediem
çiçeği koklamak anlamına gelir. Her gün bir çiçek gibi koklanarak yaşanmalıdır. Bu kez, bir günde
üç çiçek koklamanın mutluluğunu yaşadık.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr